Bavul ile belge yayınlayan Taraf gazetesinin MİT’ten burs alan polis yazarı Emrullah Uslu‘nun Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’na bağlı bir komiser olduğu ortaya çıktıktan sonra şimdi Y. Çongar’ın eşi’nin CIA ile bağlantıları tartışılıyor.
Yasemin Çongar’ın eşinin CIA üyesi olduğu ilk olarak Cumhuriyet gazetesi yazarı Hikmet Çetinkaya tarafından 2008 yılında “İstihbaratçı mı, gazeteci mi?” başlıklı yazısında iddia ediliyordu. Taraf ‘ın Balyoz Darbe Planı dahilinde yayınladığı “işbirliği yapacağı gazeteciler” listesinde adı geçen Vatan gazetesi yazarı Necati Doğru, 27 Ocak 2010 tarihli ve “Öbürünü beğenmedin bunu yayınla!“ başlıklı yazısında şunları belirtiyor:
“Kaleminin namusunu koruyamayan gazeteci, hiçbir şeyi savunamaz. Ben kalemimin namusu peşindeyim. Ahmet Altan Bey, “Darbe yapmak isteyenlerin Balyoz Planları”nı yayınlarken “Benim hiçbir zaman darbeciden yana olmamış ve olmayacak olan temiz kalemime” çamur atmaya, leke vurmaya, pislik sürmeye kalktın. Bunu niçin yaptın? Çünkü benim kalemim, senin yandaşlığını yaptığın “iktidar partisine besleme durmuyor” diye kızmaktasın.” diyor. Yazısına şöyle devam ediyor;
Gerçek bir aydınsan!
Ahlakın varsa!
Gazetende, “kullanıldım-tetikçi durumuna düşürüldüm” diye yazar benden özür dilersin.
Ahmet Altan Bey!
Büyükleniyorsunuz.
Maalesef çapınız yok.
Fakat “çağın büyük adamı olmaya” oynuyorsunuz. Kibir küpünde yüzüyorsunuz. Mevlânâ’nın bir sözü var; “Çakal boya küpüne düşmüş, kendisini tavus kuşu zannetmiş” diyor.
***
Size “darbecilerin kullanacağı, faydalanacağı, işbirliği yapacağı gazeteciler” diye bir liste vermişler. Aydın ahlakı olan, gazetecilik etiğine titizlenen gazeteci, yayınlama kararı almadan önce “Bu liste doğru olabilir mi?” diye sorar.
Şüphelenir.
Gazeteci okulunda “şüphelenmek sağlıktır” diye öğretilir. Hadi siz çok büyüksünüz, aşmışsınız, çağın büyük adamı olma peşindesiniz, vaktiniz yok. Yayın ekibinizde “aynı idealler-aynı ülküler-aynı amaçlar” uğruna bir olduğunuz ve kocası CIA görevlisi gazeteci hanıma, “araştır bakalım bu liste doğru olabilir mi” diye sorabilirdiniz.
Kızın kocası CIA görevlisi.
CIA, darbelerin ilahı.
Darbeleri CIA üretiyor.
Bizim ordu darbe yapıyor.
Planı CIA’dan geliyor.
Beraber ekip olduğunuz kadın yazar-gazeteci CIA görevlisi kocasına sorsaydı; “Balyoz Darbe Planı’nın yapıldığı 2003 yılında Necati Doğru, Sabah Gazetesi’ndeki köşesiyle oynandığı için Genel Yayın Müdürü’ne küfür etmiş, gazeteciliği bırakmıştı. İşsiz kalmış, 2 yıl hiçbir yerde yazı yazmamış, ancak 2004 yılının Eylül ayında Vatan Gazetesi’nden aldığı davet üzerine yazmaya yeniden başlamıştı. Darbe Planı’nı yapanlar ahmak mı? 2003 yılında köşesi olmayan, işsiz bir gazeteciyi ‘kullanılacak gazeteciler listesine’ niçin alsınlar?” derdi ve karısına “Darling (İngilizce sevgili karıcığım demek), bu listeleri verenler sizi tetikçi yapmaya çalışıyor olabilirler” diye uyarısını yapardı. Gazete çıkartmak için Amerika’dan özel olarak getirttiğiniz ve birlikte çalıştığınız yazar kız sorsaydı; CIA görevlisi kocası, bunları söylerdi.
CIA’nın bile ahlakı var.
Vicdanı kanar.
Mutlaka söylerdi.
***
Ahmet Altan Bey, çağa ışık tutsun(!) diye kaleme aldığınız dünkü mükemmel makalenizde; “Sarıkamış’ta binlerce askerin Enver Paşa’nın zekâsız çılgınlığı sonucu öldüğünü yıllarca bu halktan saklayan ‘gazetecilerin’ bugünkü uzantıları olan küçük çakallarını bizlere, ailelerimize saldırtmak, bizi bu soruları sormaktan vazgeçirmez…” diye yazmaktasınız.
Haklısınız.
Çakallar bizi korkutmamalı.
Gelmişte geçmişte bütün darbe şakşakçlığı ve “zinde güç goygoyculuğu” yapanların putlarını kırmalıyız. Halka anlatmalıyız. Babanız, seçimle gelmiş Başbakan Adnan Menderes’i 27 Mayıs darbesini yaparak asanları şakşaklayan yazılar yazdı.
Size tarihini vermiştim.
Darbe şakşakçılığının piri değerli babanızın “27 Mayıs 1960 Darbesi’nin yapıldığı günün ertesi günkü, 28 Mayıs 1960 tarihli yazısını yayınlayın, darbe goygoycusu gazeteci nasıl olur halk görsün” demiştim.
Nedense yayınlamadınız.
Babanızın 27 Mayıs darbesini şakşaklayan o yazısını beğenmediniz mi? 12 Mart darbesini destekleyen başka bir yazısını önereyim: 21 Mart 1971 günü yazdığı; “Ecevit Kardeşimiz yine hata ediyor” başlıklı yazısında darbeye karşı olan rahmetli Bülent Ecevit’i nasıl yerden yere vurarak geriletmeye, sindirmeye çalıştığını fakat darbecilerin adamı olan Balyozcu Nihat Erim’i nasıl yüceltip yağladığını göreceksin.
Ahmet Altan Bey!
Ahlakın varsa.
Öbür makaleyi yayınlamadın, bu 21 Mart 1971 tarihli yazıyı yayınla. Halk gerçek darbe destekçisi, “kullanılan, faydalanılan gazeteci nasıl olur, neler yazar” görsün. Gazetecilik okullarında “ibret belgesi” diye okutulsun.
Ahmet Altan Bey!
Ben darbeciliğe karşıyım.
Sizin gibi kibir düşkünü, kendisine âşık, böbürlenme balonu, şımartılmış, narsisizmin batağına düşmüşlerin kalemimin namusuna leke sürmesine izin vermem.
Putunuzu yıkacağım.
Taraf gazetesinin genel yayın yönetmeni Ahmet Altan,”Bavul ve medya” başlıklı 30 Ocak 2010 tarihli yazısında Necati Doğru’ya cevap olarak şunları yazıyor:
Gazeteciler kuşkucu olur.
Merak ve kuşku, onların mesleğinin ayrılmaz parçasıdır.
Bizim gazeteciler de kuşkucu.
Ama onların çoğunluğunun kuşkusunun hedefinde devlet ya da ordu yok, onlar bireylerden, gazetelerden, gazetecilerden, çıkan haberlerden kuşkulanıyorlar.
Bizim Balyoz planını açıklamamızdan sonra çıkan yazıları ve televizyonlarda yapılan konuşmaları bir aklınızdan geçirin.
Biz, “cami bombalayacak” timin listesini yayımladık.
İsimler vardı o listede, o isimlerin sicil numaraları vardı.
Kaç yazarın sütununda, kaç televizyonun ekranında “o isimlerle ilgili bir merak, o isimlerin gerçek olup olmadığına dair bir kuşku” gördünüz.
Medyanın büyük bir kısmında “kuşkunun” hedefinde Taraf vardı, neredeyse bütün o planları bizim hazırladığımızı söyleyecek kıvama gelenler bile oldu.
Ya da doğrudan bize, ailemize sövdüler.
Ellerine verdiğimiz “harekât” planlarıyla dolu belgelerden kuşku duydular da, ellerinde hiçbir belge olmadan Yasemin Çongar’ın Amerikalı eşinin CIA ajanı olduğunu fütursuzca yazıp hedef gösterdiler.
Ellerinde hiçbir belge olmadan bir gazetecinin eşinin “ajan” olduğunu yazabilecek kadar “güven dolu” bu insanların, orduya ait “belgeler” karşısında bu kadar “kuşkucu” olmasını nasıl açıklayacağız?
“Kullanılabilecek” tıynette olmalarıyla mı?
Akşam gazetesi yazarı Oray Eğin, “Ahmet Altan CIA’den Mr. Mason’ı tanıyor mu?” başlıklı 02.02.2010 tarihli yazısında, Ahmet Altan’a cevap veriyor:
Esmiş, kükremiş Ahmet Altan… Ama söylediği pek çok şey boş laf, sadece edebiyat parçalamaları. Öyle çok laf kalabalığı yapmış ki… Ama tek bir şeye açıklık getirememiş: Yasemin Çongar’ın kocası CIA’de çalıştı mı çalışmadı mı… ‘Çalışmadı’ diyemiyor tabii ki. Diyemez ki…
Sadece CIA’de çalıştığını söyleyenlere meydan okuyor… Oysa Çongar’ın eşinin CIA’de çalıştığı büyük bir sır değil ki.
Bu iddialar daha evvel Taraf’ı allayıp pullayan Batı basınında da gündeme gelmişti. Ancak ne garip ki Çongar kocasının CIA’yle ilişkisi olmadığını söylemişti. ‘Akademik çalışmalar yapan birisi’ diye bahsetmişti…
Gelin bu bilgileri biraz sorgulayalım… Hem de herkese açık belgeler üzerinden. Taraf’ın yaptığı gibi birinin talimat vermesine, bavulla belge getirmesine gerek yok.
Yasemin Çongar’ın kocasının adı Chris Mason… Yasemin Çongar AFSA’ya yazdığı bir makalenin altındaki kısa CV’sine kim olduğu kadar, kiminle evli olduğunu da yazmış. Tabii AFSA’nın periyodik yayın oganına yazınca bu bir anlamda zorunluluk gibi.
Nedir AFSA? American Foreign Service Association. Amerikan Dışişleri’nde ya da yurtdışı görevlerinde bulunmuş kişilerin haklarını koruyan, hatta devletle onlar adına pazarlık yapan profesyonel bir kuruluş.
Çongar’ın makalesini yayınladığı Foreign Service Journal da AFSA’nın yayın organı…
Çongar’ın eşi Chris Mason’ın bir de unvanı var: FSO… Bu da ‘Yabancı hizmet subayı’ demek…
Asker kökenli, Dışişleri’nde görev yapmış biri Chris Mason…
Güney Amerika’daki Barış Gücü’nde gönüllü olarak yer almış. Ancak asıl önemli görevi Afganistan’da… Dışişleri Bakanlığı’na bağlı olarak dört sene boyunca Amerika’nın Afganistan’daki güvenlik politikası üzerinde çalışmış…
Naval Postgraduate School’da yer alan biyografisi onun başka görevleri hakkında da bilgi veriyor:
‘Dışişleri Bakanlığı’ndayken istihbarat çevreleriyle yakın çalışma içinde oldu, Afganistan’daki aşiretlerin haritalarının çıkarılması gibi gizli projelerde yer aldı. Dışişleri Bakanlığı’nda Afganistan’ın tarihi, kültürü ve kavim-ırk bilgileri konusunda uzman kişi olarak bilir.’
İstihbaratçılarla yakın ilişki içinde olması yeteri kadar açıklayıcı. Ama ille de kanıt isteyene bir sonraki cümle yeteri kadar aydınlatıcı: ‘Ayrıca CIA’in Paştun Kızıl Hücresi’nde görev aldı…’ Kızıl Hücreler, Amerikan birliklerinin performansını ve etkisini ölçen takımlara verilen ad…
Yasemin Çongar’ın da Milliyet’in Washington temsilcisiyken Afganistan’a gidip oradan yazı dizileri yaptığı arşivlerde var. Bu örnek Çongar’ın meslek hayatında bir şekilde Mr. Mason’la sık sık dirsek temasında olduğunu gösteriyor.
Bitmedi…
Kendisini akademik olarak da geliştiren, çeşitli yerlerde konferanslar veren, makaleler yazan Mr. Mason’ın biyografisinde çarpıcı bir nokta daha var… Ders verdiği pek çok yerin arasında RAND Corporation’da var.
RAND’i Türkiye kamuoyu yakından tanıyor. CIA’e yakınlığıyla bilinen, genellikle CIA ajanlarının yer aldığı bir düşünce kuruluşu. Türkiye’nin adını çok iyi bildiği CIA ajanlarından 12 Eylül darbesi için ‘Bizim çocuklar yaptı’ diyen Paul Henze ve Graham Fuller da RAND bünyesinde…
RAND’i çok iyi tanımamızın sebebi ise Türkiye için ‘Ilımlı İslam’ modelini sunan kuruluş olmasıydı.
Bilindiği gibi Cemaat de ‘Ilımlı İslam’ modelinin payandalarından biri… Bu modelin en büyük karşıtı ise Türk Silahlı Kuvvetleri…
Ne tesadüf ki Türk Silahlı Kuvvetleri bugün Yasemin Çongar’ın hedefinde ve sürekli yıpratılmak için uğraşılıyor…
Şimdi CIA, Taraf, Cemaat, Ordu hep birlikte bir resm oluşturabilir.
Benim aktaracaklarım aşağı yukarı bu kadar.
Şimdi sıra Ahmet Altan’da ve Yasemin Çongar’da: ‘Bizim çocuklarla’ ne işiniz var?
Y. Çongar’ın eşi M. Chris Mason’un, Oray Eğin tarafından yazılan ‘Ahmet Altan CIA’den Mr. Mason’ı tanıyor mu?’ başlıklı makale ile ilgili 03 Şubat 2010 tarihinde yaptığı açıklama şöyle:
Makalenizde yanlış bir biçimde ifade edildiği gibi ben ne şu anda ne de geçmişte hiçbir zaman Central Intelligence Agency’nin yeni CIA’in bir çalışanı olmadım. Ne şimdi ne de geçmişimde herhangi bir zamanda RAND kurumunda çalışmadım ne de yazınızda belirtildiği gibi orada eğitim gibi bir faaliyetim olmadı. Yine ne CIA’den ne de RAND kurumundan hayatımın hiçbir döneminde yazınızda söylendiği gibi hiçbir tazminat ya da başka bir şekilde ödeme almadım.
Ben emekli olmuş bir resmi diplomatım ve Afganistan’da akademik çalışmalarda bulunmuş bir akademisyenim. Bununla birlikte ‘Dışişleri Memuru’ anlamına gelen ‘Foreign Service Officer’ kelimelerini akıl almaz bir biçimde tercüme ederek tamamen farklı bir anlamda yani yazınızda belirtildiği gibi ‘Yabancı Hizmet Subayı’ anlamında tercüme etmek suretiyle bu konu sanki üstü kapalı ve gizli bir şeymiş gibi yansıtılmakla, hakkımda şüpheye yol açmakta ve itibarımı zedelemektedir. Böyle bir yazı yayınlamak, yayın yoluyla hakaret, iftira ve karalama unsurları içermektedir.
M. Chris Mason açıklamasından sonra Oray Eğin 04 Şubat 2010 tarihli, “Chris-Yasemin Mason çiftinin özel tarihi” başlıklı köşe yazısı:
Bir dönem Washington’da çalışan gazeteci Yasemin Çongar Mason’ın eşi Chris Mason, dün eşinin gazetesi Taraf’a bir açıklama yazarak kendi kendisini yalanladı! Nasıl mı? CIA’de çalışmadığını, RAND’de bulunmadığını yazmış. Bana yolladığını söylediği bu mektup benim elime geçmeden Taraf’ta yayınlandı…
Mason’ın reddine karşılık bizzat kendisinin ders verdiği okulun sitesinde yer alan biyografisi farklı şeyler söylüyor.
‘Kıdemli araştırma görevlisi’ olarak bulunduğu ve ders verdiği Naval Postgraduate School’un sitesinde biyografisi var Mason’ın.
CIA’e yakın bir düşünce kuruluşu olan RAND’de ders verdiği de, CIA’in Afganistan’daki ‘Paştun Kızıl Hücresi’nde görev yaptığı da bu biyografide yazıyor.
Ancak ne garip ki Naval Postgraduate School’daki bu biyografi apar topar İnternet sitesinden kaldırıldı. Dün, NPS’e bir mektup yazarak bu ani değişikliğin sebebini sordum ancak herhangi bir yanıt alamadım.
NPS’in ‘Culture and Conflict Studies’ (Kültür ve Çatışma Çalışmaları) bölümünü Chris Mason’ın yakın arkadaşı Thomas Johnson yönetiyor. İkilinin çeşitli yayın organlarına yazdığı ortak imzalı makaleleri de var.
CIA’de çalışığı ve istihbarat operasyonlarında yer aldığı, ayrıca RAND’de ders verdiği bilgileri işte bu kadar yakından dahil olduğu bu okuldaki biyografisinde var.
Kendisinin bizzat ders verdiği okul bunları uydurmuş olabilir mi? Dahası bu okulun bölüm başkanı da arkadaşı. Böyle bir şeye inanılır mı?
Dahası neden panikle, apar topar bu biyografi yangından mal kaçırır gibi siteden kaldırılıyor? Bugüne kadar bir problem olmadı bu biyografideki bilgiler de şimdi Türkiye’de tartışılınca mı kaldırıldı acaba? Merak ediyorum…
Yoksa meşhur casus romanı kahramanı Jason Bourne gibi bir ‘hafıza kaybı’ sorunundan mı mustarip Mr. Mason? CIA’de çalıştığı günleri hatırlamıyor belki de…
Söylesin bakalım Ahmet Altan, Yasemin Mason ve enişte Chris Mason: Kim yalancı?
Gelelim bir başka kuruluşa…
Chris Mason ‘Center ve Advanced Defense Studies’de kıdemli üye. Bu kuruluş bugünün ve yarının güvenlik politikaları üzerine yoğunlaşıyor, bu konularda uzmanlaşmış kişileri bünyesinde barındırıyor.
Peki başka kimler var bu kuruluşta? Gelin Chris Mason’ın yol arkadaşlarını, aynı kuruluşta görev yaptığı kişilerden bazılarını tanıyalım…
Anthony Shaffer’ın biyografisi onun ‘CIA, FBI, NSA gibi kuruluşların gizli operasyonlarında kilit rol oynadığını’ gösteriyor.
Jerrold Post kariyerinin tam 21 yılını CIA’e adayan ve bu kuruluşta ‘Kişilik ve siyasi davranış analiz merkezi’ni kuran bir isim.
Lestor Hyman ise Clinton’ın başkanlığı döneminde Başkan Yardımcısı, Anayasa Mahkemesi Başkanı ve CIA Başkanı adaylarının geçmişini araştıran ve inceleyen bir hukukçu.
Yolu CIA’den geçen bu kişiler yani ‘bizim çocuklar’ Chris Mason’la aynı çatı altında çalışıyor.
Bu arada neyse ki Chris Mason bir dönem Dışişleri’nde çalıştığını reddetmiyor. Bir aralar Washington’dan yolladığı haberlerde eşi Yasemin Mason ‘Bir Dışişleri yetkilisi’ ya da ‘Dışişleri’nden bir kaynağa göre’ gibi ibareler kullanıldı. Bu kaynak da evdeki koca olsa gerek!
Aslında bu işleri, Dışişleri’nde görevli biriyle evli olup gazetecilik yapmanın nasıl işlediğini en iyi bir başka Taraf yazarı bilir…
Nasıl ki Yasemin Mason kocasının uzmanı olduğu Afganistan’a gidip oradan yazılar yazdı… Amberin Zaman da kocası Ermenistan’daki Amerikan Büyükelçiliği’nde çalıştığı için sıkı bir Ermenistan hayranı oldu, hatta Ermenilerden ‘özür’ kampanyasına da destek verdi…
Keşke Amberin Zaman ‘diplomat kocayla’ gazeteciliğin nasıl işlediğini anlatsa da biz de öğrensek!
mesele taraf in yada kisilerin ne söyledigi degildir, bu sayede dogrularin konusulabilmesidir.bu yazilar burada niye yayinlandi anlamadim tabi tarafin perde arkasini göstermekmi .perde arkasi olmayan varmi acaba bu ülkede .bizi ilgilendiren kismi neyi kimin dogru söyledigi.
Cevap.– “bu yazilar burada niye yayinlandi” Taraf gazetesi neden Akp’nin işine gelmeyen haberleri yayınlamıyorsa
o yüzden yayınlandı. Örneğin taraf yeri gelince solcu görünür ama 50 gündür Ankara’nın göbeğindeki tekel işçilerini görmez. Neden? Çünkü Akp’nin işine gelmiyor.
– Mesele kimin neyi, neden, ne zaman ve ne için yaptığıdır. Y. Congar ve A. Altan etliye sütlüye dokunmadan en az yarım asırdır bu ülkede yazıyorlar. Bugüne kadar sesi çıkmayan bu iki liberal, şimdi aynı düzenin “bazı yanlışlarını” göstererek yeni versiyonuna biat etmemizi istiyor.
Taraf ile ilgili şu haberlere de göz atmanızı öneririz.
http://www.cafrande.org/?p=13075
http://www.cafrande.org/?p=2983
http://www.cafrande.org/?p=1875
http://www.cafrande.org/?p=8604
ORAY EGIN BI CUMLESINDE ASLINDA KENDISINI ELE VERMIŞ..
ILIMLI İSLAM A KİM KARŞI ORDU??..GÜZEEEELL
PEKİ ORDU YANİ BİR KAMU KURULUŞU BİR DÜNYA GÖRÜŞÜNE SAHİP OLABİLİRMİ???….OLURSA YARIN ORDU DENEN BIRLIK ISRAILCILERLE DOLARSA NAAPACA…IRANCILARLA DOLARSA NAAPACAZ…YADA MEMLEKETI SATARSA NAAPACAZ…BIR ULKENIN ORDUSU TOPLUM MUHENDISLIGI YAPMAZ KARDEŞIM…ONUN ÜZERİNE VAZİFE DEĞİLDİR TOLUMUN NASIL BİR İSLAMCI..NASIL BİR ATATÜRKÇÜ..NASIL BİR ERMENİ NASIL BİR KÜRT NASIL BİR TÜRK OLACAĞI….ONUN GÖREVİ KAMU HİZMETİ YAPMAK..YANİ MEMLEKETİN SAVAŞ DURUMUNA HAZIR OLMASI..TABİ PARLAMENTO NUN EMRINDE KALARAK….KENDİSİ DURUMDAN VAZİFE ÇIKARIP HERŞEYİ BERBAT ETMEMELI….
Gercekten de ilginc olmus;….”darbe plancilari ve planla degil, bunu desifre edenlerle ilgilenme”nin tipik ornegi olmus, bu yazilar… ‘A. Altan’in babasi 50 yil once ne yazmis?’ onemsiz degil tabi…ama bu 50 yil sonraki benzer -hem de daha vahim- tesebbuse karsi durup, mucadele etmeyi engeller mi? Necati de ‘Dogru’ yapmamis, Oray Egin de… Sorun ‘birinin babasi otekinin kocasi’ meselesi midir??? Arastirma ve suphecilik sadece gazetecilikde degil herkes icin esastir. Ama niyetler de onemlidir. Isi bir ‘camur savasina donusturmek’ de o kisilerin ‘capi’ni belirler bence…Taraf tekel issilerinin mucadelesini gormuyormus… Elestirelim. Ama bu O’nun yaptigi diger cok onemli bir isi golgede birakir mi? Kaldi ki, gerektigi zaman Taraf’in iktidari da, her haksizligi da elestiren yazilarini biliyoruz… Bu arada HICBIR SEY DARBE PLANI’NIN KORKUNCLUGUNU ORTBAS EDEMEZ…
Cvp:
– Aşağı yukarı hepimiz TSK’nın 10 yılda bir darbe yapma heveside yaşayıp gittini biliyoruz. Onun için “darbe plancilari ve planla degil, bunu desifre edenlerle ilgilenme” ihtiyacı duyduk. Yani TSK’ın darbeci olduğunu biliyoruz, bu yeni bir şey değil ama düzen içi kimi kurum veya gazetenin darbeyi veya darbecileri NE ZAMAN ve NİÇİN? deşifre ettiği kısmı bize daha ilginç geliyor. Dolayısıyla bizim için ‘A. Altan’in babasi 50 yil once ne yazmis?’ şimdi ne yazıyor? olduğu” nun hiç bir önemi yok. Fakat yıllardır kaynaksız (kaynak belirtmeden) “güvenilir” haber yapan Y. Congar’ın ne yazdığı önemlidir:). Önemlidir çünkü bu ülkede yapılmış bütün darbelerde CIA’nın parmağı olduğu darbeyi yapanlar tarafından bile kabul edilmiş bir doğrudur.
Ayrıca; KORKUNÇ OLAN DARBE PLANI DEĞİL HALİ HAZIRDA DARBELERİ YAPMIŞ DARBECİLERİN HALEN ARAMIZDA GEZİYOR/ YAŞIYOR OLMASIDIR. Taraf ve A. Altan hırsızlık yapmış olanla ilgilenmiyor. Hırsızlık planı yapanı dövüyor. İlginç olan budur? ve burada iki soru sormak gerekiyor; a)neden yapıyor b) kimin işine yarıyor.
– Taraf tekel issilerinin mucadelesini gormuyormus… Elestirelim. Ama bu O’nun yaptigi diger cok onemli bir isi golgede birakir mi?
Hayır bırakmaz ama hangi düzene ve kime hizmet ettiğini gösterir.
– “Kaldi ki, gerektigi zaman Taraf’in iktidari da, her haksizligi da elestiren yazilarini biliyoruz” diyorsunuz
Yeni çıkan bir gazetenin etkili olması için (piyasa diliyle satması için) elbette “haksizligi da elestiren” kimi haber ve yazılara yer vermesi kendi amaçlarına hizmet eder. Biz tarafın AKP’yi eleştiren haberlerini göremiyoruz. Eğer önceden vardı da biz bunları kaçırdıysak o zaman bize bir kaçını gönderebilirseniz seviniriz.
“paşasının başbakanı” manşeti bütün söylediklerinizi çürütmeye yeter! Taraf bu ülkenin çürümüş medyasını bertaraf eden ve bütün çirkef saldırılara rağmen yoluna devam eden bir mücadeledir.
Cemal Bey,
İstisnayı bozmayan o kaideyi “Taraf gazetesi, birgün Tayyip’i eleştirdi bir ay maaşları ödeyemedi” başlığıyla Melih Aşık’tan alıntılayarak haber yapmış, 1. yoruma link olarak eklemiştik zaten. http://www.cafrande.org/?p=1875
Başka yok değil mi?
Merhaba,
“Herkesin” yapamadigini yapabilenler, cogu kisi gibi benim de dikkatimi ceker. Cafrande gibi, günlük takip ettigim web sayfalarindan birinin de Taraf gazetesi olmasi ondandir.
Nacizane önerim; Taraf gazetesini digerleriyle karsilastirin, begenmediginiz haberleri bir güzel eleyip, elde kalanlari inceleyin, neticedeki haber katkilarini, elediklerinizle beraber bir kantara koyun. Agirligini veya hafifligini tartisirken de bu kantarin topuzunu göz önüne alin.
Ben böyle yapmaya calisiyorum.
Fazla uzatmadan konuya sorularla geleyim.
Bugüne kadar sadece tartismaya actigi “malum” konular bakimindan Tarafin diger gazetelerden agir bastigi asikar degil mi?
Tartistirdigi konulari salt Akp karsitligi veya anti Amerikanci bakis acisiyla degerlendirmek sizce haksizlik olmaz mi?
Türkiye medyasinda Akp ve benzerleri yapilanmalari, Amerikayi(v.b) haz etmeyenler hangi argümanlar üzerinden tartistilar? Hemen hepsinin yolu Kemalizm`den gecmedi mi?
Taraf`da Kemalizmi öven, M. Kemali parlatan herhangi bir yazi gördünüz mü?(kacirdiysam buraya da linki yazabilirseniz sevinirim.)
Sizi bilmiyorum fakat benim icin bir yayin organinin Kemalizm köprüsünden gecip gecmedigi önemlidir. Tekel iscileri de elbette önemlidir, Akp yi elestirebilmesi de. Ama hicbirisi Kemalizme katki saglamamis olmasi kadar önemli degildir.
Zira türkiye halklarinin canina okuyan bugünkü meseleler degildir.
Hoscakalin, site calismalarinizda basarilar.
cevap:
Bugüne kadar sadece tartismaya actigi “malum” konular bakimindan Tarafin diger gazetelerden agir bastigi asikar degil mi?
Evet. Bu açıdan diğer gazetelerin kötü olması daha az kötü bir gazeteyi iyi yapmaz.
Tartistirdigi konulari salt Akp karsitligi veya anti Amerikanci bakis acisiyla degerlendirmek sizce haksizlik olmaz mi?
Hayır. Günümüz koşullarında emperyalizme karşı takınan tutum iyiyi kötüyü ayırmak için en önemli kriterdir
Türkiye medyasinda Akp ve benzerleri yapilanmalari, Amerikayi(v.b) haz etmeyenler hangi argümanlar üzerinden tartistilar? Hemen hepsinin yolu Kemalizm`den gecmedi mi?
Evet doğru. Ama bu bizim için geçerli değil çünkü biz Kemalizmi de Amerikancı olarak görüyoruz.
teşekkürler:)
NOT: BU YORUMDAN sonra KONUYLA İLGİLİ OLMAYAN YORUMLAR YAYINLANMAYACAKTIR.