Uğurlu olmasını, iyi geçmesini dilediğim yeni yıla, Peyami Safa’dan başlamak istemiyordum. Onun için kendisine cevabım iki gün geçikti. Peyami Safa, beni çok […]
Turgut Uyar: Ben, kutsal bir bahaneyim, belki de bir sığınakım kendime
Ben hep sıkıntılıyım, Yani bir adamın canı sıkılır, o ben’im. Çünkü bana en yaraşan durumdur sıkıntılı olmak. Ben silâhsız bir askerimde ondan. […]
“Ne olursun yalana zorlama beni, sonra soğurum senden” Tanışma Anları – Tomris Uyar
Yalanlarla ne kadar içli dışlı olduğumuz, ayrımcıkları üstüne ince ince düşünmemizden belli değil mi? Yalanı yalnızca büyüklüğüne/küçüklüğüne göre değerlendirmekle yetinmiyoruz, ona pembe […]
Eduardo Galeano: Yuttuğum kelimeler şişmanlatsaydı, dünyaya sığmazdım
“Kalmak istemeyen kelimelerin toplandığı bir yer olabilir mi? Bir kayıp kelimeler krallığı? Senden kaçan kelimeler, seni nerede bekler?” Cümleyi oluşturan kelimeler kim […]
Edip Cansever’in Otobiyografisi: “Pantolonlarım yamalıydı, dört ay yalınayak gezdim…”
08/08/1928. Babam Kur’an’ın arkasına yazmış doğduğum tarihi. Sonra da nüfusa kaydettirmiş. Pek sevinmiş erkek olmama. Benden önce iki kız, benden sonra bir […]
“En kötü şey, öldürmeyen acılardır!” Kafka’nın Mesajı – Sadık Hidayet
“Her şey kuruntu; aile, büro, dost, sokak, en uzak veya en yakın kadın, hepsi ama hepsi aldatmaca. En yakın gerçek, penceresiz bir […]
Cemal Süreya: Andre Gide dermiş ki, yavaş yavaş okuyun beni. Oysa Leopardi çok (ve hızlı) okumaktan kör olmuş
İlhan Berk Ankara’dayken, bir gece onlarda kalmış, gece kitaplığının bulunduğu salonda yatmıştım. Uyku tutmadı, kalktım, kitaplarla uğraşmaya başladım. Umulmayacak kadar az kitabı […]
Can Yücel, Asım Bezirci’yi Anlatıyor: “Garip bir kuştu asım zümrüdü-anka küllerini seveyim”
”Gülmek bir erdemse asım gülerdi gülmek için değil papatyalar açarcasına o erzincanlı yüzünde çalışmanın şavkıyla ışırdı gözleri bugün tek başına da olsa […]
Oğuz Atay: “Sen de nereden çıktın? bile demediler…”
Beni sevseydiniz, şimdi yanımda olurdunuz gene. Beni bir türlü bırakmazdınız: Vallahi bırakmayız seni Hikmet Bey oğlumuz, derdiniz. Vakit çok geç oldu, “bu […]
Sait Faik Abasıyanık: Hani bazı kulağınızın dibinde çok tanıdığınız bir ses isminizi çağırıverir
Yürüyordum. Yürüdükçe de açılıyordum. Evden kızgın çıkmıştım. Belki de tıraş bıçağına sinirlenmiştim. Olur; olur! Mutlak tıraş bıçağına sinirlenmiş olacağım. Otların yeşil olması, […]
Orhan Veli’den Son Sevgilisi Nahit Hanım’a Mektup: “Her şeyim ne kadar senden ibaretmiş meğer”
İstanbul muhakkak ki güzel şehir. Ama benim için güzel şehir, çirkin şehir diye bir şey yok. Sadece senin bulunduğun şehir, senin bulunmadığın […]
Cemil Meriç: “Hayatımız ne kadar narin, ne kadar kısa, ne kadar aldatıcı…”
Dünyaları vücutlarıyla sınırlı olanlar, vücutlarıyla beraber yok olurlar Ne kadar cesur olursak olalım, yokluk bizi ürkütüyor. İz bırakmadan silinmek, bir kurbağa gibi gebermek, bütün […]