Ana Sayfa Edebiyat DOSTOYEVSKİ’NİN BUDALA’SI: BUDALALIK TEOLOJİSİ – ZİYA MERAL

DOSTOYEVSKİ’NİN BUDALA’SI: BUDALALIK TEOLOJİSİ – ZİYA MERAL

Budalalık Teolojisi

Ünlü Japon yazar Şusaku Endo Harika Budala (Wonderful Fool) adlı romanında, algılamadaki bu çelişkiyi irdeler. Endo, Dostoyevski’ye benzer bir biçimde insanın değerinin; gücüne, hırsına ve maddi başarılarına dayandığı 20. yüzyıl Japonya’sının gerçekliğine bir “budala” yerleştirir.

Bir bankada çalışan, güçlü ve başarılı bir kadın olan Tomoe, işsiz güçsüz ağabeyiyle yazışan Gaston Bonapart adlı bir Fransız’ın gönderdiği mektupları hayretle takip eder. Gaston, Japonya’yı ziyaret edeceğini belirttiğinde, Tomoe kafasında Gaston’u Napolyon Bonapart’ın soyundan gelmiş görkemli, sofistike, zengin ve yakışlı bir adam olarak canlandırır.
Ancak, hem kendisini hem de ağabeyini büyük bir sürpriz beklemektedir. Gaston ne asil bir aileden gelmektedir, ne birkaç gün sonrasına yetecek parası vardır ne de herhangi bir fiziksel albenisi. Tüm bunların ötesinde, sokaktaki köpekleri sevmek için peşlerinden koşan; yattığı yerlere, giydiği kıyafetlere aldırmayan, saf ve basit birisidir Gaston.

Hatta saflığı ve eğitimsizliği o kadar bellidir ki, kilise ve misyon grupları onu kadrolarına almayı ve istediği şekilde onu misyoner olarak Japonya’ya göndermeyi reddetmiştir. Kalbinde Japonya için garip bir sevgi taşıyan Gaston, tüm olanaksızlıklara rağmen kendi başına Japonya’ya gelmiştir.

İyi, başarılı ve güçlü bir koca bulmayı ümit eden Tomoe, Gaston’dan tiksinir ve onu tam bir budala olarak görür. Ama roman geliştikçe, Tomoe Gaston’a âşık olur ve en sonunda şöyle der: “Başkaları için saf bir sevgisi olan, herkese güvenen, kaç defa aldatıldığını önemsemeyerek sevgi ve güven alevinin sönmesine izin vermeyen bir kişi, doğal olarak bir budala gibi görünecektir. Ama o normal bir budala değil. O harika bir budala!”[ Endo, Wonderful Fool, 180]
Şusaku Endo’nun Gaston karakteri, Dostoyevski’nin Prens Mışkin’ine benzemektir. Prens Mişkin de dış görünüşünün ve yüzeysel saflığının ötesinde çok farklı bir değere sahiptir. İsmi, yani Lev Mışkin, bu çelişkiyi gözler önüne sermektedir. Lev kelimesinin kökü “aslan” demekken, Mışkin’in kökü “fare” dir. Lev Mışkin, aynı zamanda hem bir fare hem de bir aslandır ve Prens unvanı bu çelişkiyi trajikomik hâle getirmekte, aslan-fareye alışılmadık bir krallık sunmaktadır.

Hem Gaston hem de Mışkin karakterlerinin çelişkisinin kökeni Hristiyan teolojisinde yatmaktadır. Şusaku Endo da Dostoyevski gibi derin Hristiyan inancına sahip bir yazardır. Her ikisinin de yazılarında ve öne sürdükleri fikirlerde bu durum kendini kaçınılmaz olarak gösterir.

Budala’nın yaşamaya çalıştığı idealler, yani affetme, her şeye rağmen sevme ve paradan ve güçten öte insana önem verme, mesihsel öğretişlerdir ve İsa’nın yaşamı üzerine geliştirilmiş öğretişlerdir.
İsa da, Mışkin ve Gaston gibi dışlanmış ve toplumu tarafından “deli” olarak görülmüştü. İsa’nın yaşadığı İkinci Tapınak Dönemi olarak adlandırılan zamanda Yahudi düşüncesindeki Mesih kavramı dinî bir umut olduğu kadar, aynı zamanda politik bir beklentiydi. İsrailoğullarının Tanrı’sı Yahve’nin İbrahim ve Davut’la yaptığı antlaşmalar beraberinde dünyevi bir krallık ve hegemonya vaadi de getiriyordu.

Böylelikle Mesih, Roma işgali altında yaşayan Yahudiler için sadece günah-sonsuz yaşam gibi ruhsal bir kurtuluş değil aynı zamanda onları ezilmekten kurtaracak, Süleyman’ın tapınağını eski görkemine dönüştürecek, dağılmış İsrail kavimlerini toplayacak ve yeniden bir Yahudi krallığı kuracak olan Kral Mesih’tir.

O dönemde birçok kez ortaya sahte mesihler çıkmış, bunlar ayaklanmalar başlatmış veya tüm dünyadan elini eteğini çekip çöllerde yaşayan tarikatlar kurmuşlardır.
Bu yüzden İsa’nın havarileri ve en yakın takipçileri bile İsa’nın dirildiği Pazar sabahına kadar İsa’nın sunduğu Mesih kavramını anlamakta zorluk çekmiş, İsa çarmıhta ölüp mezara konduğunda hayal kırıklığı yaşamışlardır.

Toplumun beklediği, onları Roma hükmünden kurtaracak güçlü Kral yerine İsa, düşmanlarına kucak açmış ve herhangi politik bir değişiklik veya isyanla ilgilenmediği gibi zenginliğe, kendini kusursuz gören dindarlığa ve toplumundaki adaletsizliğe başkaldırmıştır.
İsa mucizelerde olağanüstü gücünü gösterirken, tutuklanışını engellememiş, dayak ve kırbaç yemeye göz yummuş, iki adi suçlunun ortasında utanç verici bir ölüm cezasına çaptırılmıştır. Onun acı ve yalnızlık içinde kıvranışı ve çarmıhta asılı iken Roma askerlerinin dalga geçmek için başının üstüne koydukları “Yahudilerin Kralı” yazısı, İsa’nın budalalığının sonucu olarak görülmüştür.

Ancak, Eski Ahit’teki Mesih kehanetlerinde gördüğümüz gibi, “acı çeken hizmetkâr”, aynı zamanda “Yahuda Aslanı”dır. Bu yüzden İsa çarmıhta, Tanrı’nın ona zulüm çektirenleri affetmesi için dua etmektedir, çünkü onlar ne yaptıklarının farkında değildir. Acı çeken hizmetkâr, insanlığı kurtarabilmek için, kendi iradesi ile ona işkence yapanlara boyun eğmektedir. Ve bir ironi ile başının üstüne asılan tabela, İsa’nın aslında kim olduğunu ilan etmektedir.

Aziz Pavlus, Mesih’e benzerliği, yani bir Hristiyan’ın İsa gibi olmaya çalışmasını, Hristiyan manevi yaşamının merkezine oturtur. Çarmıhta acı çeken Kurtarıcı figürü, dünyanın değer yargılarıyla bakıldığında saçmalık gibi gözükür ama o saçmalık, dünyanın kurtuluş umududur. Mesih, kendini alçaltarak ve acı çekerek, insanlara yaşam ve umut getirmiştir.
Kendisini Mesih İnanlısı diye adlandıran Hristiyan, yani kelimenin öz anlamı ile Mesih’in grubuna ait olan kişi, Kutsal Ruh’un desteği ile İsa’ya benzemeye çalışmak ve İsa’nın yolunu takip etmek zorundadır. İsa’nın takipçisi de, İsa gibi dışlanacak ve hor görülecektir. Ama yine İsa’nın hizmetinde olduğu gibi bireyin kendini alçaltması, etrafındakilere yaşam ve umut getirmesi demektir.

Prens Mışkin’in akılsızlık veya saflık gibi gözüken değerlerinin kurtarıcı gücü, Mesih’in hizmetindekilerle aynı paradoksa sahiptir. Toplumu Mışkin’i bir fare kadar değersiz, güçsüz ve cılız bulsa da, o fare aynı zamanda Rusya’nın içinde bulunduğu durumu temizleyecek ve yenileyecek güçte bir aslandır.

Ziya Meral
Kaynak: BUDALA
Nietzsche ve Dostoyevski Karşı Karşıya (Kaknüs Yayınları)

Yorum Yok

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Exit mobile version