“Kalmak istemeyen kelimelerin toplandığı bir yer olabilir mi? Bir kayıp kelimeler krallığı? Senden kaçan kelimeler, seni nerede bekler?” Cümleyi oluşturan kelimeler kim olduğumuzu ve ne istediğimizi anlatırlar. Ne istediğimizi küçük yaşlarda, kim olduğumuzuysa ilerleyen yaşlarda ölümün varlığını düşündüğümüzde sorgularız….
Bazı kelimelerin eş anlamlıları olabileceği gibi bazılarının birden fazla aynı anlamı da olabilir. Tıpkı Guarani dilinde olduğu gibi; “kelime”nin bir diğer anlamı “ruh”tur. Bu da ağızdan çıkan her kelimenin bir ruhu olması gerektiğini gösterir. Ruhu yoksa söylenen kelimelerin, o kişi ya yalan söylüyor ya da boş konuşarak ruhuna ihanet ediyordur.
Hikâye anlatmakta usta olanlar bilirler ki konuştukları dile ait sözcükler o toplumun ve kişilerin hayatını oluşturur. Kelimeler toplumu oluşturur, kişilik yaratırlar. Tarih yazarlar, efsaneler anlatırlar. Kahramanları anlatır kelimeler. Olmasalardı nasıl bilebilirdik sonsuz hayatların, görkemli diyarların ve parıldayan elmasların da bir gün ışıklarını yitirdiklerini. Kelimeler olmakta olanı anlatırlar ve olacak olanı haber verirler: öfkeli, aşk dolu, tarafsız, hüzünlü ve büyülü kelimeler. Bizi anlatırlar bize, içimizde ve dışımızda olan bitenlerin sözcülüğünü yaparlar. Deli bir trenin önü sıra koşturmak olsa olsa kabustur, gecenin en karanlık uykularında. İyi yapılmış gerilim türü bir filmden bir sahne bazen bellekte kendine yer açabilir. Sahne kendini sürekli tekrar eder. Aynı filmi izleyen başkaları da aynı kabusu paylaşabilir. Halk arasında anlatılan hikâyeler geleneklerine bağlı toplumlarda abartılarak kuşaktan kuşağa aktarılır. Birçoğumuz bu kabus dolu hikâyelerden ve filmlerden hoşlanırız. Çünkü korku tehdit eder. Kaybetme, yaşlanma ve ölüm korkusu, bunları düşünmek bile acı duymak ve kabus görmek için yeterlidir çoğu zaman.”
Yürüyen Kelimeler
Eduardo Germán Hughes Galeano (1940, Montevideo – 2015, Montevideo) Uruguaylı gazeteci, yazar. Kitapları birçok farklı dile çevrilen Galeano, Montevideo’da, orta sınıf Katolik bir ailede doğdu. Çocukluğunda futbolcu olma hayalleri kurmuş olsa da ekonomik sebeplerden dolayı farklı birçok işte çalıştı. 14 yaşında ilk politik çizgi romanını, Sosyalist Parti’nin haftalık yayın organı El Sol’a sattı. Gazetecilik kariyerine 1960lar’da, Marcha’da editör olarak başladı. 1973’te bir askeri darbe nedeniyle Uruguay’ın iktidarı değişince hapse atılmış olan yazar, daha sonra da sürgüne yollandı. Arjantin’e yerleşmiş ve kültürel bir dergi olan, Crisis’i kurdu. 1976’da Videla rejimi, askeri bir darbe ile, Arjantin’de iktidara gelince İspanya’ya kaçmak zorunda kaldı. Burada ünlü triyolojisi, Memoria del fuego “Ateş Anıları”nı kaleme aldı. 1985’in başında Galeano Montevideo’ya döndü. Galeano 13 Nisan 2015’te akciğer kanserinden yaşama veda etti. Yazar genel olarak Latin Amerika’daki örneklerden yola çıkarak dünya sorunlarından bahseder. Köle ve kadın ticareti ile mütemadiyen artmakta olan suç oranı irdelediği sorunlar arasındadır. Kitaplarında çoğunlukla gazete haberleri kullanarak örneklendirmeler yapılmaktadır.