AKP’de Ergenekondan Yargılanması Gereken Vekil Var!..
Son zamanlardaki yazılarıma bakarak benim değiştiğimi söyleyenler var, tabii bu değişim söyleyenin bakış açısına göre değişiyor, kimisi beğeniyor, kimisi de küfrün dozajını arttırıyor. Esasında yazılarımı yayınladığım sitemden bu konuda şikayetçiyim, bana edilen küfür ve tehditleri bilmiyorum. Kendisine göre bir limiti var ve o limiti aşanların yazdıkları bana gönderilmiyor. Gönderilmiyor ama kaç kişi olduklarını sayı olarak bildiriyor. Bugüne değin 4449 sunturlu küfür yemişim ama ne olduklarını bilmiyorum.
Yazılarıma bakıyorum ama değiştiğimi göremiyorum. Değişim konusu en çok sanırım Ergenekon davasından kaynaklanıyor. Esas bu konuda hiç değişmedim, ilk gün ne diyorsam bugün de aynısını söylüyorum. Ergenekon olayını ciddiye alıyorum ama Ergenekon davasını ciddiye almıyorum.
Ergenekon olayını neden ciddiye alıyorum çünkü sosyalistler neredeyse 50-60 yıldır derin devlet olayının olduğunu söylediler. Ergenekon olayıyla beraber derin devlet artık basında çok ciddi bir şekilde tartışılmaya başlandı, bu bizim için çok önemli.
Ergenekon olayını ciddiye alırken Ergenekon davasını neden ciddiye almıyorum çünkü ben derin devleti sadece asker olarak görmüyorum. Derin devletin içinde siviller olmazsa bana göre bir hiçtir. 12 Eylül darbesi öncesi MHP ve ülkücüleri derin devletin dışında tutabilir miyiz? Faili meçhul cinayetlerde sadece dönemin genelkurmay başkanı ve askeri karakolları suçlamak yeterli olur mu? 3 gündür Diyarbakır’da kafatasları bulunuyor ve sadece konuşulan JİTEM. 3 gündür Tansu Çiller adını duyanınız var mı, ben duymadım… Tansu Çiller’in dönemine ait 3 bin klasör Ankara Gölbaşı’nda bir çukurda yakılmış olarak bulundu. Bir kısmı gizli evrak ve okunur halde. Kimi belgeler Ergenekon davasını ilgilendiriyor. Hangi mahkeme bundan dolayı Çiller’i sorguya çağırdı.
Gelelim Hrant Dink olayına, mahkeme bitti ve örgüt bulunamadı. Hrant Dink MİT tarafından üstü kapalı olarak kimin makamında tehdit ediliyor, Istanbul valisi Muammer Güler’in makamında. Hrant Dink 301. Maddeden yargılanıyor, bütün bunlar biliniyor, Trabzon’da birileri bitakım hesaplar yapıyor, bu iş Trabzon Emniyeti’ne ve Jandarması’na bilgi olarak gidiyor. Trabzon’dan Istanbul’a bilgi gönderiliyor. Bütün bunlara karşın Hrant Dink öldürülüyor.
Dava başlayınca ilginç şeyler oluyor. Dink’in ailesi valilikte kendisini uyaran 2 MİT görevlisi hakkında suç duyurusunda bulunuyor. MİT görevlisi olduğundan başbakanın izni gerekiyor ve o da veriyor. Ne mi oluyor, MİT görevlilerinin ifadelerinin alınması zaman aşımına uğruyor. Dava bitmeden zamanaşımına uğrayan dava içinde dava görmediyseniz bu Türkiye’de oluyor.
Cinayet işlendikten sonra polis bütün kamera görüntülerini topluyor. Akbank’ın sabah görüntüleri ve metro çıkışındakiler emniyette kaybolmuş. Yapı Kredi bankasının kameraları sadece o gün bozuk. Böylece 4 kişi geldikleri gün gibi aşikar olan cinayet mahallinden elde sadece 2 kişi kalıyor çünkü mahkeme elde kalan diğer görüntülerde de gözüken o 2 kişiyi araştırmaya yada soruşturmaya değer bulmuyor.
İşin ilginci polis ve MİT hem Hrant Dink’i hem de Yasin Hayal’le Ogün Samast’ı takip ediyor ve dinliyor. Yasin ve Ogün’ü işleyecekleri cinayetten dolayı izliyorlar. Kimi öldüreceklerini biliyorlar. Erhan Tuncel Trabzon emniyet ve jandarmasına 17 kez ihbarda bulunuyor ve Trabzon emniyeti gideceği adrese kadar (Fırını bile) bildiriyor Istanbul’a. Sadece adresi değil tabancanın markasını, nerede yapıldığını ve markasını da yazıyor. Bundan sonrası bir facia, Istanbul polisi 2 kişiyi görevlendiriyor ve bahsedilen adreste fırın olmadığını rapor ediyor. Sonra mı ne oluyor, bu raporun cinayetten sonra yazıldığı ortaya çıkıyor, yani o 2 görevli o gün başka yere gitmişler.
Daha sonra başbakanlık teftiş kurulunu devreye sokuyor Recep Tayyip Erdoğan ama bu araştırmayı da içişleri bakanlığı önlüyor. Sanırsınız ki başbakan hükümet de içişleri bakanı muhalefet partiden. İçişleri bakanının izin vermediği noktada Hrant Dink’in avukatı Fethiye Çetin olayı AİHM’e başvuruyor ve Türkiye –Trabzon emniyeti ve jandarması, Istanbul emniyeti, Samsun emniyeti- bu başvurudan dolayı mahkum ediliyor.
Polisiye roman yazmadığımdan ve zaten yazdığım bu kısımları artık nerdeyse ezberlediğimizden kısa geçiyorum bu bölümü. Bu dava sonuçlanmadan Istanbul Valisi Muammer Güler son seçimlerde AKP milletvekili seçildi, eski Istanbul Emniyet Müdürü şimdi Osmaniye valisi. Dedim ya cinayeti işleyenler fiziki ve teknik takibe alınmışlar ama 17’sinde Istanbul’a gelen Ogün Samast, 19 Ocak’tan yani cinayetten 1 gün öncesini anımsamıyor. Büyük olasılıkla o gün takip de edilmemiş.
Daha fazla delil anlatmaya gerek var mı, bu duruşmadan örgüt çıkabilir mi? Örgüt çıktığında yani bu dava Ergenekon davasıyla birleştirildiğinde bu hükümetin atadığı bir vali, emniyet müdürleri, MİT yetkilileri Ergenekon davasına dahil edilebilinir mi? Sizin aklınız böyle bişeyi alıyor mu?
İşte bu yüzden ben yazdıklarımda değişmedim, sadece burjuva partilerinin derin devleti yargılayamayacağını çünkü bu işin içinde sadece asker olmadığını söyledim hep. En çok faili meçhul cinayetin işlendiği Tansu Çiller dönemi neden yargılanamıyor, yargılandığında o hükümetin dışişleri bakanı Abdullah Gül, buyurun buradan yakın, hükümet bakanı olarak yargılayabilir misiniz? O dönem Necmettin Erbakan iktidardayken bugünün AKP’sini ve bu partinin kurucularını bu olaylardan soyutlayabilir misiniz? Neden AKP CHP ve BDP’nin önerdiği “Faili meçhul komisyonu” olayını devamlı erteliyor hiç düşündünüz mü? Kendisini mi yargılayacak yoksa bütün derin devleti tek başına askerin üzerine yıktığı gibi “Biz masumuz, her şeyi koalisyon ortağımız DYP ve genel başkanı Tansu Çiller yaptı…” mı diyecek. İşte bu yüzden Ergenekon olayını önemsiyor ama davasını önemsemiyorum, bana aynı Hrant Dink davasının sonucunda söylendiği gibi geliyor, birileri bizimle dalga geçiyor…
ahmetnesin.wordpress.com