Özdemir Asaf ve şiirleri: Sen bana bakma ben senin baktığın yerde olurum…

Bir şey kaldı gecelerden birinde senden.
Öncesinde bilinmemiş bir şey,
Silinmez bir ses gibi giden..

Kelimelerden büyük, kelimelerin içinde,
Bir şey kaldı senden
Yaşamalar’ın arasında kaçamaklı.
(…)

Bir şey kaldı, bir denizin kıyısında senden,
Bakışlarla yüklü, söylemelerle sessiz..
Seninle dolu, seninle sensiz bir şey..
Arandıkça bulunmamış yıllar yılı,
Bulundukça aramaklı.

 

İkilikler ve dörtlüklerden oluşan ilk şiirlerinde yoğun bir söyleyiş özelliği göze çarpar. İnsan toplum ilişkilerine yönelik temaları konu edinerek düşündürücü bir şiir evreni kurmuştur. Duygu ve düşünce yoğunluğuyla birlikte, alay ve taşlama şiirine egemen olan öğelerdir. İnsan ilişkilerinin toplumsal ve bireysel yanlarını sen ben ikileminde vermiştir. Hayattan aldığı olay ve davranışları , paradokslu ve nükteli bir havada Garip ile 2.Yeni’yi kaynaştıran ancak ikisinden de ayrı olan somut bir dille yazmıştır. Hayattan düşünce ve felsefe, felsefeden de eşyaya ve hayata geçiş yapan mısralar Özdemir Asaf’ın şiirinde temeli ouşturur. Çok kullandığı sevgi, ayrılık, ölüm temaları, son dönem şiirlerinde giderek yerini kaçış ve umutsuzluğun tedirginliğine bırakmıştır.Şiirlerinde çevre, eşya , insan,ve geçmiş (anılar ) üzerinde düşündüklerini soyut bilmeceler gibi sunmaktadır.
Şiirin bir görüşü yansıtması, bir iletisinin olması düşüncesinden yola çıkmıştır. Yuvarlağın Köşeleri kitabında şiirin ve yazarın işlevi konusundaki görüşlerini dile getirmiştir. Batı şiiri ve geleneksel Türk şiirinden yararlanarak verdiği bileşim sanatını zenginleştirip geliştirmiştir.

Ben yürümeye başlayınca denizlerin üstünde
Karalarda koşanlar durup bana baktılar.
Ben de gittim
Sığınacağım adaları birer, birer batırdım.

Lavinia

Sana gitme demeyeceğim
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar,
Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalan istiyorsan yalanlar söyleyeyim.
İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.
Özdemir Asaf

Canbaz

Bırakıverdi kendini telden
Gözleriyle oynamak için seyircilerin
Bakışları delen bir düşüşle, birden
Can verdi canbaz.

Özdemir Asaf’ın Cemal Nadir için yazdığı bir portre şiiri:

Bir adam geçti kendi çizgilerinden
Katmalı , katmalı günlere dalan.
Gitmenin kalmaya açılan kapısından
Bir adam geçti , kırk beş yılı da adam

(Dünya Kaçtı Gözüme adlı şiir kitabından)

2/1-1/2

Giderken bura için, gelince ora için,
Gününde ve gecende kendince ora için
Sakladığın kendini böldün iki yarım’a;
İki kez yaralandın bir yarım yara için.
Özdemir Asaf

Çizik
Geleceğim, bekle dedi, gitti..
Ben beklemedim, o da gelmedi.
Ölüm gibi bir şey oldu..
Ama kimse ölmedi.
Özdemir Asaf

Aşk

Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır,bir üşütür,bir ağlatır,bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.

Kendini Unutuş

Bütün aşkların kitabı elinde
Sevilmemiş yinlerin balosuna gitti.
Öylesine kalabalıktı ki,
Sevdiğini anlamadı.
Bütün kapıların anahtarı elinde
Öpülmemiş dudakların balosuna gitti.
Öyle aydınlıktı ki,
Öptüğünü anlamadı.
Işıklarla örtünmüştü çıplaklık,
Renklere uzandı susamış,
Beyazlıklar arasında kayboldu bakışları.
Gözleri yaşamıyordu artık.
Şekilleri çağırmaya gitti, kandıracak.
Elleri aranıyor tutamıyordu.
Elleri, elleriydi kurtaracak,
Artık yaşamıyordu.

Bir yanda gelen o dinmeyen aydınlık,
Aldıkça alan.
Bir yanda giden bir noktaydı karanlık,
Ellerinde başlayan, gözlerinde biten.
Bağırdı, kan gibi aktı sesi,
Aşamadı dişinin duvarından.
Elinde bütün aşkların kitabı,
Anlatıyordu aldanan aydınlıklarından.
Elinde bütün kapıların anahtarı,
Ve unutulmuş bir duvarda, kendi kapısı…
Varamadı.
Ora öyle karanlıktı ki.
Öldüğünü anlamadı.
Özdemir ASAF

Ağlamak

Ağlamak
Unutmak kadar kolaydır inan
Sevin ağlayabiliyorsan
Sevin ağlıyorsan
Gül ağlayabiliyorum diye
Gül ağlıyorum ağlıyorum diye
Sana birşey yapamam
Ağlayamıyorsan
Özdemir Asaf

Dün sabaha karşı

Dün sabaha karşı kendimle konuştum
Ben hep kendime çıkan bir yokuştum
Yokuşun başında bir düşman vardı
Onu vurmaya gittim kendimle vuruştum

Kelimeler…

Yarıda kalmış aşklarının hesapları içinde
Denizlere açıldı içimizden biri
Niçin gittiğini söylemeden.
Doyulmamış arzularla doluydu yelkenleri.
Yıpranmış kelimelerin verdiği güvenden.
Bulacak sanıyordu yenilikleri.
Her an bir yeni su vardı,
Her yeni suda bir yeni an.
Deniz, dalgalarıyla gösteriyordu dışından
Yaşananla düşünülenler arasındaki farkı.
Bitmiyordu köpüklerle renkler
Bir başka damlada, bir başka ışıkta başlamadan.
Gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun.
Dışında ne varsa yeni, ne varsa gerçek.
Yeni manzaralarla gelen yeni duygular
Hani, eski kelimelerle olmasa
İnsanın ömrünce devam edecek.
Gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun.
Anladı,ölmekle yaşamanın birleştiği noktada
Yeni rüzgarlarla esen yeni korkulara
Yeniliklerini bağışlamayan kelimelerin
Nasıl düşman sığınaklar halinde direndiğini.
Anladı, bütün olmuşlarla olanların
Ve bütün olacakların
O kelimelerin içinde
Kendisine varmadan eskidiğini.
Özdemir ASAF

Aynanın oyunu

Bir sabah uyandı mı
Duruyordu karşımda
Düşmancasına,
Bir cam,
Aldanmış
Kendini ayna sanmış..”

Bir yatağın vardır senin,
Seninledir,
Uyuyunca kaybedersin.

Kalan

Bir şey kaldı gecelerden birinde
Senden.
Öncesinde bilinmemiş birşey,
Silinmez bir ses gibi giden..
Kelimelerden büyük, kelimelerin içinde,
Bir şey kaldı senden
Yaşamalar’ın arasında kaçamaklı.

Veriliş rengi başka, alınış rengi başka..
Söylemeye vakit kalmadan
Dudakların altına bırakılmış bir şey.
Karanlıkların tam ortasında bir kırmızı nokta..
Gözlerce pırıl pırıl, ellerce saklı.

Bir şey kaldı, bir denizin kıyısında senden,
Bakışlarla yüklü, söylemelerle sessiz..
Seninle dolu, seninle sensiz bir şey..
Arandıkça bulunmamış yıllar yılı,
Bulundukça aramaklı.

Bir şeyin adı

Önce, büyük büyük düşündüm;
Sonra büyük büyük yaşadım.
Ne varsa, onlar aldı.
Şimdi bana küçük bir ölüm kaldı.

Arayış

En kısa ceza
Ömür-boyu olandır..
Kimse bilmediğinden.

Kim bilir;
Belki bir yalan’dır..
Kendiliğinden.

Bir korku’dur belki,
Saklanandır..
Çirkinliğinden.

Bir soru olsa gerek;
Sorulmadığındandır..
Birden.

Özdemir Asaf

Kapısız

Şu oda yok mu, şu oda;
Üç kişiyi öldürdü , biliyorum.
Gözlerim gördüm öldüklerini.
Odanın suçlu olduğuna yemin ediyorum.
Şu dolap, tutmuş güneşli yeri,
Baştan- başa yaldız.
Yüz yıl indirdi kaldırdı perdeleri
İki ana bir kız.
Bir komodin vardı,
Önceleri allık – pudra oyalardı.
Bir de anası , kesme aynalı ,
Cadı gibi yutardı.
Şu konsol, mermeri çatlak,
Bir zamanlar ne yaman şeydi .
Ha bugün ha yarın bir şeyler anlatacak,
Bir kadın işkenceydi. “ (s.f. 55)

Akıl gözü

Seni bulmakdan önce aramak isterim.
Seni sevmekten önce anlamak isterim.
Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
Sana hep hep yeniden başlamak isterim.

Özdemir Asaf Arun
11 Haziran 1923 yılında Ankara’da doğdu. Babası Mehmet Asaf Şura-ı Devlet’in kurucularındandır. Babasının öldüğü yıl, 1930, Galatasaray Lisesi’nin ilk kısmına girdi. 1941 yılında 11. sınıfta, bir ek sınavla Kabataş Erkek Lisesi’ne geçip 1942 yılında mezun oldu. Hukuk Fakültesi’ne, İktisat Fakültesi’ne (3. sınıfa kadar) ve bir yıl Gazetecilik Fakültesi’ne devam etti. Bu arada Tanin ve Zaman gazetelerinde çalıştı ve çeviriler yaptı. İlk yazısı Servet-i fünun, Uyanış dergisinde çıktı. 1951 yılında Sanat Basımevi’ni kurdu ve kitaplarını ‘Yuvarlak Masa Yayınları’ adı altında yayımladı. 28 Ocak 1981’de hayata veda etti.

Eserleri
Şiir
* Şakacı – 1954
* Dünya Kaçtı Gözüme – 1955
* Sen Sen Sen – 1956
* Bir Kapı Önünde – 1957
* Yumuşaklıklar Değil – 1962
* Nasılsın – 1970
* Çiçekleri Yemeyin – 1975
* Yalnızlık Paylaşılmaz – 1978
* Benden Sonra Mutluluk (Yayınlanmamış Şiirleri) – 1984
Etika
* Yuvarlağın Köşeleri – 1961
* Yuvarlağın Köşeleri-2 (Ölümünden Sonra) – 1986
Öykü
* Dün Yağmur Yağacak (Ölümünden Sonra) – 1987

Otokopi, deneme
* ‘ça (Ölümünden Sonra) – 1988
Çeviri
* Reading Zindanı Balladı/Oscar Wilde – 19
68

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz