1.
Gölcük/1949 (Sayfiye)
Elma bahçesi. Elma ağaçları. Yaz rüzgarı esmektedir. Baba, erkek kardeş ve çocuk büyükanneyi ararlar. Çocuk (beş yaşında bir kız) ağaçların arasında dolaşır. Kelebek örnek alınılarak dikilmiş bir giysi içindedir. Rüzgâr dalları kıpırdatır, yaprakları da. Bunun dışında sessizlik. Çocuğun ardından hep beyaz bir köpek koşar. Köpek kızı hep izler.
Yolunu şaşıran çocuk büyükanneyi ufak, derin olmayan bir çukurda bulur. O orada diz çökmüştür. Yalnız kafası dışarda kalmıştır. Yüzü çok zayıftır. İnce yemenisi yaz rüzgârında iyice uzamış otlar arasında uçuşur. Gözlüklüdür. Yüzünde, çocuğu gördüğüne dair en ufak bir hareket olmaz. Çocuğa bakmaktadır, ama onu görmez. Çocuk bir yandan onu çukurun içinde böyle hareketsiz görmekten ürker, öte yandan da evden kaçmış olan büyükanneyi bulmuş olmaktan sevinç duyar.
Çocuk: Neden çukura saklandın?
Büyükanne döner. Kolunu uzatır. Yaylayı saran yüksek dağların tepelerini gösterir.
Büyükanne: Kaybolacağım. Orada…bu tepelerin ardında.
Çok uzakta, tepelerin önünden bir trenin geçtiği görülür. Tren bir çizgi gibidir. Gene de durgun doğanın içinde bir hareket oluşturur, çünkü doğada yalnızca rüzgâr ve rüzgârın hareket ettirdiği bitkiler vardır.
Çocuk özlemle trene bakar.
2.
Tren kalkar. Kadın trende oturmaktadır. Yorgundur, ama uyanık. Trendedir, ama hiçbir yerdedir. Aynı zamanda da heryerde. Trenin penceresinden dış dünyanın değişen biçimleri görülür.
(Dış ses): Tepelerin ardında kaybolmanın ne anlama geldiğini anlamadım. Birlikte eve dönüp dönmediğimizi ansımıyorum. Oysa ölümünü çok iyi hatırlıyorum. Annem onun ölümünü benden saklamıştı. Derin, karanlık bir geceydi. Sıradışı karanlık bir gece.
3.
Büyük, eski yapı bir evin odası. Bir yığın kadın oturuyor. Büyükannenin öldüğü gün. Evin içinde ölüm havası esiyor. Kimse ağlamıyor. Kimse bağırmıyor. Sonsuz bir sessizlik. Anne çocuğa yaklaşıyor.
Anne: Şimdi gidip uyu.
Çocuk yalnız gitmeye korkuyor.
Ama bunu dile getiremiyor. Odadan çıkıyor. Tüm kapıların açıldığı büyük sofada öylece duruyor.
Dışarı çıkar çıkmaz gene aynı kapıya koşuyor. Annesinin ağladığını duyuyor. O oda dışında kocaman evin diğer bölümleri ısıtılmış değil. Üşüyor. Önce yatağının altına bakıyor, orada kimsenin saklanmadığından emin olmak istiyor. Sonra boş yatağa bakıyor. (Büyükannenin boş yatağı) Hemen şiltenin altına giriyor. Yüzünü de örtüyor. Kamera duvarları tarıyor. Yelkovansız bir saat. Gene de işliyor. Sessiz gecede saatin tik takları duyuluyor.
4.
Trendeki kadın. Saatine bakıyor.
(Dış ses) Kadın: Uzun süre ölüm döşeğindeydi. O yavaşça ölürken ben yavaşça büyüyordum.
Kadın gözlerini kapatır.
Tezer Özlü
Zaman Dışı Yaşam