İstanbul Bahçelievler’de, 22 yaşındaki Cem İnci’yi öldüren ve 45 dakika başında bekleyerek yardım gelmesini engellediği ileri sürülen polis memuru Mustafa Atasoy, olaydan sonra tutuklanınca ellerine kelepçe takılmadığı gibi meslektaşları tarafından öpülüp kucaklanarak cezaevine gönderildi. Bu fotoğrafın basına yansıması üzerinde İstanbul Emniyeti’nden yapılan yazılı açıklamada, Atasoy’a ‘memur olduğu ve kaçma şüphesi’ bulunmadığı için kelepçe takılmadığı belirtildi. Arkadaşları tarafından sarılarak cezaevine uğurlanması arkadaş dayanışması olarak değerlendirilerek, “Neticede polis de bir insandır.” denilmişti. Mahkemeye çıkartılan Mustafa Atasoy’a 18 yıla kadar hapis cezası verilmesi beklenirken, sadece 10 yıl hapse hükmedildi. İnci Ailesi’nin avukatı Ercan Hasan Başoğlu’na göre, 14 aydır cezaevinde bulunan polis Atasoy, en geç dört yıl sonra hapisten çıkacak.
Cem İnci ve 17 yaşındaki arkadaşı Recep Şelte, 6 Ağustos 2008’de Mahmutbey Caddesi 17. Sokak’ta evlerine doğru yürüyorlardı. Mahallede oturan iki yıllık polis Mustafa Atasoy da o esnada aynı sokaktan geçiyordu. Atasoy, sivil kıyafetliydi ve görevi başında değildi. Şelte’nin anlatımına göre o gün yola yürürken İnci’nin ayağına bir kutu takılınca “Bütün pislikler beni mi buluyor?” dedi. Yanlarından geçen Atasoy, İnci’ye “Bir şey mi söylüyorsun?” deyip silahını çıkardı. İnci, “Sana bir şey söylemiyoruz” dediği halde Atasoy tabancayı atış yapacak duruma getirdi. Şelte sonrasını şöyle anlattı:
“İnci’nin koluna girip yürüdük. Atasoy ‘Durun gitmeyin ateş ederim. Ellerinizi kaldırın’ dedi. İnci de ‘Kime ateş ediyorsun?’ dedi. Ardından annesini aramak için telefonunu çıkardı. Kendisini korumak için elini tabancaya uzattı. Bu sırada silah patladı. Atasoy, bana da ‘Kaçma kaçarsan seni de kurban ederim’ dedi.”
‘Dört-beş kişi koşarak yaklaştı’
Şelte’nin iddiasına göre çevredekiler yardım edip İnci’yi hastaneye kaldırmak istedi fakat, Atasoy izin vermedi. İnci, 45-50 dakika bekledi ve kaldırıldığı hastanede öldü. Atasoy’un iddiasına göreyse, evine giderken İnci “Neden bakıyorsun?” demiş, sonra küfretmiş, ardından da üzerine yürümüştü:
“İnci’yi hafifçe ittim. Bunun üzerine cep telefonuyla bazı kişileri arayarak, ‘Burada öldürülecek birisi var, çabuk gelin’ dedi. Kısa süre sonra dört-beş kişinin koşarak bana arkadan yaklaştı. Bu sırada, karşımda duran Cem elini beline götürdü. Elini beline götürmesinden ve arkadan gelenlerin beni linç etmesinden korkarak silahımı çektim. İnci silahımı tuttu. Aramızda boğuşma çıkınca silahım ateş aldı. Elim tetikte değildi.”
Atasoy, olaydan sonra tutuklandı. Ellerine kelepçe takılmadığı gibi meslektaşları tarafından öpülüp kucaklanarak cezaevine gönderildi. Bu fotoğrafın basına yansıması üzerinde İstanbul Emniyeti’nden yapılan yazılı açıklamada, Atasoy’a ‘memur olduğu ve kaçma şüphesi’ bulunmadığı için kelepçe takılmadığı belirtildi. Emniyete göre uğurlamanın gerekçesi de şuydu: “Arkadaşları tarafından sarılarak cezaevine uğurlanması arkadaş dayanışması olarak değerlendirilmeli. Neticede polis de bir insandır.”
Cam kırıp ateş etmiş!
Katil zanlısını “Neticede insandır!” diye savunan Emniyet, maktül İnci’nin ‘suç’ dökümünü de duyurmayı ihmal etmedi. Polise göre İnci, küçükken top oynadığı bir gün komşunun camını kırmış, cama çıkan komşuya da kuru sıkı tabancayla ateş etmişti…
Atasoy hakkında Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) ‘kasten adam öldürme’ suçlamasını düzenleyen 81. maddesi gereğince müebbet hapis istemiyle dava açıldı. Bir önceki duruşmada savcı Serdar Uyanık, olayda ‘hafif tahrik’ bulunduğu gerekçesiyle 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası verilmesini istedi. Son duruşmaysa dün görüldü. İnci Ailesi’nin avukat Ercan Hasan Başoğlu’nun verdiği bilgiye göre, mahkemeye heyeti oyçokluğuyla, Atasoy’un ‘ağır tahrik’ altında cinayet işlediği kaanatine varıp 10 yıl hapis cezasına hükmetti. Mahkeme heyetinden Mustafa İpekleşen ise ağır tahrik bulunmadığını savunarak şerh koydu. Duruşma sonrası olaylar çıktı. İnci Ailesi, sanığın üzerine yürüdü.
Avukat Başoğlu, sanığın 14 aydır cezaevinde kaldığı düşünülürse dört yıl sonra serbest bırakılacağını kaydetti. Karara itiraz edeceklerini belirten Başoğlu, şöyle dedi:
“Savcı sadece ‘Hafif tahrik var’ demişti. Hâkimse ‘Ağır tahrik’ buldu. Sanık avukatlarının talebi bile bu yönde değildi. Ancak hâkim kendi kurgusuyla ağır tahrike getirdi. Fakat tahrikin ne olduğunu belirtmedi. Bu sonuca nasıl vardı, bilemiyorum.”
‘Devletsizlik yaşıyoruz’
İnci’nin dayısı İlyas Çavuşoğlu ise Antalya’da polis kurşunuyla öldürülen Çağdaş Gemik’in davasında polise 16 yıl sekiz ay hapis cezası verildiğini anımsatarak, şunları söyledi: “Antalya’da ‘Dur’ ihtarı vardı. Polis, görevi başındaydı. Bu olayda ne görev var, ne ihtar… Ulu orta cinayet. Komik bir ceza çıktı. Devletsizlik yaşıyoruz. En düşük 24 yıl ceza bekliyorduk.”
Çavuşoğlu, karar açıklandıktan sonra savcının dosyayı hakimin önüne fırlattığını savunarak, şöyle devam etti: “Savcı, ‘Bu kararda yokum, adaletsiz bir karar var, dedi. Mahkeme başkanına, ‘Tahliye etsene, niye tutuyorsun’ dedim. Demek ki heyetten birilerine gözdağı verildi.”
Kaynak: İsmail Saymaz -Radikal 26/09/2009