Olmak – André BRETON |
Saat dört sularında avizeden umutsuzlanırım ben, gece yarısına doğru da yelpazeden umudumu keserim, tutukluların cigaralarından umutsuzlanırım. Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu. Yüreği yoktur umutsuzluğun, el umutsuzlukta hep soluk soluğa kalır, umutsuzlukta kalır öyle aynalar, bize asla ölüp ölmediklerini söyleyemezler. Beni büyüleyen umutsuzluğu gördüm ben. Yıldızların türkü söyledikleri vakit gökyüzünde uçan bu mavi sineği seviyorum. Şaşılacak, o uzun dolu tanelerine benzeyen umutsuzluğu, o kendini beğenmiş o öfke küpü umutsuzluğu büyük çizgileriyle tanıyorum. Her gün herkesler gibi kalkıyorum, kollarımı çiçekli bir kâğıda uzatıyorum, hiçbir şeycikler hatırlamıyorum, ama hep umutsuzluğun yardımıyla o geceden koparılmış güzelim ağaçları görüyorum. Odanın havası davul tokmakları gibi güzel. Zaman içinde zaman bu. Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu. Bana bir sırık uzatan perdenin rüzgârı gibi o. Böylesi bir umutsuzluk akla gelir mi! Yangın var! Ah yine geliyorlar… İmdat! İşte merdivenlere düştüler… Ve o gazete ilanları, o kanal boyunca ışıklı reklamlar. Kum yığını, git, pis kum yığını! Büyük çizgileriyle önemli değil umutsuzluk. Bir orman yapmaya giden angarya ağaçlar, bir gün daha yapmaya giden bir yıldız angaryası, ömrümü uzatan bir angarya günleri daha.
Çeviri: İlhan Berk