Ana Sayfa Edebiyat “Zaman, hileli bir zar gibi!” Nefessiz kalmak… – Eren Aysan

“Zaman, hileli bir zar gibi!” Nefessiz kalmak… – Eren Aysan

Nefessiz kalmak…
Dille kolay… Tam yirmi dört koca sene geçmiş o karanlık günün ardından. Her şey dün gibi oysa. Ölümünden hemen önce Sivas’tan telefonla arayan babamla konuşmam, televizyondan olayları takip etmeye çalışmam, Madımak Oteli yakıldıktan hemen sonra bilgi alabilmek için oradan oraya koşturmam; sonrasında da dönemin bakanı Mehmet Gazioğlu’nun açıklamasından ölenlerin arasında babam Behçet Aysan’ın olduğunu öğrenmem… Zaman, hileli bir zar gibi.
…….

Kötü ölüm babamın kapısını çaldığında henüz kırk dört yaşındaydı. O zamanlar kocaman bir gözlük, uçak büyüklüğünde bir gazete ya da Therodorakis’in içli şarkıları gibi dev görünürdü bana. Ne kadar gençmiş oysa. Ölüm sözcüğüne yakıştıramazdım hiç yüzünü.

Babamın öldürüldüğü günün ertesinde anneme bir bardak çay uzattım. Gördüm gözünde yaş yerine kan var. Büyüdü gözündeki kan pıhtısı. Günlerce, aylarca gitmedi. Her gün kendini battaniyelerin altında sakladı. Bir kedi gibi incelikle mırıldanarak girdi odadan, çıktı odalardan. Bir gün ayağa da kalkamaz oldu, ağrıdan acıdan duramaz. Anladık ki, her konulan teşhis, “verilecek hesabı kalmamışlara” değilmiş. Defalarca ameliyat masasına götürdüler annemi. O gideceği yeri bilerek ince bir çizgi gibi gülümsedi. Ölümünden bir gün önce saatlerce konuştuk.

-Kendini niye bu hale getirdin anne?

İkimiz de biliyorduk artık geriye dönüşün olmadığını. Gittiği yolun çıkmaz bir sokakla birleştiğini daha önce bilseydi, kendini korur muydu, sanmıyorum.

-Babamı çok mu sevdin anne?

-Sen olsaydın sen de severdin, dedi olanca mahcupluğuyla, sarıldım ona. Kara gözlerine baktım, kaşlarına. Son konuşmalarımızdı bunlar.

Annemi bir kefen içinde gördüğümde de yaz başıydı, babama yakın bir mezar bulduk ona. Şimdi sanki bir pencereden babama bakıyormuş da en azından onu gördüğü için iyiymiş gibi geliyor bana.

02.07.2017 – Birgün


Behçet Safa Aysan, şaiɾ ve tıp doktoɾu (1949- 2 Temmuz 1993).
1949 yılında Ankaɾa’da doğdu. Selimiye Askeɾi Oɾtaokulu ve Kuleli Askeɾi Lisesi’nde okudu. 1968’de Ankaɾa Tıp Fakültesi’ne askeɾi öğɾenci olaɾak giɾdi. 12 Maɾt döneminden sonɾa politik nedenleɾle aɾa veɾmek zoɾunda kaldığı tıp öğɾenimi sıɾasında çeşitli işleɾde çalıştı. Mezun olduktan sonɾa İzmit’e atandı. Ankaɾa’da psikiyatɾi ihtisası yaρtı. SSK Yenişehiɾ Dispanseɾi’nde doktoɾ olaɾak çalışmaktaydı. 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta Madımak Oteli’nde yakılarak öldürülen 37 kişiyle birlikte can verdi. Ölümünden sonra Türk Tabipleri Birliği tarafından adına şiir ödülü verilmeye başlandı.
Yaρıtları: Кarşı Gece (1983), Sesler ve Küller (1984 Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü), Eylül (1986, 1988 Ceyhun Atuf Кansu Şiir Ödülü), Deniz Feneri (1987 Abdi İpekςi Barış ve Dostluk Ödülü), Şiirler (1990), Behçet Aysan Kitabı (1993) ve Üç Кardeştiler (Radyo Oyunu, 1995)

Yorum Yok

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Exit mobile version