Ana Sayfa Güncel Hayat ve Siyaset Kitap Fuarında İlker Başbuğ’un Alkışlanışı ve Kürtler… – Ahmet Nesin

Kitap Fuarında İlker Başbuğ’un Alkışlanışı ve Kürtler… – Ahmet Nesin

Sorun Kürt halkına sarılıp Türk halkını unutmak değil, bu ülkede yaşayan bütün ezilmişlerin haklarını savunmaktır. Bütün bunları anlayabilmek için çok fazla detaya girmek gerekmiyor, sadece ben bu topraklara kaç yılında ve nasıl geldim, sonrasında ne yaptım, diye düşünürse insan, ırkçı değilse bu sorunun ivedilikle çözülmesi gerektiğine inanır. Çözüm azınlıktaki kimi sosyalistlerin dediği gibi “Biz iktidara gelelim, sizin haklarınızı vereceğiz…”e bağlı değildir. Kürt halkı sorununu kendi çözmek için seni bekleyemez, o çözüm için her yolu zorlar ve zorladığı için de bugün barış adımları atılmış ve bunlar tartışılıyor.

Fuar anılarımı yazmaya başladım ama bitürlü bitiremiyorum. Neden üretecek değilim, sonuçta benim işim ve çeşitli gerekçelerle erteliyorum. Hep yazmışımdır, Istanbul TÜYAP Kitap Fuarı 12 Eylül faşizminden sonra aydınların, sosyalistlerin bir araya gelmesini sağlamış çok önemli bir olaydır, kim ne derse desin, bu olay ileride tarihe geçecektir. 3 kişinin bir araya gelmesinin suç olduğu v e gözaltına alındığı dönemde TÜYAP onbinleri biraraya getirmiştir.

Daha sonra çeşitli fuarlar yapıldı, faşizm kitapçıların kapatılmasına neden olunca fuarlar şehirlerin beklentisi haline geldi. Doğal olarak binlerce olay yaşadık. Bunların en ilginci Ankara’daydı, adını bile anımsamadığım bir firma düzenlemişti fuarı. Yazar anonsları yerine bütün Ergenekoncu general, albay ve mitçilerin anonsu yapılıyordu. Bunlardan en ilginci “Bir adet silah ruhsatı kaybolmuştur, bulanların danışmaya bırakması rica olunur…” diye yapılmıştı. Utancımdan yerin dibine girmiştim ama etraf öyle görülmüyordu.

Dün Antalya Fuarı’nda ilginç bişey daha yaşadık. İşçi Partisi genelkurmay eski başkanı İlker Başbuğ’un kitabını yayınlamış, söyleşiye ve imzaya çağırmış. Anonsların ardı arkası kesilmiyor, ve Başbuğ içeri girdiğinde alkış koptu, söyleşi bitti alkış koptu, salondan ayrılıyor alkış koptu.

Ben de twitter’dan “Demokrasilerde genel Kurmay Başkanı alkışlanır mı bilemem ama Antalya kitap Fuarı’nda genel Kurmay eski başkanı İlker Başbuğ alkışlanıyor” diye yazdım, beğenenler oldu ama ilginç de 1-2 mesaj geldi: “O kadar çok demokrasi kılıfı altında Kürtçülük yaptınız ki, Türkler artık kimlik endişesine kapıldı ve tekrar askere sarıldı..”, “Çünkü demokrasi Kürt halkinin haklarini savunurken Türk halkini da unutmamakti. Aslinda demokrasi insan hakkini savunmakti

Bu mesajlara şaşırmıyorum ama bu tür mesajlar yazan arkadaşlar bikaç sorum olacak. Ergenekon yada benzeri davalar başladığında tutuklanan üst rütbeli subayların geçmişleri, onların demokrasi adına verdikleri savaşımları hiç araştıran oldu mu? Mesela bu orgeneral yada oramiraller 12 Eylül faşizmi olduğunda nasıl bir demokrasi savaşımı verdiler, kaç devrimci ve komünisti işkenceden geçirdiler, kaç kürde bok yedirdiler, kaç kişi asılırken, kurşunlanırken alkışladılar!..

Hadi o dönemi atladık, Tansu Çiller – Mehmet Ağar döneminde öldürülen kürtleri yani faili meçhul cinayetlerde neredeydiler, görevleri neydi, öldürüyorlar mıydı, yoksa demokrasi bayrağı açıp diklenmişler miydi?

Demokrasi kılıfı altında Kürtçülük yapılmaz, demokrasi adına Kürtlerin hakları savunulur, dilleri verilir, 2. sınıf vatandaş olmaktan çıkarılır, Osmanlı zamanında işgal ettiğin toprakta yaşayan insanlara saygı duyulur. Orasının senin toprağın olmadığını anlarsın önce, sonra burada ne işim var diye sorarsın kendi kendine, demokrasiye inanıyorsan orada yaşayan halkın haklarına saygı duyar ve onun yanında yer alırsın.

Sorun Kürt halkına sarılıp Türk halkını unutmak değil, bu ülkede yaşayan bütün ezilmişlerin haklarını savunmaktır. Bütün bunları anlayabilmek için çok fazla detaya girmek gerekmiyor, sadece ben bu topraklara kaç yılında ve nasıl geldim, sonrasında ne yaptım, diye düşünürse insan, ırkçı değilse bu sorunun ivedilikle çözülmesi gerektiğine inanır. Çözüm azınlıktaki kimi sosyalistlerin dediği gibi “Biz iktidara gelelim, sizin haklarınızı vereceğiz…”e bağlı değildir. Kürt halkı sorununu kendi çözmek için seni bekleyemez, o çözüm için her yolu zorlar ve zorladığı için de bugün barış adımları atılmış ve bunlar tartışılıyor.

Bunun yolu da sınır ötesi operasyonlarla Kürtleri öldürten eski genel kurmay başkanlarını alkışlamaktan geçmez. Demokrasiye inanmaktan geçer ve demokrasiye inanmak için de Kürt yada Türk diye bir ayrım yapılmaz. Bence hepimizin bunları düşünmesi gerekir. Bir de şunu sorun kendinize, bugüne değin neden hiçbir genel kurmay başkanı derin devleti ortadan kaldırmak için bir adım atmamış.

Ahmet Nesin
ahmetnesin.com (16/09/2014)

Yorum Yok

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Exit mobile version