Amargi
birazdan çiçeklenecek
yürüyecek şehrin dağdağana
taşmış emeğin güzelliği kamaşıp
üstünde
şiirdir karşılaşmalar
biz’i istediğimiz
anda
I
şehrin bilenleri kim
kızıl gezgeni bekleyen ufkun kamburundaki
her biri diri homurdanan dimdik
balçığa kök salmış sazlıklar gibi
büyük kalabalık godotuyla sarılı
tostoparlak ziftin solunda
kendi uğultusunda incinip
tüm çıkışlarında var tabii şehir
kontrollü geçişte bir Yılkı gönlünce…
tepe gözler…
tepe gözler…
ve kesintisiz esrik dehşet
bariyere teğet soluğumuz varız biz de
çiçeklerimizle…
II
beşiktaş’ta harlayan bir kırmızı ışık
göze göz bir yadsıma bizimkisi
denizin mavi mi uzağında bilmem
sana bağlı
iskele sancak çatışmalı onlar bize bağlı
pruva karasızdı martılara
üstlendim ben köpüren dalgayı
elbisemden çiçekler de beraber
birdenbire bir erkek durulur yanımda
öğüdünü verir
vazgeçmem (söz dinlerim) ortodoksiden
seçtirsem kendimi
tören yerindeymişim
bağır dur kulağıma bağır dur hala sen misin olası
etimi sakınıyorum son çiçeğine kadar koparabilir!
frida bıyıklarımı uzatıp neşeyle bir kravat bağlıyor
devrimi voltaya çekiyorum ben de onun ezberinden
başlarımızı ayaz
ayrı ayrı geceye…
rüyalar sıcak birbirinde…
meydanda yaratmazken beni uğultu
besliyorlar dondukları milimi
doruğa doğru coşmaz her kuş ünlemeler bana ait
bu iyi bir tılsım mı
bu bir tılsım mı herkesin diri ve dik teslim olduğu…
sesim gökten inse
bir sevinç ki, hem ölümleri toplu
III
koparttım şiirliğimden attım denize
kan…
ve doğrulayıcı…
mavi ahtapot kendine yazıklanıyor
suya musallat çimento pozunu
kollarını saran
sevisi sanıyor…
sürüklenirse bitik bir titreşimle rıhtıma veya
avlayabilirlerse onu basit bir çapariyle
elden taşa
çarpa çarpa
görevdenmiş sanki kalbin ve elin kapanışı
zevklenirken madeni sesini ritmin
zangocu olur dünyanın
IV
ölsene!sen!ölsene
bekle me sene
yaratmak iki kez yaşatmakmış*
istencim bir bulut olmak
tanesi tanesinde çekimli
bastırmasın
bastırmasın…
yağmur anlatsın
V
sürdüm vapuru yukarı mahalle
birbirinde kalpleri üst çarpanlar
yoğunlaşmadan bir damarda kanları
mıntıka işaretliyor cüceler
her uğrakta varyok sancısı ve masa krallarıyla
erkek yüzüyorsun saygıdeğer ö l ü m a v i a h t a p o t. İçkinliğin
balçıkta lokur lokur. kuramlarına sırt çevirdin evrenin. asılı bir
kabindesin susup sevdiğim.
dev hisseder.kucaklaşınca. kollarımızı. nerde olsa. şiir.unutma…
sustukça sustukça masaya açtım
kozu görünmez çünkü bu var şehir
ayağındaki diken kayıtsız basmam için
deniyorum amargiyim yol açın
derin açın
VI
mavi ahtapot
sevildiği ele de bozgun
gerisin geriye
denize atıyor kendini kaya mezarından
artık ödüm kopuyor
ölebilir ölebilir
seviniyorum
tri lay lay
yüzüyorum
tri lay lay
amargiyim
çiçeklerim…
Berivan Kaya
Işığa Çözülenler/Öteki Yayınevi, Kasım 2018
*Albert Camus / Sisifos Söyleni
Berivan Kaya kimdir?
Berivan Kaya 1970 Dersim’de doğdu. İTÜ Kimya Mühendisliği’ni bitirdi.
Bay CH romanı, 2010 yılında Berfin yayıncılık tarafından yayımlandı. Romanında, halklara dayatılan kapitalist tüketim kültürünü ve hedonist yabancılaşmayı iki antagonist karakter üzerinden hicvetti.
İlk şiirleri 2012 yılından itibaren çeşitli dergilerde yayımlanmaya başladı ve Aralık 2015’te Totem yayıncılık tarafından Akla Uygun Aşk adlıyla kitaplaştırıldı. Şiirlerinde, çağın gerçekliğini; diyalektik maddeci bir tarih anlayışıyla ele alarak; savaş, şiddet, aşk, cinsiyet, kadın varoluşu, birey-iktidar(sermaye) çatışması, sömürü, akıl /beden parçalanması, indirgenmiş bilinç, yabancılaşma, başkaldırı, direniş gibi temaları praksis eksenli bir gerçekçilik ve kolektiflik lirizmi ile yansıttı.