“Babamdan bahsederken dilim niye mi bu kadar zehir saçıyor? Haberiniz yok mu? Cümle âlem biliyor zannediyordum. Babam bizi; annemi, ağabeyimi ve beni 1914 Ağustos’unda Berlin’deki peronda terk etti. O günden sonra da savaş ilan edildi.”
Laurent Seksik’in karakterine, hakkında bu zehirli sözcükleri sarf ettirdiği baba Albert Einstein. 1914’te, Einstein’ın on bir yıllık eşi Mileva Marić’le evliliği pamuk ipliğine bağlı bir hale gelmişti. Zürih Politeknik Enstitüsü’nde öğrenciyken tanışan çiftin ayrılmasına ramak kalmışken Einstein, genç oğulları Hans Albert ve Eduard uğruna ilişkilerini sürdürmeyi teklif etti; ama bazı şartlar karşılığında:
“Şartlar:
A. Aşağıdakilerden sorumlu olacaksın:
1. Giysilerimin ve çamaşırlarımın düzenli olduğundan;
2. Üç öğün yemeğimi odamda düzenli bir şekilde yediğimden;
3. Yatak odamla çalışma odamın tertipli tutulduğundan, özellikle de çalışma masamı benden başka kimsenin kullanmadığından.
B. Toplumsal sebepler kaçınılmaz bir şekilde gerektirmediği takdirde benimle tüm kişisel ilişkini keseceksin. Özellikle aşağıdakileri talep etmeyeceksin:
1. Evde seninle birlikte oturmamı;
2. Seninle dışarıya ya da seyahate çıkmamı.
C. Benimle ilişkinde aşağıdakileri gözeteceksin:
1. Benden fiziksel yakınlık beklemeyecek, bana hiçbir şekilde sitem etmeyeceksin;
2. İstediğim anda benimle konuşmayı keseceksin;
3. İstediğim anda yatak odam ya da çalışma odamdan şikâyet etmeden ayrılacaksın.
D. Beni çocuklarımızın önünde sözlerin ya da davranışlarınla aşağılamayacaksın.”
Mileva bu ağır ve tek taraflı şartları kabul etse de evlilikleri resmî bir sözleşmeyle kurtarılacak değildi. Mileva, birkaç ay sonra kocasını Berlin’de bırakıp iki oğluyla Zürih’e geri taşındı. Beş yıl birbirlerinden ayrı yaşadıktan sonra, 1919’da boşandılar. Aynı yıl Einstein ikinci dereceden kuzeni Elsa Löwenthal’le evlendi. Mileva Marić’se bir daha evlenmedi.
Kaynak: Shaun Usher, Lists of Note.