Zerdüştlük, Reşo ve ” Zerdüşt” albüm serisinden seçilmiş şarkılar

Kendisini Zerdüştlüğe adayan protest Kürt müzik sanatçısı Reşo, ‘Bütün peygamberler Zerdüşt’ten ilham aldı’ diyor. Dünyada bilinen ilk saz çalan insanın Zerdüşt olduğunu ifade eden Kürt sanatçı Reşo, milattan önce 700’lü yıllarda yaşamış Zerdüşt’ün yaşam felsefesini bu çağda yakaladığını ve onu yaşadığını anlatıyor. 


Alternatif link

Kürtçe Rock yapıyorsunuz, nasıl tanıştınız bu müzikle?

Rock müziğiyle zaten iyi-kötü iç içe yaşıyoruz bu ülkede. Rock müzik, kapitalist müziğidir. Biz de ancak bu kadar tanışabildik bununla. Rock müzik, bireyin isyan müziğidir. Rock’ı sınıflandırdığımız zaman, bir isimleştirdiğimiz zaman ‘marş’ olur. Kürt müziğinde de rock motifler olduğu için doğal olarak rock ile tanışıyoruz. İyi-kötü birikimlerin de var ise işlenen bir o kadar da kolay oluyor.

Eski halk müziğe eserlerini, müziğinizde rock tarzı içerik kazandırıyorsunuz. Bu sizin için bir amaç mı, bu yöndeki tepkileri nasıl buluyorsunuz?

Anonim halk müziği eserlerinde rock temaları var olduğu için ben onu günün sesiyle işliyorum. Bir kısmında rock teması vardır. Ben onu rocka tarzıyla işlerim veya başka birinde Reggy teması vardır. Onu Reggy tarzıyla işlerim. Yani Kürt müziğinde böyle motifler olduğu için işliyorum.

Bu konuda gelen tepkilere göğüs germek için bir çaba harcamıyorum. Olumlu tepkiler de oluyor, olumsuz tepkiler de… Olumsuz tepkiler zaten sanatçıya ulaşamıyor, çünkü siz bir sanatı beğenmiyorsanız dinlemiyorsunuzdur. Dolayısıyla da tepkiniz yoktur. Ama takip ediyorsanız, dinliyorsanız bu beğendiğinizin kanıtıdır. Bu anlamda da olumlu tepkiler geliyor.

Türkiye’de rock müzik yapan grupları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de rock müzik grubu henüz oluşmamıştır. Çünkü tamamiyle rock müzik yapabilmeniz için rock bir toplumda yaşamanız gerekir. Üst kapitalist toplumda sürekli üretim ve tüketim döngüsünde pay elde etmeniz gerekir ki rock müzik yapabilesiniz. Halen ekmek derdindeyseniz, gitarın tellerini alamıyorsanız, sahne arayışı içerisindeyseniz, yarın ne olacağınızı düşünüyorsanız, yani kapitalizme tamamen geçmemişseniz rock diye nitelendirilen müzikler aslında rock değildir. Rock arayışı içerisinde olan müziklerdir. İnsanlar Türkiye’de rock yapalım derken pop müziğinin kucağına düşüyorlar ama güzel ezgiler, melodiler oluşuyor tabi.

Sizce müzikte ‘tarz’ diye bir şey var mıdır?

Yürümekte de bir tarz vardır. Herkesin yürüyüş tarzı farklıdır. Bu anlamda müzikte de tarz vardır. Ama bir tarz vardır ki, herkes o tarza öykünür. İşte o zaman bu ‘tarz’ olur. Yani beğeni kitlesi ve takipçisi olduğu zaman tarz olur. Yoksa herkesin bir okuyuş biçimi vardır. Sanatçı olması şart değil.

Kendi tarzınızı özellikle kendi neslinize benimsetmeniz zor oldu mu?

Geçenlerde bir yaşıtımla sohpet ederken şöyle demişti; ‘Ben kendi çocuklarıma Şivan’ı bir türlü dinletemedim. Ama senin kasetini kalkıp çocuklarıma dinlettikten sonra o gün bu gündür Kürtçe müzik dinliyorlar. Ondan sonra ben de sana yöneldim…’ Yani kuşağımla hala sorunum var.

80’li yıllarda bayağı ön plana çıkan daha sonra gerilemeye başlayan şu an yine gündemde olan ‘Anadolu – Rock’ hakkında ne söylemek istersiniz?

Anadolu-Rock dediğimiz zaman etnik nüveleri içiçe işlememiz gerekir. Türkiye’de Anadolu Rock, Kürd, Tirk, Çerkez, Laz, Arap gibi halkların motifleri rock temasında işlenirse Anadolu Rock ortaya çıkar. Benim yaptığım da kısmen budur.

Bağlamayla rock yapmak zor olmuyor mu?

Rock sadece gitar teması değildir. Bağlamayla da yapabilirsiniz, zurnayla da… Bağlama üç bin yıllık bir müzik aletidir. Bütün telli çalgıların anasıdır. Dünyada tek solo doğaçlama müzik aletidir. Doğurgan bir müzik aletidir yani bağlamayi bozduğunuz zaman başka bir müzik aleti doğurursunuz.

Yeni çıkan albümlerde elektronik müzik modası başladı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Burada sadece öykünme vardır. Çünkü senin ülken elektronik çağına ulaşamamış yani hala bilgisayar kullanabilen insan sayısı çok az. Bilgisayarı süs diye eve alan insanlar vardır. Ama müzikle uğraşan gençler sadece elektro müziği kulağa hoş geldiği için yapıyorlar ve bunu genelde pop tarzında yapıyorlar. Elektro müzik yapılır, yeterki üretim ve tüketim içerisinde o müzik kendine yer edinsin.

Şarkı söylerken çıkardığınız sesler doğaçlama mı? Bunlar ne anlam ifade ediyor?

Bunlar doğaçlama tabi, o anda kendiliğinden gelişiyor. Bu sözlerin kökü benim toprağımda, benim köyümde, benim taşımda saklıdır. O yaşam tarzından ayağımın tamamen kesilmesiyle duyduğum bir özlem çığlığıdır. Şu an kendi köyümde yaşasaydım, kendi köyümde okusaydım belki bugün Reşo olmazdı. Çünkü hayat bir yerde kesilince çığlık atıyorum ve bu sesler oluşuyor.

Ben Zerdüştlüğü yaşıyorum’

Şimdiye kadar çıkardığınız bütün albümlere ‘Zerdüşt Serisi’ adını verdiniz? Zerdüşt sizin için ne ifade ediyor?

Zerdüşt milattan 700 sene önce yaşamıştır. Horasan’ın Ebruz dağında on yıl kaldıktan sonra iniyor ve düşüncelerini saz çalarak beyitler halinde insanlara bildiriyor. Ayrıca dünyada bilinen ilk saz çalan insandır. Ondan dolayı Aleviler, Horasan erenleri saz çalarlar ve bu onlar için kutsaldır. Şu an okudukları beyit tarzı bile Zerdüştlük tarzıdır. Zerdüşt tek tanrılı bir dini savunan ilk peygamberdir. Ondan sonra bütün peygamberler onun bilgi birikiminden ve filozof duruşundan esinlenerek kendi dinlerini kurdular. Ve bunları oluştururken de Zerdüşt’e, O’nun topraklarına ve O’nun doğası olan insanlara hep saldırdılar. Bu saldırı hala devam etmektedir. Neden Zerdüşt? derseniz, bir insan onbin yıllık geçmişini bilmezse, on günlük yol yürüyemez.

O anlamda ben saz çalıyorum ve ilk saz çalan insan da Zerdüşt’tür. Ben sosyalist, komünist bir insanız. İlkel komünül toplumun kuramcısı Zerdüşt’tür. Yani Zerdüşt olmanın birçok nedeni vardır. Ben Zerdüştlüğü yaşıyorum. Şu an Zerdüşt serisinin devamı olan ‘Zerdüşt 5-6’ya hazırlanıyorum.

Sizden esinlenen, müziğinizi yakalamaya çalışan genç müzisyenlere neler söylemek isterdiniz?

İnlemeler insana güzel bir yol gösterir ve herkesin kendi yolunu çizmesinde büyük önem taşır. Ben de birçok sanatçıdan etkilendim. Mesela Ruhi Su, Aşık İhsani gibi. Benden esminlenmelerinden dolayı insanlara bir katkı sunabilirsem ne mutlu bana.

Kaynak: zerdustreso.blogcu.com


Avesta dilinde; Zarathustra, Farsça’da; Zartoşt olarak anılan “Zerdüşt” sözcüğü aynı zamanda Zerdüştlük dininin kurucusunun adıdır. Bazı bilginler yaklaşık olarak MÖ 12. bazıları  ise 18. yüzyıl da yaşadığını belirtse de, bu konuda kesinleşmiş herhangi bir bilgi yoktur.

Sasani İmparatorluğu’nun resmi din olarak kabul ettiği Zerdüştlük;  Ateşin Kutsal sayıldığı, ateşe su dökülmesi büyük bir günah olarak görüldüğü bir dindir. Zerdüşt  o dönemde  tarihsel bir figür olarak  görülmüş toplumsal yaşam üzerinde  önemli bir rol oynamıştır.

Zerdüşt kelimesi, muhtemelen Avesta dilindeki yaşlı anlamına gelen zareta ile, deve anlamına gelen ustra kelimelerinden türetilmiştir. Anlamı “yaşlı develere sahip olan kişi”dir. Aynı zamanda ismin ilk bölümünün Avesta dilinde sarı anlamına gelen “Zaray” dan gelme olasılığı da bulunmaktadır bu durumda “sarı develere sahip olan” anlamına gelmektedir.

Zerdüşt’ün hayatı hakkında bildiklerimiz Avesta, Gatalar, Yunan metinleri, sözlü tarih ve arkeolojik kanıtlardan gelmektedir.

Avesta’nın Zerdüşt’ün hayatını tasvir eden onüçüncü bölümü Spena Nask yüzyıllar içinde bozulmuştur. Denkard’ın (9.yüzyıl) ve Şehname’deki biyografileri artık elimizde olmayan ilk metinlere dayanır.

Zerdüşt’ün Antik Pers topraklarının kuzeybatı bölgesinde yaşadığı söylenebilir. Zerdüşt’ün karısı Hvōvi’den Freni, Pourucista ve Triti adında üç kızı ile Isat Vastar, Uruvat-Nara ve Hvare Ciθra adında üç oğlu olmuştu. Annesinin adı Dughdova; babasının adı Pourushaspa Spitāma idi. Kendisinin 30 yaşında Ahura Mazda tarafından aydınlatıldığına inanılır. Kendisine ilk inananlar eşi ve çocukları ile Maidhyoimangha adındaki kuzeniydi.

Antik Yunanlı yazarlar Zerdüşt’ün çocukluğu ve keşişane yaşantısı hakkınca bazı ipuçları verirler. Sözlü geleneğe göre Zerdüşt doğumunda gülmüş ve yabani hayatta yaşamıştı. Öğretilerini yaymakta güçlüklerle karşılaşmış, annesinin yaşadığı şehirde tepkilerle karşılaşmıştı.

Gatalardaki Zerdüşt ile sonraki Avesta’nın Zerdüştü arasında bazı farklılıklar vardır. Son dönem Avesta’da o, kötücül ölümlülerle güreşirken resmedilir ve Ahriman (kötülük tanrısı) tarafından inancını terketmesi için iğva edilir. Aslında bu hikaye Sinoptik İncillerdeki Mesih’in iğva edilmesi hikayesine çok benzer.

1 Yorum

  1. son yazilarin biraz daha kisa olmasina sevindim ..bazilari kitap gibiydi bu bir anlamda olumlu bir sey olsada zaman darligindan uzun yazilar uzun gelmekteydi .tesk ederiz

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz