Yaşamak bu yangın yerinde |
Nicedir Özlemisim
Nicedir özlemisim
Bu rüzgari
Hani Dogu’da eser
Bahar aksamlari
Nicedir özlemisim
Bir elma agacinin
Dibine oturmayi
Nicedir özlemisim
Soseleri,daglari
Nicedir özlemisim
Bir dosta sarilip
Aglamayi
Ask iki Kisiliktir
Degisir yönü rüzgarin
Solar ansizin yapraklar;
Sasirir yolunu denizde gemi
Bosuna bir liman arar;
Gülüsü bir yabancinin
Çalmistir senden sevdigini;
Içinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yasanan tek basina,
Ask, iki kisiliktir.
Bir ani bile kalmamistir
Geceler boyu sevismelerden
Binlerce yil uzaktadir
Binlerce kez dokundugun ten;
Yazabilecegin siirler
Çoktan yazilip bitmistir;
Ölümdür yasanan tek basina.
Ask, iki kisiliktir
Avutmaz olur artik
Seni bildigin sarkilar;
Bosanir keder zincirlerinden
Sular tersin tersin akar;
Bir hançer gibi çeksende sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar:
Uçari kusu sevdanin
Alip basini gitmistir;
Ölümdür yasanan tek basina.
Ask, iki kisiliktir.
Yitik bir ezgisin sadece
Tüketilmis ve düsmüs gözden;
Düslerinde bir çocuk hiçkirir
Gece camlara sürtünürken;
Çünkü hiç bir kelebek
Tek basina yasamaz sevdasini,
Severken hiç bir böcek
Hiç bir kus yalniz degildir;
Ölümdür yasanan tek basina,
Ask, iki kisiliktir.
Ataol Behramoglu
Temmuz 1993
Ben Ölürsem Aksam Üstü Ölürüm
Ben ölürsem aksamüstü ölürüm
Sehre simsiyah bir kar yagar
Yollar kalbimle örtülür
Parmaklarimin arasindan
Gecenin geldigini görürüm
Ben ölürsem aksamüstü ölürüm
Çocuklar sinemaya gider
Yüzümü bir çiçege gömüp
Aglamak gibi isterim
Derinden bir tren geçer
Ben ölürsem aksamüstü ölürüm
Alip basimi gitmek isterim
Bir aksam bir kente girerim
Kayisi agaçlari arasindan
Gidip denize bakarim
Bir tiyatro seyrederim
Ben ölürsem aksamüstü ölürüm
Uzaktan bir bulut geçer
Karanlik bir çocukluk bulutu
Gerçeküstücü bir ressam
Dünyayi degistirmeye baslar
Kus sesleri, haykirislar
Denizin ve kirlarin
Rengi birbirine karisir
Sana bir siir getiririm
Sözler rüyamdan fiskirir
Dünya bölümlere ayrilir
Birinde bir pazar sabahi
Birinde bir gökyüzü
Birinde sararmis yapraklar
Birinde bir adam
Her seye yeniden baslar
Unuttum Nasıldı Annemim Yüzü
Unuttum, nasıldı annemin yüzü
Unuttum, sesi nasıldı annemin.
Gece bir örtü olsun anılardan
Kara yüreğime örtüneyim
Unuttum, nasıldı annemin gülüşü
Unuttum nasıldı ağlarken annem.
Yaşam sallasın kollarında beni
Küçücük oğluyum onun ben.
Unuttum, elleri nasıldı annemin
Unuttum gözleri nasıldı bakarken.
Kuru ot kokusu getirsin rüzgar
Yağmur usulcacık yağarken.
Bir Kadini Beklemek
Bir kadinin bana gelecek olmasi, bir rüzgari geçerek
Bir sarkiyi geçerek, saçlarinin uçusunda
Bir kadinin bana gelecek olmasi, bir ömür geçecek
Askin buruk tadinda, bulusmasi iki yalnizligin
Bir aksami geçecek
Belki de dagilan sesleri hüznün ve aksamin
belki de
Bir kadini geçecek
Bir kadini bekliyorum
Eteklerini ve saçlarini uçurarak gelecek…
Bu Ask Burada Biter
Bu ask burada biter ve ben çekip giderim
Yüregimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu ask burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akip gider
Bir hatiradir simdi dalgin uyuyan sehir
Solarken albümlerde çocuklar ve askerler
Yüzün bir kir çiçegi gibi usulca söner
Uyku ve unutkanlik gittikçe derinlesir
Yan yana uzanirdik ve islakti çimenler
Ne kadar güzeldin sen! nasil essiz bir yazdi!
Bunu anlattilar hep, yani yiten bir aski
Geçerek bu dünyadan bütün ölü sairler
Bu ask burada biter ve ben çekip giderim
Yüregimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu ask burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akip gider
Benmi? Evet
Ben mi? Evet…
bir gün çikip gidecegim kapilari,evleri,dergileri,hüzünler birakarak…
bir çiçek merhaba diyecek…
hos geldin diyecek dag…
orman gülümseyecek…
animsayislarin,bekleyislerin,ümitlerin ya da ümitsizliklerin
hirslarin,yarislarin,tasalarin kalktigi yerde
tam anlatinin kaldigi yerde baslayacak siir…
hiç kimseye seslenmeyen,kendi kendine yeten sadece…
kendi mantigi;kendi güzelligi içinde tutarli…
ama halkin yasantisi girecektir oraya,çünkü yasayan büyük
bir seydir halk…
deniz ve ufuk girecek,karinca yuvalari,gökyüzü,kozalaklar
ve kopuk ve artik hasetsiz bir ask…
yani sevismek denizle,kosulsuz,önyargisiz,hesapsiz…
yani uzanmak ve düsünmek binlerce yil..
dogan,ölen ve yasayan seyleri…
dogumu,ölümü ve yasamayi
yani dingin ve büyük olan herseyi anlatmak…
ben mi?evet .çikip gidecegim bir gün…
tasasiz,gözyassiz,geride birsey birakmadan ve birsey beklemeden ilerde…
sadece yagmur sularindan piril piril bir yürek
artik kendi kendinin anlami ve nedeni olan bir yürekle…
Seni Elinden Tutmusum
Seni elinden tutmustum — yaz geçiyordu
Yaz geçiyordu, biz geçiyorduk
Yazi elinden tutmustuk
Birazdan geleceksin, bakisacagiz
Bakisacagiz, hem var hem yok gibi
Hem var hem yok gibi öpüsecegiz
Aramizda söylenmemis sözlerin uzakligi
Aramizda yasanmamis seylerin uzakligi
Yakin ayriliklarin sezgisi tenimizde
Hayat geçiyor biz geçiyorduk
Bir denizin üzgün kiyisinda
Güz bir hastalik gibi ilerliyordu
Olgun isigiyla güz
Ve biz yaklasan ayriliklarin önünde
Kis duygularina bürünmüsüz
Disardan aglayisi geliyor çocugumuzun
Bir Gün Mutlaka
Bu gün sevistim, yürüyüse katildim sonra
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayi ögrenmeliyim bu
yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarim uzuyor, her yerde gümbür
gümbür bir telas
Gencim daha, dünyayi görmek istiyorum, öpüsmek ne
güzel, düsünmek ne güzel, bir gün mutlaka yenecegiz!
Bir gün mutlaka yenecegiz, ey eski zaman sarraflari! Ey kaz
kafalilar! Ey sadrazam!
Sevgilim on sekizinde bir kiz, yürüyoruz bulvarda, sandviç
yiyoruz, dünyadan konusuyoruz
Çiçekler açiyor durmadan, savaslar oluyor, her sey nasil
bitebilir bir bombayla, nasil kazanabilir o kirli adamlar
Uzun uzun düsünüyor, sularla yikiyorum yüzümü, temiz
bir gömlek giyiyorum
Bitecek bir gün bu zulüm, bitecek bu han-i yagma
Ama yorgunum simdi, çok sigara içiyorum, sirtimda kirli
bir pardesü
Kalorifer dumanlari çikiyor göge, cebimde Vietnamca siir
kitaplari
Dünyanin öbür ucundaki dostlari düsünüyorum, öbür
ucundaki irmaklari
Bir kiz sessizce ölüyor, sessizce ölüyor orda
Köprülerden geçiyorum, karanlik yagmurlu bir gün, yürüyorum
istasyona
Bu evler hüzünlendiriyor beni, bu derme çatma dünya
Insanlar, motor sesleri, sis, akip giden su
Ne yapsam…ne yapsam her yerde bir hüzün tortusu
Alnimi soguk bir demire dayiyorum, o eski günler geliyor aklima
Ben de çocuktum, sevgililerim olacakti elbette
Sinema dönüslerini düsünüyorum, annemi, her sey nasil
ölebilir, nasil unutulur insan
Ey gök! senin altinda sessizce yatardim, ey piril piril
tarlalar
Ne yapsam…ne yapsam…Dekart okuyorum sonradan…
Sakallarim uzuyor, ben bu kizi seviyorum, ufak bir yürüyüs
Çankaya’ ya
Bir pazar, günesli bir pazar, nasil cosuyor yüregim, nasil karisiyorum insanlara
Bir çocuk bakiyor pencereden hülyali kocaman gözlü nefis
bir çocuk
Lermontov’ un çocukluk fotograflarina benzeyen kardesi
bakiyor sonra
Ben siir yaziyorum daktiloda, gazeteleri merak ediyorum,
kus sesleri geliyor kulagima
Ben mütevazi bir sairim, sevgilim, her sey coskulandiriyor
beni
Sanki aglayacak ne var bakarken bir halk adamina
Bakiyorum adamin kulaklarina, boynuna, gözlerine, kaslarina
yüzünün oynamasina
Ey halk diyorum, ey çocuk, derken bende bir aglama
Ilençliyorum bütün bireyci sairleri, hale gidiyorum portakal
almaya
Ilençliyorum o laf kalabakliklarini, kurumus yürekleri,
bireyin kurtulusunu filan
Ilençliyorum o kitap kurtlarini, bagisliyorum sonradan
Uzun kis gecelerinden sonra kim bilir nasil olur her sey
Uzun kis gecelerinden sonra, masallarda anlatilan
Durup durup bunlari düsünüyorum, bir sevinci bir hüzün
izliyor arkadan
Yüregim ipe sapa gelmez bir bahar gögü, Türkçe bir yürek
kisaca
Beklemek usandiriyor, telasli telasli bir seyler anlatiyorum
sagda solda
Bir otobüse biniyorum, inceliyorum bir böcegi tutarak
kanatlarindan merakla
Yürürdüm eskiden baharda, o yikintilarin ve çayirlarin
oldugu alanlara
Aklima siiri gelirdi o yasli Amerikalinin, sonbahari anlatan
siiri
Çayirlar vardi o siirde, bahari animsatan ne de olsa
Böylece yeniden hazirlaniyorum bir coskuya, yeniden
sokaklara firlamaya
Kendimi atmak için bir uçurumdan baliklama
Büyük ve mavi bir sey izlenimi var bende, gördügüm
filmlerden mi ne
Bir sapka, telasli bir gök, sicak yapay bir dünya
Anlat anlat bitmiyor, bitmiyor bendeki daüssila
Bütün sevgilerimi harcayabilirim bir çirpida, yagmurlu o
yollar geliyor aklima
Benzin kokulari, islak direkler, babamin esmer bir somun
gibi tombul ve sicak elleri
Uyurdum. Bir de bakmissin yeni bir film sinemada, sehirde
yeni bir kiz, kahvede yeni bir garson
O üzgün ve sabahlikli dururdu balkonda…
Simdi ne var hüzünlenecek burda, nedir bu çatlatan
yüregimi bu telas
Sanki ölecek gibiyim, sanki birazdan polisler gelecek ya da
Gelip alacaklar kitaplarimi, bu siiri, sevgilimin
fotografini duvarda
Soracaklar babanin adi ne, nerde dogdun, tesrif eder
misiniz karakola
Dünyanin öbür ucundaki dostlari düsünüyorum, öbür
ucundaki irmaklari
Bir kiz sessizce ölüyor, sessizce Vietnam’ da
Aglayarak bir yürek resmi çiziyorum havaya
Uyaniyorum aglayarak, bir gün mutlaka yenecegiz!
Bir gün mutlaka yenecegiz, ey ithalatçilar, ihracatçilar, ey
seyhülislam!
Bir gün mutlaka yenecegiz! Bir gün mutlaka yenecegiz!
Bunu söyleyecegiz bin defa!
Sonra bin defa daha, Sonra bin defa daha, çogaltacagiz
marslarla
Ben ve sevgilim ve arkadaslar yürüyecegiz bulvarda
Yürüyecegiz yeniden yaratilmanin coskusuyla
Yürüyecegiz çogala çogala…
o kadar guzel bir yuzdu ki
o kadar guzel bir yuzdu ki
gelip gecici olamazdi
ya da bir resimdi cizilmis yastigima
onunla hep
bir ucurum kiyisinda gibi sevistik
kanatlanip
birbirimizin ucurumuna
sevismek bir siir
bir ucurum dengesidir
yer cekiminin
ve akil cekiminin disinda
ÇOK HOŞ