Friedrich Wilhelm Nietzsche (1844-1900): Geleneksel din, ahlak ve felsefe anlayışlarını kendine özgü yoğun ve çarpıcı bir dille eleştiren en etkili çağdaş felsefecilerdendir. Bonn Üniversitesi’nde teoloji okumaya başlayan Nietzsche daha sonra filolojiye yöneldi. Leipzig Üniversitesi’nde öğrenimini sürdürdü, henüz öğrenci iken Basel Üniversitesi filoloji profesörlüğüne aday gösterildi. 1869’da sınav ve tez koşulu aranmadan, yalnızca yazılarına dayanarak doktor unvanı verilen Nietzsche profesörlüğü sırasında klasik filoloji çalışmalarından uzaklaştı ve felsefeyle uğraşmaya başladı. Tragedyanın Doğuşu, Zamana Aykırı Bakışlar, İnsanca Pek İnsanca (Karışık Kanılar ve Özdeyişler, Gezgin ve Gölgesi), Tan Kızıllığı, Şen Bilim, Böyle Buyurdu Zerdüşt, İyinin ve Kötünün Ötesinde, Ahlakın Soykütüğü, Ecce Homo, Wagner Olayı, Dionysos Dithyrambosları, Putların Alacakaranlığı, Deccal, Nietzsche Wagner’e Karşı başlıca büyük eserleri arasında yer almaktadır.
Düşüncelerin Düşünceleri Kitabı: İyinin ve Kötünün Ötesinde
Her derin düşünür, anlaşılmamaktan çok, anlaşılmaktan korkar. Anlaşılmamak, belki boş gururunu yaralar, oysa anlaşılmak, yüreğini; şöyle diyen duygudaşlığını:
“Ah! Niçin benimki gibi bir zorluğu istersiniz?”
Derin acıların insanı mutlu olduğunda kendini ele verir. Sanki kıskançlıktan ezip çiğnemek, boğmak ister gibi bir mutluluğu yakalama yolu vardır. Ah bir bilebilse uçup gidebileceğini!..
♦ Aşk ve nefretin yer almadığı oyunda, kadın orta dereceli bir oyuncudur.
♦ İnsan sevgisi değil de, insanı sevmelerindeki güçsüzlük, bugünün Hıristiyanlarını alıkoyuyor bizi yakmaktan.
♦ İnsan, en çok, erdemleri yüzünden cezalandırılır.
♦ Karşı cinsler birbirlerini aldatırlar: Temelde yalnızca kendilerini ya da kendi ideallerini, daha hoş söylersek – işte böyle, erkekler huzurlu kadınları sever – ama kadınlar aslen huzursuzdurlar, kendi gibi, ne denli kendilerini huzurlu göstermek için çabalarsalar da.
♦ Şeytan en geniş biçimde görür Tanrıyı, bu yönden, kendini Tanrıdan en uzakta tutar, – bilginin en eski dostu olan şeytan.
♦ Özgür ruh “bilgi dindarı”- beğenisine pla fraus’u impia fraus’ daha aykırı buluyor. Bu yüzden, onun kiliseye karşı derin anlamama yetisi, özgür ruhunun bir özelliği oluyor- özgür olmayışının.
♦ İsa Yahudilere dedi ki: “Yasa köleler içindir. – sevin Tanrı’yı, Oğlu olarak benim onu sevdiğim gibi! Biz Tanrı’nın oğullarına nasıl bir ahlak dersi ama!
♦ Sanatçılarla ve akademisyenlerle ilişkimizde, kolayca ters yönlerini göz önüne alıyoruz: Dikkat çekici akademisyenin ardında, pek de seyrek olmayarak, sıradan bir adam bulunur, sıradan sanatçının ardında pek sık – dikkat çekici bir adam.
♦ Şimdiye dek duyduğum en temiz kalmış deyiş? “Dans le veritable amour c’est l’ame qui enveloppe le corps” (gerçek aşkta ruhtur gövdeyi sarıp sarmalayan).
♦ Boş gururumuz, neyi en iyi yapabiliyorsak, işte onun bizim için en zor şey olduğunun kabulünü ister. Birçok ahlakın kaynağı.
♦ Yüksek insanı yüksek insan yapan yüksek duygularının şiddeti değil, süresidir.
♦ Beklediğin bir şey, anca sen onu beklediğini unuttuğun zaman gerçekleşir. Bu hayatın; sen bakarken soyunamıyorum deme şeklidir.
♦ Herkes eşit olduğunda, hiç kimsenin “haklara” ihtiyacı kalmayacaktır.
♦ Sınamalı insan kendisini, bağımsızlığa mı yazgılı, boyun eğmeye mi; bunu da tam zamanında yapmalı.
♦ Müzikte tutkular, kendilerinden hoşnut kalır.
♦ Bir kez karar verildi mi, kulak, en iyi temellendirilmiş karşı çıkışı bile duymaz olur: Güçlü bir karakterin işareti. Böylece ara sıra bönlük isteği.
♦ Ahlaksal olay yoktur, yalnızca olayların ahlaksal yorumu vardır.
♦ Suçlu sık sık eylemine eşit değildir, küçültür onu ve ona kara çalar.
♦ Bomboş olan ruhunuz pek zor incinir, gururumuz zaten incinmişse.
♦ Kim, inanmaya değil de, görmeye önceden koşullandırıldığını hissediyorsa, ona tüm inananlar, gürültücü ve can sıkıcı gelir: Kendinden uzak tutar onları.
♦ “Onu kendi yanına çekmek mi istiyorsun? Onun önünde şaşır.”
♦ Cinsel sevgideki müthiş bekleyiş ve bekleyişteki utanç, kadının açısını en başından çarpıtır.
♦ Hayatımızın büyük dönemleri, içimizdeki kötünün, en iyi olduğunu söyleme yürekliliğini gösterdiğimiz zamanlardır.
♦ Aşk ve nefretin yer almadığı oyunda, kadın orta dereceli bir oyuncudur. Bir duyguyu yenme isteği, eninde sonunda, yalnızca bir başka duygu isteği, daha başka bir duygu isteğidir.
♦ Hayran olmada bir masumluk var: Kendilerine de bir gün hayran olunabileceği hiç akıllarına gelmemiş olanlarda bulunur.
♦ Pislikten tiksinti öyle büyük olabilir ki, bizi kendimizi temizlemekten -kendimizi “haklı çıkarmaktan” alıkoyar.
♦ Duygusallık sık sık aşkın büyümesini çabuklaştırır, böylece kök zayıf kalır ve kolayca sökülüp çıkarılır.
♦ Yazar olmak istediğimizde, Tanrının Yunanca öğrenmesi – ve daha iyi öğrenmemesi bir inceliktir.
♦ Övgüden hoşlanmak, bazı insanlar için, yalnızca kalp inceliğidir ve ruh boşluğunun tam zıttıdır.
♦ Metres hayatı bile çıkar çığırından – evlilikle.
♦ Yakılırken, acıları yendiğinde değil de, beklediği acıları duymadığına sevinen. Bir masal.
♦ Biri hakkındaki düşüncemizi değiştirmek zorunda kaldığımızda, üzerinde yarattığı müthiş rahatsızlığı hesaba katarız.
♦ Halk, doğanın gereksiz dolambaçlı yolu, altı ya da yedi büyük insanı yaratmak için, evet, onların çevresinde dolanmak için.
♦ Bilim bütün gerçek kadınların utançlarına saldırır, biri onların derilerinin altına bakmaya çalışıyormuş gibi duyarlar kendilerini,- daha kötüsü, giysilerinin, süslerinin püslerinin altına!.
♦ Öğretmeyi istediğimiz hakikat ne denli soyutsa, o denli saptırırsınız duyuları.
♦ Herkesin ne olduğu, yetenekleri azaldıkça, kendini ortaya koymaya başlar, ne yapabileceğini göstermeyi durdurunca yetenek, püskürtür; bir saklanılacak köşe.
♦ Kim idealine ulaşmayı bilmiyorsa, ideali olmayan insandan dahi kayıtsız daha pervasız yaşar.
♦ Yalnız duyumlardan gelir, ele veren her şey, tüm güvenilirlilik, tüm vicdanlılık, hakikati ele veren her şey.
♦ Kaba sofuluk, iyi insanda bir yozlaşma değildir: Üstelik önemli bir bölümü, iyi olmanın koşuludur.
♦ Biri düşünceleri için ebe arar; diğeri de yardım edecek birini; işte böyle oluşur iyi söyleşi.
♦ Uyanık olduğumuzda da, düşte yaptığımızı yaparız: İlişkide olduğumuz insanları yaratır ve uydururuz – sonra unutuveririz hemen.
♦ Bilmece gibi kural- “Seni saran çember, parçalanmıyorsa eğer, önce ısırmaya değer.
♦ Göbeğimizin altı, insanın neden kendini bir Tanrı yerine koyamadığının sebebidir.
♦ Akademisyenliğe eğilimleri olan kadının, genellikle cinselliğinde bozuk bir şey vardır.
♦ Doğurgan olmayış kendini belli bir erkeksi beğeniyle ortaya koyar; erkek, eğer denilebilirse, “doğurgan olmayan hayvandır.”
♦ Bütünüyle kadın ve erkeği karşılaştırırsak, şu denebilir: Kadının süslenmesi için bunca yeteneği olmazdı, eğer ikincil rolü için güdüsü olmasaydı.
♦ Canavarla savaşan kimse, bu savaşında kendisinin bir canavar olmayacağını görmelidir. Bu uçuruma uzun uzun baktığında, uçurum da senin için öyle bakacaktır.
♦ Yakınındakini iyi bir düşünceye ayartmak, ardından, yakındakinin bu iyi düşüncesine bütün kalbiyle inanmak. Kadınlar kadar kim becerebilir bu işi?
♦ Bir çağın kötü bulduğu genellikle önceden iyi bulunmuş olanın zamansız yankısıdır- daha eski idealin atacılığı.
♦ Kahramanın çevresinde her şey, trajediye dönüşür, yarı Tanrının çevresinde ise satır dramına; ya da Tanrının çevresinde? Yoksa “dünya” mı?
♦ Yetenekli olmak yetmez: Buna izin vermeniz de istenir – ne haber benim dostlarım?
♦ “Bilgi ağacının olduğu yerde her zaman cennet vardır” Böyle dedi en yaşlı ve en genç yılanlar.
♦ Aşktan yapılan her şey iyi ve kötünün ötesinde olup biter.
♦ Karşı çıkma baştan çıkma şen güvensizlik alaycılık sağlık belirtileridir Tüm koşulsuz olan patolojiye aittir.
♦ Tradjedinin anlamı azalır ya da çoğalır şehvetle.
♦ Delilik, tek tek insanlarda pek seyrektir, – ama gruplarda, partilerde halk arasında çağlarda kural olarak bulunur.
♦ İntihar düşüncesi güçlü bir avuntudur Sayesinde bir tek kabus dolu geceyi geçiştirir insan.
♦ En güçlü itkimiz, içimizdeki zalim, yalnızca aklımızı değil vicdanımızı da boyunduruk altına alır.
♦ İyiye ve kötüye karşılık vermeli insan peki ama neden özellikle bize iyilik ya da kötülük yapan kişiye?
♦ İnsan bir başkasına ilettiğinde artık bilgisini yeterince sevmez olur.
♦ Şairler yaşantılarına edepsizce davranırlar Sömürürler onları.
♦ Yakınımızda olan komşumuz değildir yakınımızdaki komşumuzdur diye düşünür her ulus.
♦ Aşk aşkın yüksek ve gizlenmiş özelliğini ortaya çıkarır onda az bulunur ve kural dışı olanı: Böyle olduğunca da onda neyin olağan olduğu konusunda yanıltır insanı.
♦ Her partiyle ilgili olarak. – Çobanın daima sürünün önünde giden bir koça gereksinimi vardır ya da kendisi fırsat buldukça bir koç olabilir.
♦ Ağız yalan söylese bile görünüşü hala doğru söyler.
♦ Sert insanlarda içtenlik utanç verecek bir şeydir – değerli bir şey.
♦ Hıristiyanlık Eros’a içmesi için zehir verdi: – Ölmedi ama onunla, rezilliğe dönüştü yalnızca.
♦ Kendimiz hakkında çok konuşma, kendini gizlemenin bir yolu da olabilir.
♦ Övgü, yargıdan çok daha can sıkıcıdır.
♦ Bilgili insanda acıma oldukça gülünç duruyor, tıpkı Siklops’da duyarlı ellerin duruşu gibi.
♦ İnsan, sevgisiyle ara sıra rastgele birini kucaklayabilir. (Çünkü herkes kucaklanamaz): Ama bu ona çaktırılmamalıdır.
♦ İnsan, aşağı gördüğü sürece değil, yalnızca eşit ya da yüksek gördüğünde nefret eder.
♦ Siz yararcılar, siz de yalnızca eğilimleriniz için bir araç olduğu sürece yararlı olan her şeyi seversiniz, – siz de gerçekten onun tekerleklerinin sesini dayanılmaz mı buluyorsunuz?
♦ Sonunda insan arzularını sever arzuladıklarını değil.
♦ Başkalarının boş gururu, bizi, ancak boş gururumuzu incittiğinde incitir.
♦ Belki kimse hakikate yakışır biçimde hakikati yeterince kovuşturmadı.
♦ Kurnaz insanın ahmaklıklarına inanılmaz: İnsan hakları için ne büyük kayıp!
♦ Eylemlerimizin sonuçları elimizi kolumuzu bağlar, bu arada onları “düzeltmiş” oluşumuza aldırmadan.
♦ Bir nedene olan iyi inancımızın işareti olan yalanda bir masumluk vardır.
♦ Beddua edilen yerde hayır duası etmek insani değildir.
♦ Daha üstün insanla senli benli olmak çileden, çıkarıcıdır, çünkü karşılığı alınamaz.
♦ Bana yalan söylemiş olman değil, artık sana inanmamam sarsıyor beni. İyi huyluluğun yüceliği, kötülük gibi alınabilir.
♦ Hoşlanmıyorum ondan” – Niçin? – “Eşit değilim ona” – insan hiç böyle bir yanıt verebilir mi?
Friedrich Nietzsche
İyinin ve Kötünün Ötesinde
(Bir Gelecek Felsefesini Açış)
Çeviren: Prof. Dr. Ahmet İnam, Yorum Yayınevi