Bertolt Brecht: “Söz aramızda”, dedi ikisi, “uşakların sırtından geçiniyoruz biz”

Bertolt Brecht“Söz aramızda”, dedi ikisi, “uşakların sırtından geçiniyoruz biz.” Öbür ikisi omuz silkerek yanıtladı: “Biz de öyle”.
“Bir şey alamazsak uşaklarımızı üstünüze salacağız, yenileceksiniz,” dedi saldırganlar.
Barışçılarsa: “Bakarsınız siz yenilmişsiniz, ne belli,” diye gülümsediler.
Saldırganlar: “Peki, belki yeniliriz,” dediler, “ama o zaman bizim uşaklar üstümüze saldırıp bizi öldürürler, sonra da sizi öldürmeleri için sizin uşaklarınızla görüşmeye gelirler.
Çünkü eğer efendiler birbiriyle görüşmezse, uşaklar görüşür”. Barışçılar dehşet içinde: “İsteğiniz nedir?” diye sordular.

Saldırganlar, ceplerinden uzun bir liste çıkardılar.

Arino Domini Tartışması

Baktım dört tepe üstünde duruyorlar. İkisi haykırıyor, ikisi susuyor. Dördünün de çevresi uşaklarla, hayvanlarla ve eşyalarla dolu.

Dördünde de uşakların benzi sarı ve kendileri bakımsız. Dördünün de tepesi atık. İkisinin ellerinde bıçak, ikisinin bıçakları çizme koncuna sokulu.
“Bizden gaspettiklerinizi geri verin!” diye haykırdı ikisi, “yoksa fena olur!” Öbür ikisi susup havaya baktı.

“Açız,” diye haykırdı ikisi, “ama silahlıyız.” Bu kez ötekiler söze girdi.

“Sizden gaspettiklerimiz değersizdi, az bir şeydi, sizi doyurmazdı zaten,” dediler saygıyla. Öteki ikisi: “Madem değersiz, verin geri,” diye haykırdılar.

“Bıçaklar hoşumuza gitmiyor,” dedi saygılılar, “bıçakları bırakın, bir şeyler veririz”. Açlar : “Boş laf,” diye haykırdılar, “bıçağımız yokken söz de vermiyordunuz!”

“Niye faydalı mal üretmiyorsunuz?” diye sordu saygılılar. “Bize sattırmıyorsunuz da ondan,” diye yanıtladı öfkeli açlar, “bu yüzden biz de bıçak ürettik”.

Aslında kendileri aç değildi de uşaklarına öyle gösteriyorlardı hep. Ayrıca saygılılar da birbirlerine: “Bizim uşaklarımız da aç,” dediler.

Ve haykırmaların kesilmesi için kulübelerinden çıkıp aşağıya, pazarlık yapmaya indiler, çünkü açların sayısı az değildi. Sonra öbür ikisi de kulübelerinden çıkıp aşağıya geldi ve konuşma alçak sesle sürdü.

“Söz aramızda”, dedi ikisi, “uşakların sırtından geçiniyoruz biz.” Öbür ikisi omuz silkerek yanıtladı: “Biz de öyle”.

“Bir şey alamazsak uşaklarımızı üstünüze salacağız, yenileceksiniz,” dedi saldırganlar. Barışçılarsa: “Bakarsınız siz yenilmişsiniz, ne belli,” diye gülümsediler.

Saldırganlar: “Peki, belki yeniliriz,” dediler, “ama o zaman bizim uşaklar üstümüze saldırıp bizi öldürürler, sonra da sizi öldürmeleri için sizin uşaklarınızla görüşmeye gelirler. Çünkü eğer efendiler birbiriyle görüşmezse, uşaklar görüşür”.

Barışçılar dehşet içinde: “İsteğiniz nedir?” diye sordular.

Saldırganlar, ceplerinden uzun bir liste çıkardılar.

Ama dördü de tek bir kişi gibi doğrulup uşaklarına dönerek yüksek sesle haykırdılar: “Barışı nasıl koruyacağımızı görüşüyoruz”.

Oturdular, listeleri gözden geçirdiler, listeler de çok uzundu.

Öyle ki, barışçılar öfkeden kıpkırmızı: “Siz bizim uşaklarımızın da sırtından geçinmek istiyorsunuz!” deyip kulübelerine döndüler.

Saldırganlar da kendi kulübelerine çekildiler böyle olunca.

Baktım, dört tepede duruyorlar ve dördü birden haykırıyor. Dördünün de elinde bıçak ve dördü de uşaklarına şöyle diyor: “Karşıdakiler sizin onlar için çalışmanızı istiyor! Bunu savaş halleder!”

Bertolt Brecht
Arino Domini Tartışması

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz