Friedrich Nietzsche: “Şöyle der gören kişi: utanç, utanç, utanç, – insanın tarihi budur!”

NietzscheTaht da çokluk çamurun üstünde oturur
“Yalnızlığına kaç dostum! Seni büyük adamların gürültüsünden sersemlemiş, küçüklerin iğneleriyle de delik deşik olmuş görüyorum.
Seninle nasıl susulacağını pek iyi bilir orman ve kaya. O sevdiğin ağaca benze yine sen, o geniş dallıya; sessiz ve dinlercesine sarkar o, deniz üstüne.
Yalnızlığın bittiği yerde pazar yeri başlar; pazar yerinin başladığı yerdeyse, büyük oyuncuların gürültüsü ve sineklerin vızıltısı başlar.
Halk pek anlamaz büyükten, yani yaratıcılıktan. Ama büyük şeylerin bütün göstericilerinden ve oyuncularından hoşlanır.
Gösterişli şatafatlarla doludur pazar yeri, ve halk övünür büyük adamlarıyla!
Yalnızlığına kaç dostum: görüyorum ki her yerini ağılı sinekler sokmuş.
Artık el kaldırma onlara! Sayısızdır onlar, hem senin yazgın sinek kovmak değildir ki.”

“En yüce dağları çıkan, güler bütün acıklı oyunlara ve acıklı ağırbaşlılığa.”

“Ben yürümeyi öğrendim. O gün bugündür kendimi koştururunm. Ben uçmayı öğrendim. O gün bugün kımıldamak için itilmem gerekmez.”

“Bu ağacı ellerimle sallamak istesem, sallayamam. Oysa bizim görmediğimiz yel, onu dilediği gibi üzer ve eğer. Bizi en çok görünmeyen eller eğer ve üzer.”

“Çalışkanlığınız kaçıştır, kendinizi unutma istemidir.”

“Tırmanışlarına bakın şu çevik maymunların! Birbirlerinin sırtına binerek tırmanırlar; böylece çamura ve uçuruma yuvarlanırlar.”

“Çokluk çamur oturur tahtın üstünde, taht da çokluk çamurun üstünde oturur.”

“Malı az olanın, köleliği az olur.”

“Senin iyiliğini gizli kötülüklerle öderler.”

“Hele şu adamlara bakın: gözlerinden okunuyor, dünyada kadınla yatmaktan daha iyi bir şey bildikleri pek yok.
Çamur var gönüllerinin ta dibinde; ne yazık! ruh da varsa çamurlarında!
Keşke yetkin olsaydınız, hayvan olarak hiç değilse! Fakat hayvanlara vergidir suçsuzluk.”

“Ruhum aşınmış tabanlar üzerinde yürümek istemiyor artık.”

“Gören kişi, insanlar arasında hayvanlar arasındaymış gibi dolaşır.
Şöyle der gören kişi: utanç, utanç, utanç, – insanın tarihi budur!”

“Dostun biri sana kötülük ederse, şöyle de: ‘Bana ettiğini sana bağışlıyorum; ama kendine ettiğini, onu nasıl bağışlarım?’ “

“Kişi yüreğini sıkı tutmalı: onu bir koyverdin mi, kafanı da pek çabuk kaçırırsın!”

“Kimi bir tutam hakseverliklerinden gurur duyarlar da, onun uğruna her şeye ateş püskürürler: öyle ki haksızlıklarında dünya boğulur.”

“Yele karşı tükürmekten sakınasınız!”

“Gözlerinin içine baktım geçenlerde ey hayat! Dipsizliğime gömülüyordum sanki.
Ama sen beni altın bir oltayla çektin çıkardı alay edercesine güldün, sana dipsiz dediğimde.
‘Bütün balıklar öyle derler, dibini göremedikleri şey dipsizdir onlarca’ dedin.
Ve bir gün hayat bana sorunca: Bu bilgelik de kim? – dedim ki öfkeyle: ‘Ha evet! Bilgelik!’
Ona susuzluk çekersin de, doymak bilmezsin; perdeler arasından bakar; ağlar arasından tutarsın.”

“Siz ancak ruhun kıvılcımlarını bilirsiniz; fakat onun örs olduğunu ve çekicinin yavuzluğunu görmezsiniz!”

“Nerde canlı gördüysem, orada güç istemi gördüm; uşağın isteminde dahi, efendi olma istemini gördüm.”

“Kör gibi yürürdüm kutlu yollarda eskiden: derken pislik attınız körün yoluna; şimdi kör eski kaldırımından tiksiniyor.
İyilikseverliğine en arsız dilencileri gönderdinzi hep; acımamın çevresine onulmaz yüzsüzleri yığdınız. Erdemimin inancını böyle yaraladınız işte.
Yara almaz, gömülmez bir şey var içimde, kayaları parçalayacak bir şey: bu benim istemimdir. Sessiz ilerler o ve değişmeden, yıllar boyu.
Evet, sen benim için bütün mezarları yıkansın; selam sana istemim benim! Ve ancak mezarların olduğu yerde olur dirilmeler.”

“Ancak kendisinden dönerse, atlar gölgesinin üzerinden: evet! kendi güneşine.”

“Yerle gök arasında nice şey vardır ki, bunları ancak ozanlar düşlemişlerdir!”

Friedrich Nietzsche
Böyle Buyurdu Zerdüşt

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz