Hayatı Kendinde Arayan İyi Yürekli İnsanlara – Fırat Devecioğlu

161

PicassoNeredeyse her gün, hayal kırıklığı yaşayan, iyi yürek sahibi bir kalbin üzüntüsüne şahit oluruz. Belki de bugün, önemsenmeyen inceliklerimiz yüzünden kırılan kalp, bize aittir.
Gördüğümüz en hüzünlü bakış, yaşadığı kötülükleri anlamaya çalışan ve her defasında kendini suçlayan iyi yürekli insanların gözlerindedir.
Kimseye zararı olmayan ve kendine has naif üzüntüleriyle dolu iyi insanları gün içinde göremiyorsanız, bu durduğum yerden, hayatın güzelliklerini ıskaladığımızı söyleyebilirim.

Hatayı kendinde arayan bu insanlar; her fırsatta yardıma koşmasına rağmen, ilk fırsatta terk edilen bir adam, güvendikleri tarafından kullanıldığını anlayan bir kadın, etrafındakiler için kendini unutan ama yine de kimseleri istediği kadar mutlu edemeyen bir evlat ya da sadece ‘efendi’ yetiştirildiği için, iş hayatının düzenbazları karşısında bocalayan bir başkası olabilir.

İnsanlara plansız, hesapsız yaklaştığı için suistimale uğrayan iyi yürekliler, sıklıkla hatayı kendinde arayarak, derin bir yalnızlığa sürüklenirler. Oysa normal olan, normal davranan sadece onlardır. Üstelik en üzüntülü zamanlarında, tuhaf bir şekilde yeterince ‘kıvrak’ olamadıkları yönünde sınırsız eleştiri alır, bolca yargılanırlar.

İyi yürekli insanların, başka bir dünyada yaşama ihtimali olmadığına göre, bu sağanaktan korunabilmeleri için,kendi kalelerini inşa etmeleri gerekir. Hüzünle dolmalarına neden olan bu cehennemin kökenlerini anlamak, kalenin temelini oluşturabilir.

Mesela,‘insan insanın kurdudur’ diyerek, sahip olduğumuz yıkıcı özelliğin nedenlerini açıklamaya çalışan Hobbesile, kalelerimizi örmeye başlayabiliriz.

Ona göre, insanları kurda dönüştüren, üç temel savaş nedeni vardır; kazanç, güvenlik ihtiyacı ve şöhret! Bu savaş nedenleri uğruna kurda dönüşen insanlar yüzünden, iyiler yürekliler için hayat cehenneme dönüşüverir.

Sokaklar, televizyon stüdyoları, bu arzuların esiri, hayatı keşfetme güzelliğini çoktan ıskalamış, kibirli ve yüzeysel fanilerle dolup taşar.

Diğer yandan sistem kurucusu kapitalist ruhlar, insanı kurda çeviren arzu ateşinin yükselmesini keyifle seyreder. Onlar da, mülkiyet edinme hırsının sönmeyen ateşinde, kendi cehennemlerini yaşarlar; tatmin duygusuna ve fark edebilmenin insanda bıraktığı sakin özgürlüğe hiçbir zaman ulaşamazlar.

İyi yüreklileri koruyabilecek kaleye, J.J. Rousseau ile birkaç taş daha ekleyebiliriz. J.J Rousseau’a göre toplumsal yaşam, insanı kötü yapmıştır. Çünkü bir arada yaşam, özel mülkiyet ve onu koruma gereksinimi ortaya çıkarmıştır ve bu çaba şüphesiz insanlığın mutsuzluğunu getirir.

Zaman ilerlemiş, toplumsal yaşamı düzenlemeye çalışan devletler, demokrasiler ortaya çıkmış olsa da, insanlığın, iyi yüreklilere zararı bitmemiştir. Çünkü tarihi süreçte devreye kapitalist düzen girmiş ve insanı kurda çeviren savaş nedenleri üzerinde hızla yükselmiştir.

İyi yürekliler de, bu savaşın doğal, kendilerinin ise hatalı olduğunu düşünerek çarkların dönmesine (iyi niyetle de olsa) katkı yapar. Oysa tek doğru, onların varlığıdır. Hayat, sistemden beslenen obez kapitalistler için tasarlanmış bir kurgudur. Devlet ise, kurda dönüşen insanları seyreden, koruyan bir sistem piyonu olarak kendini güçten yana konumlandırmıştır.

Böylece dünya, gittikçe köpüren hırslara, arzulara tanıklık eder.

Zafer kazanma, güçlü olma, zenginlik günümüzün en önemli değerleridir. İyi yürekler daha çok bocalar, acı çeker. Hitler’in ‘önemli olan doğruluk değil zaferdir.’ sözü, başarı delisi insanları etkilemeye devam eder. Dünyayı, onu en çok sevmeyenler yönetir. İnsanlığı bugünlere getiren ilerleme tutkusu, onun sonunu hazırlar.

İnsan sahip olma tutkusunu hedef haline getirdiği bu düzende, değerlerinden uzaklaşarak ahlaksızlaşır. (Marx) Böylece hayatlarımız, iyi yüreklilerin üstüne basmaya çalışan az gelişmiş ve ahlaksız insanlarla tıka basa dolar.

Bir diğerinin kurdu haline gelen insanları daha yakından incelemek için iş yerlerinde, plazalarda, yan yana masalarda aylık maaş ile çalışanlar arasındaki ilişkiye yakından bakabiliriz; orada, insanlardaki kazanma hırsı, mülkiyet tutkusu, daha iyiye ulaşma arzusu ve problem dolu ilişkiler, her sabah tazeliğini korur. Çünkü her gün performans ölçülür, rekabet vardır ve rivayete göre en iyi olanlar kazanacaktır!

İyi yürekliler, yaşadıkları hayal kırıklıkları karşısında, hatayı kendinde aramayı bir kenara bırakıp, insana dair zaafları ve onları hatalara sürükleyen problemli sistemi düşünerek kendilerini korumaya almaları gerekir.

Çünkü dünyamızın, güzel insanların, neşesine, mutluluğuna, keyifli ve iyiliksever davranışlarına ihtiyacıvardır. Üzüntüleri ile köşelerine çekilmeleri, hayatı ve kendilerini griye boyar.
Özgürlük fark edebilmektedir ve ancak fark etmek özgürleştirir. Aksi durumda insan, iki kapılı handan, hasret kaldığı ve bir türlü ulaşamadığı tutkuyu düşünerek geçmeye devam edecektir.

Kısa ömrü akıldan çıkarmamak, iyi yürekleri korunaklı ve güçlü kılar.

Faniliği, gelip geçiciliği unutturan çağımızda hayat, bir unutmama savaşıdır.

Fırat Devecioğlu

Görsel: Picasso

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz