Ana Sayfa Edebiyat Yüzyıllık Yalnızlık’tan Alıntılar: Kötülük dünyada değil, kişinin yüreğindedir

Yüzyıllık Yalnızlık’tan Alıntılar: Kötülük dünyada değil, kişinin yüreğindedir

Yaşam sandığınız kadar uzun değil.

Her zaman seni üzecek birileri olacaktır. Tek yapmamız gereken; sevginin bize vadettiklerine güvenmeyi sürdürmek, ama kime ikinci defa güveneceğimizi de iyi seçmek.

İnsanın oturduğu toprakların altında ölüleri yoksa, o kişi o toprağın insanı değildir.

Bugün Liberallerle Muhafazakarların arasındaki tek ayrım, Liberallerin saat beşte, Muhafazakarların ise saat sekizde kiliseye gitmesi.

Kimse başkalarının mutluluğunu düşünmeye fırsat bulamamış.

Siz hangi gruptasınız? Yıllar önce yaşadığı olumsuzlukları durmadan tekrarlayıp elindeki kartopunu kocaman bir çığa dönüştürerek içinde kaybolanlardan ve yanındakileri de sürükleyenlerden mi; yoksa kocaman bir kar kütlesini güneşin sıcaklığıyla eritip etrafına huzur verenlerden mi?

Bir ilişkiyi kadın başlatır, kadın bitirir. Ama başlatan ve bitiren, aynı kadın olmayabilir.

Çünkü yalnızlık, anılarını ayıklamış, yaşamın yüreğinde biriktirdiği özlem dolu süprüntüleri yakmış, geriye en acı anıları bırakarak, onları arıtmış büyütmüş, sonsuzlaştırmıştı.

Belden aşağısı bedenin aşkı, belden yukarısı ruhun.

“Bak elalem ne diyor” dedi karısına.
Ursula,
“Ne isterlerse desinler” diye karşılık verdi.
“Biz öyle olmadığını biliyoruz ya”

Bazen kaderimiz bizleri görünmez kılar

Yaşamla hesabını kesin olarak kapatırken kendi insanlarını düşündükçe duygulanmıyor, en çok nefret ettiği kişileri aslında nasıl sevmiş olduğunu anlamaya başlıyordu.

Hiçbir şey yapılamayınca, zamanı aylara ve yıllara bölmenin gereği yoktu.

Kimlerle hangi noktada yakınlaşıyoruz? Aşk, sevgi, merhamet mi bizi buluşturan ya da yaşanmışlıkların ortak paydası mı acaba bizi birbirimize yaklaştıran?

Başkalarını öldüren şeyler beni yaşatıyor.”(Michelangelo) Yalnızlık üstüne söylenecek daha fazla bir şey yok.

Hiç düşündünüz mü? Ummadığımız bir anda, ummadığımız bir durum bizi alıp yıllar öncesine götürüveriyor. Yıllardır aklımıza gelmeyen, varlığını bile unuttuğumuz olaylar, zihnimizin karanlık dehlizlerinden birdenbire gün ışığına çıkıveriyor.

Mahkum edilen soyların ikinci bir şansı yoktur.

Bazen insanlara sevgi gösterdiğimizi düşünsek bile sevgimizde samimi olmadıkça bu sadece bir “gösteri”den mi ibaret kalıyor acaba? Seviyor-muş gibi, dinliyor-muş gibi, ilgileniyor-muş gibi… yapmak. Karşımızdaki bunu anlamıyor mu ya da hissetmiyor mu sanki? Belki de en acısı –muş gibi’lerle geçen bir hayat içerisinde bize verilen gerçek sevgiyi, gösterilen gerçek ilgiyi fark etmemek. Olabilir mi?

İnsan ölme zamanı geldiğinde değil, ölebildiği zaman ölür.

Yüzyıllık Yalnızlık
Gabriel Garcia Marquez

Yorum Yok

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Exit mobile version