“Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil” Aktarmak – Konfüçyüs

KonfüçyüsIX – Üstat, yas sırasında yemekten kalkar.
– Ağladığı günlerde asla şarkı söylemez.
X – Üstat, Yen Yuan’a dedi ki: “Göreve çağrıldığında işlerini savsaklama. Çağrılmadığında dinlenmeye çekil. Bunu yalnızca sen ve ben yapabiliriz.”
– Tzu-lu dedi ki: “Devlet ordularını yönetecek olsanız, yanınıza kimi alırsınız?”
– Üstat yanıt verdi: “Silahsız olarak kaplana saldıranı, kayıksız olarak ırmağı geçmeye çalışanı ve öleceğinden dolayı hiçbir kaygı duymayanı yanıma almam. Benimle birlikte gelecek kimse, sorumluluğu anlayan ve hazırladığım planları seve seve yerine getirebilen bir kimsedir.”

 Sana bir şeyi nasıl bilebileceğini öğreteyim mi?
Bildiğin zaman bildiğini anla, bilmediğin zaman ise bilmediğini anla.

I – Üstat dedi ki: “Ben yaratıcı olmaktan çok aktarıcıyım. Eskiyi sever ve ona inanırım. Bunun için yaşlı Pang ile kendimi karşılaştırmayı göze alabilirim.”
II – Üstat dedi ki: “Dinginlikle bilgi edinmek ve zevkle öğrenmek ve usanç duymadan öğretmek konusunda hangisi benim olabilir?”
III – Üstat dedi ki; “Erdem konusunu iyice işlememek, öğrenilen şey üzerinde yeter derecede durmamak, doğruluğa karşı ilgisiz kalmak, kötü olan şeyleri de işitememek. İşte bunlar beni üzen şeylerdir.”
IV – Üstat, işi başından aşkın olduğunda dingin ve neşelidir.”
V – “Üstat dedi ki: “Aşırıya kaçmak, benim için yok olmak demektir. Uzun zamandır düş görmemiştim. Yalnızca Dük Chou’yu  gördüm.”
VI – Üstat dedi ki, “İstencini gerçek ilkeler için kullan.’
– “Erdemli olan şeyleri kazanmaya çalış.”
– “Kendini iyiliğe ver.
– “Eğlencelerin sanat için olsun.”
VII – Üstat dedi ki: “Derslerim için kuru bir et parçası getiren bir kimseye bilgi vermekten asla kaçınmam.”
VIII – Üstat dedi ki: “Bilgi edinmeye istekli olmayanlara bir şey anlatamam. Kendini gösteremeyen kimselere yardım edemem. Bir kimseye bilgimin bir bölümünü öğrettiğimde, o kimse bunun öteki üç bölümünü öğrenemezse, dersimi bir kez daha yinelemem.”
IX – Üstat, yas sırasında yemekten kalkar.
– Ağladığı günlerde asla şarkı söylemez.
X – Üstat, Yen Yuan’a dedi ki: “Göreve çağrıldığında işlerini savsaklama. Çağrılmadığında dinlenmeye çekil. Bunu yalnızca sen ve ben yapabiliriz.”
– Tzu-lu dedi ki: “Devlet ordularını yönetecek olsanız, yanınıza kimi alırsınız?”
– Üstat yanıt verdi: “Silahsız olarak kaplana saldıranı, kayıksız olarak ırmağı geçmeye çalışanı ve öleceğinden dolayı hiçbir kaygı duymayanı yanıma almam. Benimle birlikte gelecek kimse, sorumluluğu anlayan ve hazırladığım planları seve seve yerine getirebilen bir kimsedir.”
XI – Üstat dedi ki, “Zenginliği elde etmede başarıya ulaşacağımı bilsem, arabacı olmak gerekse de yine bunu yaparım; ama, bunda başarı elde edemezsem, o zaman sevdiğim şeyi izlerim.”
XII – Üstadın sakınmayla karşıladığı şeyler: Oruç, savaş ve hastalıklardır.
XIII – Üstat Ch’i derebeyliğindeyken ‘chao’ (müzik) dinledi. Üç ay yediği etin tadını anlayamadı. Dedi ki: “Bir müziğin böyle yetkin olabileceğini bilmiyordum.”
XIV – Yen Yu dedi ki:  “Üstadımız Wei prensinin yandaşı olabilir mi?” Tzu-kung, “Ona sorayım,” dedi.
– Gidip Üstat’a sordu: “Po-i ve Shu-ch’i ne tür insanlardır?” Üstat yanıt verdi: “Onlar değerli insanlardır.” Yine sordu: “Onlar yaptıklarından dolayı pişman mıdırlar?” Üstat dedi ki: “Onlar insanlığı aradılar ve ona göre davrandılar. Neden pişman olsunlar?” Üstadımız Wei prensinin yandaşı olamaz.
XV – Üstat dedi ki: “Yiyecek pirincim, içecek suyum ve kolumu dayayacak bir yastığım var. Bunlarla ben mutluyum. Zenginlik, san, onur doğru olmayan bir yolda elde edilirse, bunlar benim için uçan bulutlar gibidir.”
XVI – Üstat dedi ki: “Ömrüm daha uzatılacak olursa, bunun elli yılını ‘İ-ching’ üzerinde çalışmaya verirdim. (64) Böylece hiç yanlışım olmazdı.”
XVII – Üstadın sık sık konuştuğu konular, şiir, tarih ve törenlerin yapılması. Hep bunlar üzerine konuşurdu.
XVIII – Dük She,  Tzu-lu’ya Konfüçyüs’ü sordu. Tzu-lu yanıt vermedi.
– Üstat dedi ki: “Neden ona, benim alçakgönüllü bir insan olduğumu, ders verirken yemeğimi unuttuğumu, üzüntülerimi neşeyle dağıttığımı ve yaşlandığını anlamayan bir kimse olduğumu söylemedin?”
XIX – Üstat dedi ki: “Ben doğuştan bilgisi olan bir insan değilim. Eskiyi seven ve onu aramayı zevk edinen bir insanım.”
XX – Üstadın söz etmediği konular, doğaüstü varlıklar, üstün güçler ve ruhlardır.
XXI – Üstat dedi ki: “Üç kişiyle birlikte giderken, onlar sanki benim öğretmenimmiş gibi davranmalılar. Ben onların iyi yanlarını seçer ve onları izlerim. Onların kötü yanı olursa, onları değiştirmeye çalışırım.”
XXII – Üstat dedi ki: “Gök, içimdeki erdemi yarattı. Huan T’i bana ne yapabilir?”
XXIII – Üstat dedi ki: “Çocuklarım, sizden bir şey sakladığımı mı sanırsınız? Ben sizden hiçbir şey gizleyemem. Size anlatmadığım bir şey kalmamıştır; çünkü bu, benim yolumdur.”
XXIV – Üstadın öğrettiği dört şey vardı: “Yazın, ahlak, bağlılık ve doğruluk.”
XXV – Üstat dedi ki: “Kutsal insanlar, benim görmeyi istediğim kimseler değildir. Görmek istediklerim, ancak ‘büyük ve üstün insanlar’dır. İşte istediğim budur.”
– Üstat dedi ki: “İyi insanlar, benim görmek istediğim kimseler değildir. İlgi duyduğum kimseler ‘sonsuzluğu kazanmış’ insanlardır! İşte istediğim budur.”
– “Bir şeyi olmadığı halde, varmış gibi davranıyor. Boş, ama dolu olduğunu gösteriyor. Sıkışık bir durumda, ama özgürmüş gibi görünüyor. Böyle ‘sonsuzluk’u elde etmek güçtür.”
XXVI – Üstat dedi ki: “Balık avlarken ağ kullanmadı. Kuşlar uykudayken okunu atıp onları vurmadı.”
XXVII – Üstat dedi ki: “Ne yapacağını bilmeden davranan kimseler vardır. Ben böyle yapamam. Çokça duymak, iyi olanı seçmek ve hep onu izlemek. Çok görmek, onu saklamak. İşte bunlar bilgi kazanmanın ikinci yöntemidir.”
XXVIII – Hu-hsiang halkıyla konuşmak güçtür. Onlardan bir çocuk, Üstatla görüştü. Öğrenciler bunu kuşkuyla karşıladılar!
– Üstat dedi ki: “Onların bana yaklaşmalarını isterim. Ancak benden uzaklaştıklarında, yapacakları şeylerin sorumluluğunu üzerime alamam. Neden bu kadar kaba davranmalı? Bir kimse bana temiz olarak gelirse, onu temiz olarak kabul ederim. Ama geçmişteki davranışlarının sorumluluğunu üzerime alamam.”
XXIX – Üstat dedi ki: “Erdem uzak bir şey midir? Erdemli olmak istersen, ona kolayca erişebilirsin.”
XXX – Ch’en derebeyliğinin  Adalet Bakanı, Konfüçyüs’e, Dük Chao’nun tören kurallarını bilip bilmediğini sordu. Konfüçyüs, “Evet, tören kurallarını biliyor,” dedi.
– Konfüçyüs gidince Bakan, Wu-ma Ch’i’yi selamlayarak dedi ki: “Ben ‘büyük ve üstün insan’ın partizan olmayacağını duydum. ‘Üstün insan’ partizan olabilir mi? Bir prens Wulardan bir kızla evlendi. Aynı soyadını taşıyorlardı. Karısına Wu Meng-tuz (Wuların büyük kızı) diyordu. Bunu bir prens bilmezse başka kim bilebilir?”
– Wu-ma Ch’i bunları Konfüçyüs’e bildirdi. Konfüçyüs dedi ki: “Talihim varmış. Yanlışlarım olursa, halk bunları kesinlikle bilecek.”
XXXI – Üstat dedi ki: “Yazında belki başkalarıyla aynı düzeydeyim; ama, ‘büyük ve üstün insan’ın sahip olduğu şeyleri henüz elde etmiş değilim.”
XXXII – Üstat şarkı söyleyen birine katıldığında, o kimse güzel şarkı söylüyorsa, şarkıyı yineletir ve o da söylemeyi sürdürür.
XXXIII – Üstat dedi ki: “Kutsal bir insanı, erdemli bir insanı kendimle nasıl ölçebilirim? Benim için, kendisini tatmin etmeye çalışan, bıkmadan başkalarını öğretmeye çabalayan bir kimsedir denebilir.” Kung-hsi Hua dedi ki:  “İşte bunun içindir ki, biz öğrencileriniz sizin gibi olamayız.”
XXXIV – Üstat çok hastaydı. Tzu-lu, ona dua etmesini rica etti.
– Üstat dedi ki: “Böyle bir şeyi yapabilir miyim?” Tzu-lu Yanıt verdi: “Yapabilirsiniz, ‘ölülere övgü’ konusunda denmiştir ki, ‘Aşağı ve yukarı dünyadaki ruhlar için dua edilmiştir.’ ” Üstat dedi ki: “Benim duamsa çok önceden yapılmıştır.”
XXXV – Üstat dedi ki: Çok taşkınlık söz dinlemezliği doğurur. Elisıkılık da bayağılığı… Ama bayağı olmak, söz dinlemez olmaktan daha iyidir.”
XXXVI – Üstat dedi ki: “Büyük ve üstün insan, hep hoşnut ve rahattır. Küçük bir insansa hep üzüntü ve telaş içindedir.”

Erdemli insanların dokuz düşüncesi vardır:
1. Baktıklarında berrak görmeyi düşünürler,
2. Dinlediklerinde iyi duymayı düşünürler,
3. Görünüşleri bakımından cana yakın olmayı düşünürler,
4. Davranışlarında saygılı olmayı düşünürler,
5. Konuşmalarında doğru sözlü olmayı düşünürler,
6. İşlerinde ciddi olmayı düşünürler,
7. Kuşkuya düştüklerinde soruları nasıl soracaklarını düşünürler,
8. Öfkelendiklerinde sorunları düşünürler,
9. Kazancı gördüklerinde adaleti düşünürler…

Konfüçyüs

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz