Ana Sayfa Felsefe Schopenhauer Felsefesi: Aynı ve Tek Hakikatin Dört Yanı – Veysel Atayman

Schopenhauer Felsefesi: Aynı ve Tek Hakikatin Dört Yanı – Veysel Atayman

Schopenhauer yeterli nedeni dört düzlemde değerlendirir; çünkü bizim için nesne olabilecek şeyler, yani tasarımlarımız, dört çeşittir; buna bağlı olarak yeterli neden önermesi de dört şekil alır.

Ele alman birinci önerme çeşidi, “varolma’nın yeterli nedeni”dır. Düşünür, bu önermeden tasarıma götüren deneyimleri (ampirik verileri) anlar. Birinci önerme çeşidinin düzleminde sorunsuz bir şekilde nedensellik ilkesiyle kavranabilecek uygulamalar incelenir. Ardından “bilgi’nin yeterli nedeni”nin incelenmesi gelir; burada akıl kavramı, yargıların doğruluğu ve kavramların birbirleri ile düğümlenmesi ilişkisi ele alınır. Bu incelemeyi, “olma halinin (varlığın) yeterli nedeni” izler. Bu bölüm, tasarımların biçimsel bölümünü; yani zaman ve mekânın içinde görünürleşen ve ilk bölümde incelenmiş olan ampirik-somut nesnelerden bağımsız olarak ortaya çıkan zaman ve mekân’ın durumlarını değerlendiren bölümdür. Ve düşünür nihayet, yeterli neden önermesinin dördüncü köküne ulaşır. “Eylem ve davranışlarımızın yeterli nedeni”dir bu. “Yeterli neden önermesi”nin bu son ortaya çıkış tarzı, fenomenlerin görünmeyen temelini, bunların kökünü bize verir. Ne ki bu köklerin kendileri artık fenomen düzeyine yükselmezler. İşte Schopenhauer felsefesinin can damarını oluşturan bu dördüncü önermede, bir eylem ve davranışın motifleri (nedenleri) irade’ye geri götürülürler. İrade/istek/isteme, varolmak için artık başka bir nedene muhtaç olmayan son nedendir.
Nedenin bu dört kökünün ele alınışı ilginç bir eğilim gösterir. Yukarıda da söylediğimiz gibi, özne için nesne olma sınıflarına bağlı olan dört kökten her biri gittikçe artan bir yakınlık, en uzaktan en yakına doğru bir düzenlenme gösterirler. Şu anlamda: İncelemenin başında özneye görünürde en uzak mıntıka olan dış dünya bulunur ve inceleme sonunda insanın iç dünyasında, hani kişinin meditasyon yoluyla bedeninin ağırlığının yerini keşfettiği yerde, kendi içinde biter.
Schopenhauer basamak basamak dıştan içe doğru yol alır demek ki. Bunu yaparken bir nesnenin bir özne için verilişinin çeşitli imkânlarını gösterir. Önce öznenin karşısında duran nesnel dış dünya, ikincisi nesneler haline gelmiş kavramlar; üçüncüsü o dış dünyanın salt biçimleri olan zaman ve mekân ve nihayet dördüncüsü insan eylem ve davranışlarının en iç, en mahrem motifleridir. Sonuç olarak bu tez, özne ile nesne ilişkisi üzerine bir denemedir ve tezin temel tespiti, bir öznenin hiçbir zaman bir nesnesiz, bir nesnenin de hiçbir zaman öznesiz kendi başına verili olamayacağı şeklindedir. Her seferinde bir nesnenin bir özne için belli bir varlık tarzı söz konusudur. Özneden bağımsız nesnel bir dünya elde etmek için, özneyi yok saymak büyük bir yanılgıdır. Böyle olunca da, nesnel haki- kat/ doğru söyleminin de geçerliğini yitirdiğini buraya eklemek bile gereksiz.

Arthur Schopenhauer
Varolmanın Acısı – Schopenhauer Felsefesine Giriş

Yorum Yok

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Exit mobile version