Hayvanlardan Tanrılara Sapiens: Hiçbir kavram, fikir veya teori eleştiriden muaf değildir

Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens, Yuval Noah Harari

Üç bin yılın hesabını göremeyen, karanlıkta yolunu bulamaz, Günü gününe yaşar ancak” demiş büyük Alman düşünür Goethe.

Bu anlamda Yuval Noah Harari’nin kitabı “Hayvanlardan Tanrılara Sapiens” bir fener gibi geçmişi aydınlatıyor adeta. Bilimsel ve teknik konulara pek fazla girmeden oldukça akıcı ve sade bir dille insan türünün tarihini ele alan kitap bu anlamda bir başucu kitabı niteliğinde…

Bundan yaklaşık 70 bin yıl önce önemsiz bir varlık olarak ortalarda gezinen bir türün yaşanan üç büyük devrimin ardından nasıl da tanrısal bir varlık olma yoluna doğru ilerlediğini gözler önüne seriyor. Homo Sapiens’in ilk gerçek sıçramasını yaşadığı bilişsel devrimle birlikte diğer hayvanlardan ayrışma sürecini, ardından gerçekleştirdiği tarım devrimi ile hayali ve ortak kurgular etrafında nasıl da büyük topluluklar oluşturduğunu ve son olarak başardığı bilimsel devrimle ölümsüz bir tanrısal varlık olma yoluna girdiğini oldukça net, açık ve anlaşılır donelerle ortaya koyuyor.

Birinci kısmını Sapiens’in Tarım devrine kadar yaşadığı avcı-toplayıcı döneminin önemli kırılma noktalarını anlatmaya ayıran kitap Sapiens’in zekâsının öteki türlere karşı nasıl yıkıcı etkilere sahip olduğunu örneklerle ortaya koyuyor. Bu bölümde Sapiens’in kendi dışındaki türlere – Neandertaller ve Mamutlar gibi- hiçte sıcak yaklaşmadığını görüyoruz.

Tarım devriminin ele alındığı ikinci kısımda ise bu dönemde evrimsel yapısına uygun olmayan bir hayat tarzı seçen Sapiens’in gerçekleştirmiş olduğu tarım devrimiyle nasıl büyük sıkıntıların içine girdiğini net olarak anlamaya başlıyoruz. İnsanlar bu dönemde her ne kadar avcı-toplayıcı dönemlerine göre daha rahat bir hayat sürüyormuş gibi görünse de lüks merakı, kölelik ve sınıfsal ayrımlar gibi sonuçların ortaya çıkmasına sebep olan tarım devrimi aslında alt tabakada kalan insanların yanında tavuk, inek, koyun, keçi gibi pek çok hayvan için de bir cehennemin habercisi oluyor… Kurgulanan hayali düzenlerle yaratılan büyük toplulukların adaletsiz mücadelelerine tanıklık eden bu dönemin bedeli insanlık için olduğu gibi öteki hayvanlar için de oldukça ağır oluyor.

Sonraki bölümlerde paranın, ekonominin ve dinlerin ortaya çıkışının izlerinin sürüldüğü kitap bu konuları oldukça anlaşılır örneklerle açıklamayı başarıyor. İmparatorlukların İyi ya da kötü olarak değerlendirilmeden önce bu yapıları olarak ortaya çıkaran şartların değerlendirilmesi gerektiğini anlatan kitap kapitalizm, liberalizm ve komünizm gibi ideolojilerin tarihsel altyapılarını ve düşünsel süreçlerini de işliyor. Bilginin büyük bir güç olduğunu ortaya koyarak Bilişsel devrim ve Sanayi devrimi gibi büyük devrimlerin neden Avrupa’da ortaya çıktığını da ele alan kitap son olarak imparatorluklarını emekliliğe ayrılmasının ardından gelecekte yaşanması muhtemel bazı senaryolar üzerinde yoğunlaşıyor.

İnsanların küresel ekosistemde oynadıkları rolden imparatorlukların yükselişine ve modern dünyaya kadar pek çok konuyu irdeleyen kitabın aşağıdaki sorulara yanıtlar aradığını ve bu sorulara sıkmadan gayet yalın bir dille tatmin edici cevaplar verdiğini söylemek hiçte abartı olmayacaktır.

Kitabın arka kapağından

– Homo sapiens neden ekolojik bir seri katile dönüştü?

– Para neden herkesin güvendiği tek şey?

– Kadınlar üstün sosyal becerilere sahipken, neden çoğu toplum erkek egemen?

– Güç elde etmekte böylesine yetenekli olan insanlar neden bu gücü mutluluğa dönüştürmekte başarısızlar?

– Geleceğin dini bilim mi?

– İnsanların miadı çoktan doldu mu?

100 bin yıl önce Yeryüzü’nde en az altı farklı insan türü vardı. Günümüzdeyse sadece Homo Sapiens var. Diğerlerinin başına ne geldi ve bize ne olacak?

Elif Naz

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz