“Hiçbir şey yapmadan geçen hayat, ölümdür” Günlükler – Sylvia Plath

“Öz-nefret, şüphe, delilik içinde boğuluyorum ve rutini ezberi reddedecek, basitleştirecek kadar bile güçlü değilim.”

“Tesadüfdür ki hiçbir zaman cümlelerim kısa olmadı her zaman konuşacak çok şeyim vardı susmak nedir bilmiyordum sessiz çığlıklarım içimde dinlenmekten bıkmışlardı…”

“Benim hayatımın amacı ne ve onunla ne halt edeceğim? Bilmiyorum ve korkuyorum. Asla istediğim bütün kitapları okuyamayacağım; olmak istediğim bütün insanlar olamayacağım ve yaşamak istediğim bütün hayatları yaşayamayacağım. Kendimi istediğim bütün becerileri edinecek kadar eğitemeyeceğim. Bunları neden istiyorum? Hayatımda mümkün olan zihinsel ve fiziksel tecrübelerin tüm renklerini, tonlarını ve çeşitlerini tatmak ve hissetmek istiyorum. Ve korkunç derecede sınırlıyım… Uğrunda yaşayacağım çok şey var, yine de anlaşılması mümkün olmayacak kadar hasta ve üzgünüm.”

“Neden böyle korkunç derecede hüzünlü olmam gerek bilmiyorum ama içimde o acınası “beni kimse sevmiyor” hissi var.”

“Eğer düşünmeseydim, çok daha mutlu olurdum.”

“Topluluklar neden böyle imkansız benim için? Aralarında olmayı istiyor muyum ki? Utangaç halim ve ufacık beynimle onlara uymadığım için mi büyük romanların ve şiirlerin hayalini kuruyorum?”

“Bir yerlerde mutlu birileri var mı? Bir hayal âleminde ya da kendilerinin ya da başka birinin yarattığı yalanın içinde yaşamıyorlarsa şayet, hayır.”

“Kördüğüm: Erkeklerle ilişkiler (kıskançlık ve çılgınca bir korku). Kadınlarla ilişkiler: Birbirinin kopyası. Mizah anlayışının kaybı. Kaçmak, geri çekilmek, kimseyle konuşmamak için duyulan devasa arzu.”

“Bazen kendimi çok ama çok aptal hissediyorum ama öyle olsaydım, tanıdığım adamlardan biriyle mutlu olmaz mıydım?”

“Canlı ve hayat doluyken, insanlarla ve insanlar arasında, rekabet ve mücadelenin diğer her şeyin önüne geçtiği gerçeğine vardım.”

“Senden ayrılmaya katlanamam, çünkü unutacaksın, unutacağım; bir gülüş, gerçeğe dair bir düşünceyle, keskin bir acı duyacağız.”

Sylvia Plath
Günlükler (Bir Edebiyat Olayı)


Sylvia Plath kimdir
1932 yılında Alman bir baba ve ABD’li bir anneden, Massachusetts’te doğdu. Profesör olan babası 1940 yılında öldü. Plath ilk şiirini 8 yaşında yayımladı.
Plath, hayatı boyunca ileri derecede manik-depresif bozuklukla boğuştu. 1950 yılında bursla girdiği Smith College’deki ikinci yılında ilk intihar girişimini gerçekleştirdi ve bir akıl hastanesine yatırıldı. 1955’te Smith College’den summa cum laude derece ile mezun oldu.
Kazandığı Fulbright bursuyla Cambridge Üniversitesi’ne giderek çalışmalarını burada sürdürdü ve şiirlerini üniversitenin öğrenci gazetesi olan Varsity’de yayımladı. Plath burada 1956 yılında evleneceği İngiliz şair Ted Hughes’la tanıştı. Evliliklerinin ardından Boston’da yaşamaya başladılar. Plath, hamile kaldıktan sonra ise İngiltere’ye geri döndüler.
Plath ve Hughes, Londra’da kısa süre yaşadıktan sonra North Tawton’a yerleştiler. Çiftin Sylvia’nın kıskançlık krizleriyle başlayan sorunları bu dönemde başladı ve ilk çocuklarının doğumundan kısa süre sonra Sylvia Plath Londra’ya geri dönerek boşanma işlemlerini başlattı.
Kiraladığı evin eskiden İngiliz şair William Butler Yeats’e ait olduğunu öğrenen Plath bunu iyi bir işaret olarak değerlendirdi. 1962-1963 kışı Plath için çok zor geçti. 11 Şubat 1963’te, ikinci kattaki odalarında uyumakta olan çocuklarının yanına süt ve kurabiye bıraktıktan sonra, odalarının kapısını da içeri gaz girmeyeceğinden emin olmak üzere bantlayarak kapattı ve kafasını fırının içine sokarak intihar etti.
İntiharıyla ilgili olarak kocası Ted Hughes eleştirilere maruz kaldı. Hughes yıllarca bu konuda konuşmadı. Daha sonra anılarını yayımladı.
1963 yılında daha 30 yaşındayken intihar eden Plath’ın hayatı, Oscarlı oyuncu Gwyneth Paltrow’un ünlü şairi canlandırdığı “Sylvia” filmine de aktarıldı.
Plath’ın Türkçeye çevrilen eserleri arasında bulunan “Sırça Fanus” adlı romanı, birçok kişi tarafından ilk Amerikan feminist romanı olarak değerlendirilir.

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz