İnsanlığın doğuşundan sonra çeşitli evrelerle insanlar yerleşik hayata geçmiştir. Yerleşik hayatı kolaylaştıran en önemli etken “tarım” olmuştur. Tarım yapan ve bir arada yaşayan insanlar toplumsal kuralları belirlemeye başlamış ve ilk ilkel dinler ortaya çıkmaya başlamış.
İlkel dinler; genelde doğa olayları sonucu oluşmuş ve doğaya,ağaçlara,suya tapınılmıştır. Tek tanrılı dinlerin oluşumuna kadar sürekli din kavramı değişmiş ve bugünkü din kavramına kadar değişimler olmuştur ama doğaya inanış,saygı bitmemiştir. Kutsal kitaplarda hem doğa hem ağaçlar üzerinden hikayeler anlatılır ve her dinin kutsal bir ağacı vardır.
Budizm ve Bodhi Ağacı:
Buda Bodi ağacına yaslanıp bilgeliğe erişmeye çalışmıştır hatta hikaye şöyle geçmektedir: Buda olacak kişi bodhi ağacına gelince güney tarafında durdu ve yönünü kuzeye çevirdi. Hemen dünyanın güney yarısı cehenneme değene kadar battıBüyük Varlık ona seslendi : ‘Burası bütün Budalar’ın durdukları sarsılmaz noktadır. Duygu ağını parçalamanın yeri burasıdır’. Bunun üzerine Buda olacak kişi arkasını Bodhi ağacına dönerek yüzünü doğuya döndü ve diledi ‘Deri, kuzey yarısı ise cennete kadar yükseldi. Ancak Buda olacak kişi ‘Aydınlanmanın bu noktada olacağına inanmıyorum.’ dedi. Bu kez ağacın batı yönüne geçti ve yüzünü doğuya döndü. Bu kez dünyanın batısı cehenneme kadar batarken, doğusu cennete kadar yükseldi. Bu şekilde sırayla güneye tarafına sonra doğu tarafına geçti. Doğuya geldiğinde m, kemiklerim, liflerim kurusun razıyım; bütün etim ve kanım kurusun; fakat üstün ve mutlak bilgeliğe ermedikçe bu koltuktan kıpırdamayacağım’. Ardından bağdaş kurarak oturduğu yerden yıldırım dahi gelse ayrılamazdı.
Maniheizm ve Kayın Ağacı:
Bugünki İran topraklarında ortaya çıkan bir din olan Maniheizmde dünya bir ağaca benzetilir. Dünyanın merkezinde de bir mukaddes ışık damlalarından oluşan bir sütun bulunurdu. Ağacın dallarında ise çeşitli hayvan başları ve şeytanların yer aldığı tasvir edilir. Ağacın ise kayın ağacı olduğuna inanılırdı.
İslamiyet ve “Şecer-i Memnua”Ağacı:
Diğer dinlerde olduğu gibi İslamiyette de ağaç belli şekillerde geçmektedir. Özellikle Hz. Adem ve Havva’ya yasaklanmış olan “Şecer-i Memnua” ağacından bahsedilmektedir.Tabi bir de Kuran’da İncir, Nar, Zeytin ve Üzüm isimleri geçiyor hatta Zeytin ve İncir üstüne yemin edilmesi aslında ağaca verilen kutsaliyeti temsil etmektedir.
Hristiyanlık ve Kozmik Ağacı:
İncil’de ağaç benzetmeleri yine çok sık karşılaşılan bir figürdür; ancak bazı bölümlerde Tanrı melekutu yine ağaca benzetilmektedir. Markos Bap 4 de Tanrı aynen bir ağaç gibi tasvir edlmektedir.
İncil’de ağaç benzetmeleri yine çok sık karşılaşılan bir figürdür; ancak bazı bölümlerde Tanrı melekutu yine ağaca benzetilmektedir. Örneğin; Markos Bap 4 de Tanrı aynen bir ağaç gibi tasvir edlmektedir.
Kozmik ağacın sembolü olan asa veya değnek de son derece önemlidir. Örneğin; Markos Bap 6’da 12 havariye yola çıkarken sadece birer değnek almaları ve tahta çarık giymelerinin tembih edildiği anlatılmaktadır. Bu kutsal yolculukta kullanılan değnek, bilgi ağacını yani kozmik ağacı temsil etmektedir.Diğer yandan Yuhanna 15, Pavlus 11’de asma ve zeytin ağaçları sembolizma yapılarak kullanılmışlardır; ancak birçok bilim adamının yorumlarında
Musevilik ve Asma:
Musevilikte yaratılış sırasında Tanrı’nın meyve veren ağaçları yarattı vurguyla anlatılır.Musevilikte asa figürü son derece önemlidir. Hayat ağacının bir simgesi olan asa, Hz.Musa’ya Tanrı tarafından gönderilmiştir ve onun en önemli mucizeleri asa ile ilintilidir. Asa’nın yılana dönüşmesi, Kızıldeniz’in ikiye ayrılması peygamberliğini insanlar gösteren mucizelerdir. Hz.Musa’nın bir diğer mucizesi ise ağaç ile suyu birleştirir. Musevi halkı susuz kaldığında Tanrı Musa’ya bir ağaç gösterir, ağacı acı sulu bir kuyuya atarlar ve su tatlanır, akmaya başlar