Çerkes Halk Şarkıları, karlı dağlara kış güneşi

191

blank
Çerkesler Kafkasyada yaşayan bir topluluktur. Kökenleri konusunda birkaç değişik görüş vardır. Son araştırmalar ataları olarak Meot-Sindler’e dayandırır.  Bölgenin kurganlardaki buluntular, Sümer ve Hitit uygarlıklarıyla kimi benzerlikler gösterdiği dikkate alınırsa, İ.Ö. en az ikibinli yıllarda tarih sahnesine çıktıklarını söyleyebiliriz. Daha çok Kafkasyanın kuzeyinde dağlık bölgelerinde, küçük gruplar halinde yaşadıklarından, dillerinde farklılıklar oluşmuştur. Birçok kavimlerin geçit yolu üzerinde olmalarına rağmen varlıklarını günümüze kadar sürdürmüşlerdir. Bu nedenle bugün bile Kafkasyada halen, irili-ufaklı cumhuriyetler ve özerk bölgeler vardır. Belli başlı 12 ana grup, 7 Cumhuriyeti ve birkaç özerk bölge halindedirler. Dil özellikleri birçok dilbilimcinin araştırma konusu olmuştur. Fransız araştırmacı George DUMEZIL ekibiyle en kapsamlı incelemeler yapmış ve özel bir enstitü kurmuştur.

1.

Hapzey Kafejj

2.

Peserey Kafe / Lhağunığe Wered

3.

Werkh Kafe

4.

Nısashe

5.

Peserey Wuiç

6.

Jilakhsteney Kafe

7.

Goshe Ghrase

8.

Mamxexh Kafe

9.

Hajı Kazbek yı Kafe

10.

Hicret

11.

Ubıh Kafe

12.

Wuiç Xhurey

13.

Habez Kafe

14.

Aslenjeri

15.

Kushmezeguey Kafe

16.

Hajım yı sarıkh Kafe

17.

Pshashe Kafe

18.

Ceug

AĞLASAM UTANIRIM
Gördüğüm andan beri ateşinle yanarım,
Erkekler ağlamaz sanma; ağlamasam çatlarım.
Düşmanım çoktur benim, şu koca yeryüzünde,
Nedir bu öfke bana, o pembe gül yüzünde?
Şaha kaldırıyorum dörtnala kır atımı,
Kilitledin dilimi, ağarttın saçlarımı.
Ne mutlu düşmanıyla kuşatılmamış kişi,
Yandı yüreğim aman, kavurdu aşk ateşi.
Buzlu karlı dağlara kış güneşi düşüyor,
Sen yoksun ya yanımda, sanki ruhum üşüyor.
Dünya dünya olalı böyle sevda görmedi.
Dostum döndü sırtını, düşmanım konuşuyor.
Güneşin ışıkları, oynaşır gözlerinde,
Dünyalar benim olur, düğüne geldiğinde.
Sana olan aşkımı, bir sır gibi saklarım,
Adından başka bir ad anmıyor dudaklarım.
Bana ne zaman baksan, ruhuma bahar geldi.
Senin konuşman cennet, küskünlüğün eceldi.
Son bir kez görsem seni, razıydım ben ölüme,
Sensizlik ölüm bana, hoş geldi sefa geldi.

Çerkes sözcüğünün çok sayıda yorumu yapılır. Farsça “Dört adam” anlamına gelir. Bir diğer söylenceye göre de, Türkçe veya Tatarca olduğu, çer “yol”, ve kesmek sözcüklerinden geldiğidir. Çerkeslerin kendileri bu sözcüğü efsanevî yönden Küçük Asya(=Anadolu)’ya dayandırır: “–İki kardeş, Ker(veya Çer) ile Kes, eskiden Küçük Asya’da oturuyorlarmış. Ne türden olduğu bilinmeyen olaylar sonucu
ülkelerini terk etmek zorunda kalıp Kafkasya’ya gelmişler ve çerkes halkına adlarını vermişlerdir.” Diğer yandan, çerkeslerin eskiden bu adı taşımadıkları ve kendilerine geleneksel olarak “Adighe” dedikleri söylenir. Çerkes anlatılarında kökeni belli olmayan bir halkın çok eski zamanda, Küçük Asya’da Sinop yakınında yaşadığı söylenmektedir. Bu halk ateş ve demirciler tanrısı Tleps veya Lepch ile ormanlar tanrısı Moezitha’ya tapınıyormuş. Bu söylence ile Nuh tufanının son araştırmalara göre aslında Ağrı dağı civarında değil, Sinop civarında oluştuğu dikkate alınırsa, nedeni bilinmeyen ve ülkelerini terke neden olan olayın Nuh tufanı olduğu düşünülerek, bağlantı kurulabilir. Coğrafya bilgini Strabon’a göre Amazonlar, Kuzey Kafkasya’da Gargarların yakınında, yani Çeçen-İnguş ülkesinde yaşamışlardır. Grek mitolojisinde de Giresun civarından Kafkaslara uzanan kuşak üzerinde gösterilmektedir. Mâze sözcüğü çerkes dilinde “Ay” anlamına geldiği, Amazon’un ay gibi güzel savaşçı kadın anlamı çıkarılır.

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz