Ana Sayfa Eğlence Mizah Eğlence, Mizah | Dekolte Derinse Sehven Taciz Serbest – Akli Denge

Eğlence, Mizah | Dekolte Derinse Sehven Taciz Serbest – Akli Denge

Çok sevgideğer kankalar ve kanka benzeri arkadaşlar, komple merhaba.
Memleket gene kazan gibi kayniye. Afrika’nın kuzeyi ve Dünya’nın ortasının doğusu da yaniye. Ama her zaman olduğu gibi en çok atraksiyon gene bizim memlekette. Gün geçmiyor ki “geren kültür”ümüze yeni bir bilgi katılmasın. Beynimin sol lopunu külliyen memleket meselelerini idrak etmeye ayırdım. Artık o tarafla havadan sudan şeyler düşünmüyorum. Hard diskte yeni sürücü açtım yani. Gündemin “hard” karelerini buraya kaydediyorum. Ayrıca vücudumun iki loptan oluşan bir diğer organı olan kıçımın da sol lopunu memlekette ağzımla gülemeyeceğim olaylar için tahsis ettim. İki tarafla birden gülünce adeta yerimden zıplıyordum ve çevreye geçici olarak verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür dilemek zorunda kalıyordum. Bu sebeple daha köklü bir çözüm olarak tek tarafı pasif hale getirdim.

 

Mesela geçen YÖK’ün başı Yusuf Yusuf Ziya Özcan’a İnsani Değerler Derneği, ”insani değerler konusundaki yüksek duyarlılığı ve çok önemli katkıları” dolayısıyla ”İnsani Değerler Ödülü” verdi. Özcan beyler de yaptıkları açıklamada “başka evrene kaydım” dedi. Bunun üzerine benim loplar harekete geçti tabi. Arkadaş ne demeye çalıştı acaba? Beynin sol lopunda tıkanma semptomlarını yüksek ateş izledi. Kıçın söz konusu lopuysa ağlasa mı gülse mi bi türlü karar veremedi. En sonunda gülmekten ağladı. Elemanlar kendi içlerinde tutarlı tabi. Muhalif, solcu, anarşist öğrencileri insandan saymadıkları için görünürde bi problem de yok. Her şeyi anladık da bu “başka evrene kaymak” nedir bilader? Yusuf bey, Erzurum’daki kış oyunlarında kayak yarışmalarını çok mu izledi acaba? YÖK başı, acaba kayıp gittiği yeni evrende ne gibi ödüller alacak? Biz de insanlıktan sayılmayan ucube yaratıklar olarak Özcan’a “altın kayak” ödülü vermek istiyoruz.

Bu mesele gündemin aperatifiydi. Daha ara sıcaklar, ana yemek, üstüne tatlı ve meyveler var. Hazır “kaymak fiili”nden bahsetmişken ara sıcaklara geçelim yavaştan.
Memlekette bir iki haftadır genital bölgeyle (bel altı da diyebiliriz) ilgili bi gündem almış başını başka evrenlere doğru kayıyor.

Beni hadım etsinler de kurtulayım şu lanet olası cinselliğimden istiyorum bu günlerde. İyice tiribe girdim. Artık kimyasallarla mı yaparlar, direkman dalga boyunu sıfıra mı indirirler bilemiyorum ama hadım olmak istediğimden eminim. Zaten eğitimli ve şehirli nüfustan sayıldığım için çocuk yapasım da yoktu, tam üstüne geldi. Cinsel hazlardan da vazgeçtim. Melekleşme sürecinde hızla ilerliyorum.

Bütün aklımı ve vücudumu cinselliğin olmadığı saf iyiliğe adama noktasına geldim. Sırtımdan kanatlar filizlenmeye bile başladı. Kürek kemiklerimin olduğu yer kaşınıyor. Yeni bir oluşum var, seziyorum. Natali Portman, evde kahve içmeye davet etse gidip şiir okuyup biraz da Afrika’daki gündemden konuşacam, bulaşıkları falan kalmışsa onları da yıkayıp eve geri dönecem. O derece yani.

Erzurum’da Üniversitelerarası Kış Olimpiyatları sırasında Türkiyeli sporcuların odalarından prezervatifleri toplatmışlardı. Gerekçe neydi? “Kültürümüzde sevişmek” yokmuş! Madem kültüründe sevişmek yok “en az üç çocuk” diye niye haykırıyorsun her kamerayı gördüğünde?! Çocuğu nasıl yapacaz afedersin? Suni döllemeyle mi? Hayır işin garibi sen nasıl yaptın çocukları? Yoksa daha orginal fanteziler var da bizim mi habarımız yok? Sevişmeden üreyebilen bi insanoğlu varsa ben de kendileriyle tanışmak ve bir röportaj yapmak istiyorum. Ayrıca millet “nasipse.com” gibi İslami evlilik sitelerinde niye vakit harcıyor, evlenmenin temelinde ne yatıyor, denyo tayfa niye hafta sonları benzinden bile pahalı olan biraya para akıtıyor piyasa ortamlarda ve benzeri sorular angus sığırları gibi deli olmuş ortada dolaşıyor.

Yine aynı Erzurum’da “aç” taksiciler Kanadalı kadın sporcuları taciz etmişti. Sanırım taksiciler “kaymak” eylemini farklı yorumlamışlardı. Ne de olsa kayan kayana! Artık hangi argümanla düşünüp bu yüce davranışı uygulamaya geçtiler, anlayamıyorum. İdrakımı yaparken sol lopta yanma oluşuyor. Kanadalı sporcular acaba soğuk havaya çok alışıklardı da -20 derece sıcaklıkta dekolte mi giydiler onu da bilmiyoruz. Ama elemanların sporcularla sevişmemiş olması “kültürümüzü” ne kadar sahiplendiklerini ve bu konuda ne kadar muhafazakar olduklarını gösteriyor.

Yine en yüksekte kurulu şehrimiz Erzurum’dan bi haber cinselliğimden kalan son kırıntıları da kuşlara yem etti. Ulaştırma Bakanlığı müşavirlerinden birisi, “Erzurumlu kızların İstanbul’a oyuncu olmaya giderlerken ‘çam dibine yatırılıp’ kadın olduktan sonra geri döndükleri iddiasında bulundu. Bu iddia dimağımızı genişletti ve hayata bakışımızı ayrı bir kulvara soktu. Hayatımız, bu tespiti duymadan öncesi ve sonrası diye Diyarbakır karpuzu gibi ortadan ikiye yarıldı. Bizim kültür abidesi müşavir, hayatında sadece “Kibar Feyzo” filmini seyretmiş olmalı. Dinlediği tek türkü de yine aynı filmdeki “yatırdım yatırdım çam dibine…” adlı şaheser olsa gerek. Beethoven olsaydı, kavırını yapardı bu türkünün. Kült bi türküdür kendisi.

Bu Erzurum’da bi olay var. Hadi çok yüksek, oksijen az ondandır desek bu şehir her zaman yüksekteydi. Tatmin olmuyorum. Peki neden acaba? Galiba kurda kuzu teslim etme olayı var.

Aynı kafa, “derin dekolte” giyen kadınların tacize kapı araladıklarını iddia etti. Bu tiplere göre yazın Alanya sahilleri “karpuz tarlası”! Dekoltenin tanımı nedir? Ortalığın bikinili kadın kaynadığı sahillerde ne olacak o zaman? Manzarayı tahayyül edemiyorum. Beyin hücrelerine ek olarak böbrek, karaciğer hücrelerini de devreye sokuyorum ama o evrene kayamıyorum. Ayrıyetten tecavüz edilen eşeklerin neresi dekolteliydi onu merak ediyorum. Gerçi bahane açık, hayvan alenen çırılçıplak.

Bütün bu meseleleri düşününce üç kişinin tuttuğu beygirden düşüp yeri öpmüş gibi, yürüyen merdivene tersten binmiş gibi, enseye tokat yenmiş gibi hissediyorum kendimi.

1 Yorum

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Exit mobile version