Ana Sayfa Genel Kültür Erkekler Kadınlar İçin Ne Düşünüyor? – Dr. Erdal Atabek

Erkekler Kadınlar İçin Ne Düşünüyor? – Dr. Erdal Atabek

Erkeklerin kadınlar için ne düşündüğü hep merak konusudur. Bu konuda bütün erkeklerin aynı kefeye konulması söz konusu olamaz. Ama gündelik konuşmaların yansımaları, özellikle erkeklerin kendi aralarında konuşmaları, belki de bir ortak erkek dilini, bize iletebilir. Aslında erkeklerin kadınlara karşı davranıştan, bu düşüncelerin izdüşümünü taşımaz mı?

Biz de duyduklarımızın, gördüklerimizin bazılarını aktararak, belki kadınlarımızın da kimi konularda düşünmesine yardımcı oluruz diye düşündük.

1. Kadınlar Evlendikten Sonra Çok Değişir…

Evleninceye kadar çok dikkatli, kibar, sevecen davranan kadınlar, evlendikten sonra değişirler. Artık erkek benim oldu, diye düşünürler, kendilerini ihmal ederler, dikkatsiz, ilgisiz olurlar. Oysa asıl evlendikten sonra kadının kendisine dikkat etmesi gerekir. Erkeğin karşısına kendine bakmadan çıkan kadın, bir süre sonra erkeğin ilgisizliğinden yakınmaya başlar. Oysa, bunu kendisinin düşünmesi gerekir. Sonradan yakınmanın yararı olmaz.

2. Kadın Erkeğin Arkadaşı Olmayı Bilemez…

Erkeğin kadından beklediği en önemli şey, onun kendisiyle arkadaş olmasıdır. Oysa kadın hele evlendikten sonra, evin gereksinmelerini, evin temizliğini, ya da başka şeyleri öne alır, erkekle arkadaş olmayı unutur. Kimileri bunu daha baştan bilmez. Erkek yavaş yavaş kendini yalnız hissetmeye başlar. Oysa erkeklerin kendini anlatmaya, iyi kötü günlük olaylarını paylaşmaya gereksinmesi vardır. Kadının bunlarla ilgilenmemesi, konuşmaya zaman ayırmaması, erkeğin de ona hiçbir şey söylememesiyle sonuçlanır. Bu da, erkeklerin başka bir kadın arkadaş aramalarına neden olur.

3. Günlük Sıkıntıların Söyleneceği Zamanı Bilmez…

Daha kapıdan girerken erkeğe günlük sıkıntıları anlatmaya başlar. Elektrik faturası çok gelmiştir. Bu evde elektriklere dikkat edilmemektedir. Oğlanın okul durumu iyi değildir. Baba olup da çocuğun ders durumuna bakmamaktadır. Bugün çok yorulmuştur.

Elbette bunlar anlatılacaktır ama bir zamanı yok mudur? Şöyle bir içeri girilip biraz dinlenilmelidir, yemek yenmelidir. Ondan sonra konuşulurken bunlar da anlatılacaktır. Sonra hep kötü şeyler mi olmuştur? Biraz da iyi şeyler konuşulmamalı mıdır? İnsanın biraz da yüzü gülse kıyamet mi kopar? Kadınlar bir şeyin zamanını bilmezler. İnsanın canı sıkıldıktan sonra da yüzü gülmez olur. O zaman da Sanki senin yüzün pek mi gülüyor? diye takaza edilir.

4. Kadınlar Aşırı Kıskanç Olur…

Biraz geç kalsan, asık bir surat, kuşkucu bakışlarla karşılaşırsın. Sen istediğin kadar Yahu, bizim canımız burnumuzdan geliyor, sen neler düşünüyorsun? de, hiç faydası olmaz. Buruk bir sesle Nerdeydin gene? diye sorulur. Hele o gene yok mu, insanın cinini tepesine fırlatır. Ne genesi? Ben nerde olurum? Kırk yılda bir İhsan geldi, çocuğun anlatacakları vardı, bir yerde biraz oturduk; bunlar da dert olur mu?, deyiverir. Tanrım, bir başlar, susturana aferin derim. Canım burnumdan gelir. Kadın kıskanır, anlarım ama bir şey olur da kıskanır, bizimki
öyle değil, vallahi kıskançlık sevgiden mevgiden değil, herif elimden gidiverirse korkusu. Esir olduk bunlara esir.

Kadınları dinlersen, onların da anlatacağı çok şey vardır ama erkeklerin kadın kıskançlığından yakınmaları az buz değil. 5. Kadınlar iş Sorunlarını Eve Getirir…

Yorgun argın eve gel, kadının iş sorunlarını dinle. İşyerinde Selma diye biri var, onunla anlaşamıyor. Selma’nın şefle arası iyiymiş, bütün işleri bizimkine yüklüyormuş, Selma da bütün gün oturuyormuş. Belki de öyledir ama ben ne yapayım? Gidip de şefiyle kavga mı edeyim? Kızım, herkesin işyerinde sorun olur, bunu kendi çapında halleder, kimini görmezden gel, diyorum. Hayır, bitmiyor. Evde bir Selma sorunu, iş sorunu sürüp gidiyor. Yardım edebilsem neyse, benim ne faydam olur, gidip konuşsam büsbütün zıtlaşacaklar. Bıktım, kazancım yetse hepsinin canı cehenneme, çık işten gel evinde otur diyeceğim. Hoş onu da istemez ya, bu kez de evde bunaldım diyecek, biliyorum. Bunaldım kaldım.

6. Sürekli Kötümserliği İç Karartıyor…

Gelecekle ilgili karamsarlık, kadınların içine işlemiş. Geleceğe ilişkin bütün tahminleri ileride sefil olacağımıza, bakanımız olmayacağına yönelik. Bunda da baş sorumlu erkek oluyor. Erkeğin geleceği düşünmediğini sürekli vurguluyor, elimize geçeni har vurup harman savurduğumuzu, bir kenara birkaç kuruş koymayı düşünmediğimizi söyleyip duruyor. Zaten elimize geçen ne? Olsa bile bunu daha iyimser söyleyebilir. Hep gam, hep kasvet, insanın içini karartıyor. İnsanın Aman canım, ne olursa olsun demesine yol açıyor. Bunu söyleyince daha beter suçlanıyoruz. Sonu gelmez bir kötümserlik. 7. Her Şeyde Suçlu Aramaya Alışmış…

Hep başımızı sokacak bir evimiz yokmuş. Suçlusu bendeniz (yani erkek). Evi çok dağıtıyoruz. Suçlusu biz (yani erkek ve çocuklar). Çok yoruluyormuş. Suçlusu gene biz. Artık böyle yaşamaktan bunalmış. Suçlusu ben. Düşününce haklı yanları var ama bunları birilerini suçlayarak söyleyince, insan da kendini savunmak zorunda kalıyor. Böyle suçlayarak konuşacağına derdini güzel güzel anlatsa, insan da anlamaya çalışır değil mi? Ya hiçbir şey söylemiyor ya da patlayıp hepimizi suçluyor. Biz de sıkıntılıysak kavga hazır. Bilmiyorum neden böyle oluyor.

8. Arkadaşlarının Çok Etkisinde Kalıyor…

Kadınları anlamak mümkün değil. Arkadaşları arasındaki konuşmaların çok etkisinde kalıyor. Akşam evdeki konuşmalardan o gün hangi arkadaşıyla konuştuğunu anlıyorum. Eşyalar eskimiş, artık değiştirmemiz lazımmış. Tamam, diyorum, bugün Hayriyelere gidilmiş, Hayriye, evdeki eşyalara kafayı takmış bir arkadaşı. Gider, dolaşır, nerede mobilya kaça, arar durur. Artık biliyorum.

Saçlarını yeni bir biçime sokmak istiyormuş, bu kafayla dolaşan kalmamışmış. Tamam, bugün Belma’yla görüşüldü. O da saçlarını, cilt kremlerini filan tutturur. Kadının bakımlı olması iyi güzel de, bizimkinin kendi fikri olsun istiyorum. Yahu, sen kendine bak, saçın da başın da kendine uygun, ne fık fıklanıyorsun desem, bitti. Herkesin kendine nasıl baktığı, berberden bilmem ne salonlarından çıkmadığı, kendinin en küçük ihtiyacının bile göze battığını dinle dur.

9. Ailesinin etkisinde Kalmaktan Kurtulamadı…

İnsanın ailesiyle bağları elbette olur. Ben, anneni babanı terk et, görme demiyorum. Ama aile içindeki bütün eleştirileri benimsemesi canımı sıkıyor. Tabii bunları böyle açık açık söylemiyor ama tavrından anlıyorum. Onlar da hala bizim hayatımızı kendilerine göre düzenlemekten vazgeçmediler. İnsan da kalkıp Kendi hayatınızı iyi düzenlediniz de sıra bizimkine mi geldi? diyemiyor. Aslında dinlesen, bizimkiler de bunu yapar ya, ben kulak asmam. Kaç kere Biz kendi işlerimize aileleri karıştırmayalım diyorum, bana öyle diyor ama gene de oraya gidip geldiğinde anlıyorum ki doldurulmuş. Artık yapacak bir şey yok, ben de anlamazdan geliyorum. Gene de zaman
zaman tartışmalarımızın konusu.

10. Çocukların Sorunlarını Benden Saklıyor…

Bu da bir dert. İyi niyetle yaptığını biliyorum ama sonunda yanlış oluyor. Çocukların sorunlarını kendi çözmeye kalkışıyor. Benden tatsız bir tepki falan gelmesin diye yapıyor olmalı. Ama yanlış. Bir kere, sanki çocukları sade kendisi düşünüyormuş da biz ilgisizmişiz gibi oluyor. Sonra da çocuklar gizli saklı işlere alışıyor. Benden saklayıp da ne olacak, iş bir yerde gelip bana ulaşıyor. O zaman ne oluyor? Bana geldiğinde daha da karışmış bir sorun. Şunu zamanında bana söylesene. Yok yorgunmuşum, yok işlerim zaten beni sıkıyormuş falan filan. Hayır, bunlar değil. İşin aslı böyle olmasına alışmaları.

Ben duyduklarımı, gördüklerimi anlatmaya çalıştım. Bunlar önemli de olabilir, önemsiz de. Ama sizin için çok önemli olan şey, erkeğin gözüyle ara sıra kendinize bakmayı bilmenizdir. Şu sayılan dökülen sorunların hiçbiri sizinle ilgili olmayabilir ya da bir ikisi söz konusu olabilir. Ama, erkek arkadaşınızın ya da eşinizin sizi nasıl gördüğünü, merak etme akıllılığını gösterin. Sonuç ikiniz için de iyi olacaktır.

Erdal Atabek
Kırmızı Işıkta Yürümek

Yorum Yok

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Exit mobile version