Desenli tuvalet kağıtları gibi önemli bir şeyi Türkiye’ye getiren kişi olarak bilinen ve aynı zamanda “İslamcı burjuvazinin iç mimarı” olarak ünlenen Şafak Çak’ın Vatan gazetesi ve Aktüel dergisine verdiği röportajlarda sonradan görme sermayedarlarımızın görgüsüzlüklerini gözler önüne seriyor.
Yatak odalarında üç metrelik palmiye ağaçları, tavandan sarkan salıncaklar, sinema odalarında kullanılan klimaya bağlı otomatik gül suyu kokusu pompalayan havalandırma sistemleri, 400-500 metrekarelik evlerin en küçüğü 5O metrekarelik namaz odaları, uzaktan kumandayla tavandan indilen namaz sedirleri…
Refah Partisi döneminde doğan, AKP döneminde iyice zenginleşen islamcı patronların evlerini yapan iç mimar Şafak Çak’ın anlattıkları, burjuvazinin bu kesiminin yaşam tarzı hakkında ilginç ipuçları veriyor.
Sekiz yıldır iç mimarlık yapan Çak’ın yıldızı AKP döneminde parlamış. AKP zenginlerinin 2004 yılından itibaren şatafatlı evler yaptırmaya başladığını söyleyen Çak, bu kesimden ilk işini 2005’te almış.
Şafak Çak, dinci zenginlerin şatafat merakının bilhassa Dubai’de okuttukları çocuklarından geldiğini söylüyor. Yaptığı pek çok evde kimi Osmanlı eşyalarının, örneğin Fatih’in tahtının kopyası bulunsa da, genel olarak islamcı zenginler için “teknoloji ve gösteriş ön planda. Tarih merakı yok. Antikaya meraklı değiller” diyor.
Verilen “şatafat” örneklerinden kimi gülünç, kimi dehşet verici. Röportajda evdeki plazma televizyonlarına 24 saat Kabe’den canlı yayın isteyenlerden, Boğaz kıyısındaki evlerinde rıhtıma çıkıp Boğaz’ı izlemek yerine evin dört bir yanına plazma ekran koydurup boğazı ekrandan izleyenlere; klimalarından odalara gülsuyu pompalatanlardan, namaz kılınacak sedirlerin uzaktan kumandayla tavandan indiği namaz odalarına kadar her türlü gariplikten bahsediliyor.
Şafak Çak, müşterileriyle yaptığı bir gizlilik sözleşmesinden de bahsediyor. Bu anlaşma uyarınca Çak da, müşterileri de, yapılan evin görüntülerini beş yıl boyunca basına vermiyorlar.
Bir de dua meselesi var tabii. Çak, bir iş aldığında dua edip istiareye yattığını, yalnızca o işi düşündüğünü ve nasıl bir dekorasyon yapacağına böyle karar verdiğini söylüyor.
Aktüel dergisi Ropörtajından bir bölüm
Bu kadar nakiti olan insanlar evlerinde kasa da yaptırıyordur değil mi?
Hepsi kasa yaptırır. Sac ve çelikten büyük kasalar.
İslami burjuvazi dünyada da yükselişte “îslami kesimde bir modernleşme yaşanıyor” diyebilir miyiz?
Kesinlikle. Artık dünyada bile bu kesim bir yükseliş ve kabul görme trendinde. Dubai’nin başarılı olma sebeplerinin başında bu iki kesimin huzur içinde yaşayabilmesi gelir. Günümüzde ABD, Avrupa ve Asya’da kriz derinleşirken Araplar bunu hafif çiziklerle atlatıyor ve izlemekle yetiniyorlar. Tüm tasarım dahîleri önce Arapları memnun etmek İçin emek sarf ediyorlar. Bu tekstilde de, mobilyada da böyle. Dubai’deki 7 yıldızlı otelleri yapan mimarların yüzde 90’ı İtalyan’dır. Hatta Burj Al Arab’a denizden baktığınızda, karşınızdaki manzara kocaman bir haç şeklidir ve yıllardır bu konu tartışılır. Ülkemizde olduğu gibi dünyada da Islami burjuvaziyi yok saymak imkânsız.
Bir anı
Florya’da giriş katı üzerinde bulunan bir daireyi bitirirken, arabası ile geçen türbanlı bîr bayan, merak edip eve kadar çıkarak, çalışan ustalardan telefonuma ulaşmış. Randevu alarak ertesi gün yanında bir başka hanımla ofise geldi. “Biz de Florya’daki evimizi yaptırmak İstiyoruz, harika işler çıkartmışsınız” dedi. Ben de “Teşekkürler, sadece o gördüğünüz evi değil, bu ailenin Silivri’de ünlü bir sitedeki villalarını da yaptım” dedim. “O projenizi de görebilir miyiz?” diye sordu. Gösterdim. En fazla 25 yaşlarındaki bu hanım, altında Porsche Cayenne, elinde Swarovski taşlı Vertu telefonla İdi. Dört gün sonra randevusuz geldiler. Masama iki adet anahtar koydular. “Pazar günü bu siteden, kardeşim ile bize ikiz villa aldık, işte anahtarları, umarım bu yaz ayına yetiştirebilirsiniz” dediğinde aylardan nisandı. Tanesi 450 bin Euro olan bu villalardan iki gün içinde karar verip satın almak, oldukça hızlı, ne istediğini bilen ve kendine güvenli bir hareketti.
Sizin hayat tarzınızdan çok farklı yaşamları nasıl dizayn ediyorsunuz?
Bu röportajı okuyanlar beni belli bir tarikata veya mezhebe mensup sanabilirler ama hiçbir yerle bağlantım yok. Müslüman’ım, cuma namazı ve bayram namazına giderim, Allah inancım sonsuzdur, bir o kadar da Atatürkçü ve laikim. Sadece hayalgücüm çok yüksek. Karşımdaki bana ne istediğini anlatmaya başladığı an onun hayalindeki evi zihnimde yaratabiliyorum.