I.Bir İnce Hilal II.Misilleme
Düşüne girerdi kimi zaman Sen ki şiirin kitil diliydin
Muğlak ve çocuk olarak İmgeyle gerçek arasında
Hep bir sürgünü giderdin Gidip gelen pericik
Sözleri ağızlarına kilitli Sen Cemal Süreya
Bazı uzun adamlarla Benzersiz ve depreşik
Kim olduklarını bilmediğin. “Bir misillemeydin” dünyaya.
Yarana tuz basar gibi Şimdi sen öldün ya
Sızlattın kendini için için Sanki eskimiş gibi
Acını göğsüne gömmeyi Her şey yarı yarıya
Daha çocukken öğrendin Kuşkuyla bakıyor herkes
Ve müthiş bir parıltıyla Çevresindeki eşkıyaya
Yanardı engin gözlerin. Görünmeyen bir yan arıyor
İşte o bastırılmış acıyla Sen ağıtını kendi yakan
Soluklandı kostak şiirin Mazlumun süren kökü
Ve kadınları severek Bak ürperiyor durgun sular
Yeni anlamlar yüklediğin Ve doğuda yerde
Gündelik kelimeler gibi Derin bir meşelikten
Ufkunda sevdayla tenin. Avaz avaz geçiyor rüzgar.
Şimdi senin revnaklı sesin Şimdi sen öldün ya
Burada ve her yerde Yumuşacık bir çizgi
Yollara düşmüş yürüyor Ediniyor avuçlarına
Üstüne üstüne şehirlerin Yeni doğan çocuklar
Mayası olmuş rengiyle Artık sevda yazgılarını
Doğurgan bir öfkenin. O çizgiden okuyacaklar.
Ta şuramda canevimde Bilmiyorum bir turnadan
Güzel yüzün duruyor Acaba kaç şiir çıkar
Alnında ince bir hilal Ama senin şiirinden
Ki simgesidir muhabbetin Kalkan turnalar
Bak büyüyüp dolduruyor Mutlaka halkın
İçini billur bir kürenin. Solgun tarihine konarlar.
III. Şapka
Cemal’in imzasındaki fotör
Bazen Başında da olurdu
Yalnız bir amatör
Biraz mahcup dururdu.
Ve Cemal hep bir yerlerde
Unutturdu o şapkayı
Ama şapkaydı belki de
İsteyen unutulmayanı!
Kolay değildi doğrusu
Öyle bir başta durmak
Her bir şiirin forsu
Hem de eşya olmak.
IV. Ben’den Öte Aşka Doğru
Koca bir divan sahip çıkmış Leylâ ve Mecnun’a
Nazım’sa yüceltilmiş Ferhat’la Şirin’i
Ve Aslıdan ayırıp o ünlü şiirinde
Bir başka sevdayla yakmıştır Kerem’i
Diğer ikililer destanlarla gelmişler bugüne
İşte Arzu ile Kamber, Tahir ile Zühre…
Cemal diyor ki aşktan aşka fark vardır
Kimi zaman han olur, yol olur kimi zaman
Yolcu da kendisidir, çünkü aşkta ben olmaz
Ben’ini silmeyenden gerçek aşkı bekleme.
Bir yeraltı suyu olarak kalmıştır Mem-u Zin
Doğuda bile çok az kimsenin bildiği
Çünkü Ahmede Hâni takılıp kalmıştır
Her zaman Sıkı bir kimlik kontrolünde
Sanırım bir tek Hilmi Yavuz’da geçer
Bildiğim kadarıyla yazılı Türk şiirine…
Cemal diyor ki aşktan aşka fark vardır
Bazen ipe götürür sallandırır sehpada
Buyurgandır adına hutbe okutur bazen
Kendine yol döşeyenden gerçek aşk bekleme.
Örneğin kimine Paris’te aşk başkadır
Oysa Cemal hiç sevmedi o başka aşkı
Bir sunayla beraber gidip ed gördüğünde
Elini bile sürmeden aynı otelde yattı
Bir kuş yuvası ekiyle, ama o da yerinde
Bağlı kaldı doğunun gizemli aşk fiiline.
Cemal diyor ki aşkla vardım bir gürlüğe
“Daha geniş bir gökyüzünde soluk alan şiire”
Bir abdal görgüsüyle benden Çıkıp yürüdüm
Bakın görün ölümün başı nasıl önünde.
V. Süreya’nın Şiirinde Neler Var?
1.Yağmur sonu ıslarmış bir çimento taşlık var;
Derinliğiyle gökyüzüne şirk koşan.
2.Yumuşak yüzlü, doğru sözlü bir ayna var;
Bakanı yüreğiyle buluşturan.
3.Ana-kız sütüyle karılmış bir şifalı merhem var;
Her yarayı tez zamanda sağaltan.
4.Doğudan batıya esen bir ebruli rüzgâr var;
Eğrilmiş yedi ayrı bahardan.
5.El yordamıyla kendini bulmuş bir ten var;
Ayıpsız ve utançsız mevsimini yaşayan.
6.Soluk soluğa, ter içinde bir firari tarih var;
Kurutulmuş siyaset tuzaklarından.
7.Sevdayla inceltilmiş gülkurusu bir kan var;
Çifte bir özleme yol gösteren zifaftan.
8.Esirgeyen bağışlayan beş bin yıllık el izi var;
İnsanın kutlu yaşam savaşından.
Cemal Süreya İçin Sürekli Şiir – Metin Altıok