“KÂİNATIN MUCİZESİ YAŞAM” HERKESİN İZLEMESİ GEREKEN BİR BELGESEL: HOME/ YUVA

587

Çekimi 3 yıl suren ilginç bilgilerle beraber ve 54 ülkeden havadan çekilen görüntülerle müthiş bir görsel şölen sunan belgeselin yönetmenliğini Yann Arthus-Berntrand yapıyor.
İnsanlik geçtiğimiz birkaç kısa on yılda, gezegenin yaklaşık dört milyon yıl süren evrimle kurulan dengesini nasıl altüst etti? İnsanlığınn bu gidişatı tersine çevirmesi, Dünya’nin zenginliklerini yağmaladığının farkına varması ve tüketim kalıplarını değiştirmesine imkan var mı? Dünya ne zamandan beri var, İnsan ne zamandan beri burada varolmaya başladı? Dünyada ne kadar canlı var? Bu canlıların birbirleyle bağlantıları nedir? gibi sorulara da cevap veren belgeselin anlatıcılığını Glenn Close yapıyor. 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde 90 ülkeyle eş zamanlı yayınlanan ve milyonlarca izleyiciye ulaşan ‘Yuva’ (Home) belgeselini aşağıdan izleyebilirsiniz.

HOME FRAGMAN (Trailer)

Ancak YUVA (Home), mesajı olan bir belgeselden çok daha öte, kendi çapında muhteşem bir film. Her nefes kesici sahnesi Dünya’nın (“Dünyamız”ın) daha önce hiç görülmemiş bir halini gözler önüne seriyor. Her görüntü sanki “Bak, Dünya ne kadar güzel, neyi yok ediyor olduğumuza bir bak ve hepsinin ötesinde, hala koruyabileceğimiz bütün bu harikalıklara bak” diyor.

KATILAN KITA VE BÖLGELER

yuva home

* Avrupa: Türkiye, Avusturya, Almanya, Belçika, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hırvatistan, Hollanda, İngiltere, İskoçya, İspanya, İtalya, İsviçre, İzlanda, Letonya, Litvanya, Macaristan, Monako, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, Slovakya, Slovenya, Yunanistan…
* Amerika:Arjantin, Amerika Birleşik Devletleri, Brezilya, Guyana, Haiti, Kanada, Meksika…
* Asya: Çin, Endonezya, Filipinler, Güney Kore, Hindistan, Hong Kong, Japonya, Kamboçya, Makao, Malezya, Nepal, Singapur, Tayvan, Tayland, Vietnam…
* Afrika: Benin, Burkina Faso, Cezayir, Cibuti, Çad, Ekvator Ginesi, Etiyopya, Fas, Fildişi Sahili Cumhuriyeti, Gabon, Gambiya, Gana, Gine, Gine Bissau, Güney Afrika Cumhuriyeti, Kamerun, Kenya, Komorlar, Kongo, Libya, Madagaskar, Malavi, Mali, Merkez Afrika Cumhuriyeti, Mısır, Moritanya, Morityus, Namibya, Nijer, Nijerya, Ruanda, Sao Tome, Senegal, Somali, Sudan, Tanzanya, Togo, Tunus, Uganda, Zambiya…
* Okyanusya: Avustralya, Fransız Polinezyası, Yeni Kaledonya, Yeni Zelanda…
* Orta Doğu: Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Filistin, Irak, İsrail, Katar, Kuveyt, Lübnan, Suudi Arabistan, Suriye, Uman, Ürdün, Yemen…

ÜRKÜTEN RAKAMLAR

* Dünya nüfusunun yüzde yirmisi, gezegenin kaynaklarının yüzde seksenini kullanıyor. GEO4, UNEP (United Nations Environment Programme) 2007
* Dünya’da, gelişmekte olan ülkelere edilen yardımın 12 katı, askeri giderlere harcanıyor. SIPRI Yıllığı, 2008 (Stockholm International Peace Research Institute) OECD, 2008 (Organization for Economic Cooperation and Development)
* Bir günde 5000 insan kirli içme suyu yüzünden ölüyor. Bir milyar insan temiz içme suyuna ulaşamıyor. UNDP, 2006 (United Nations Development Programme)
* Bir milyara yakın sayıda insan açlık sınırında. FAO, 2008 (Food and Agriculture Organization of the United Nations)
* Dünya’da yapılan tahıl ticaretinin yüzde ellisi hayvan besini ya da biyolojik yakıtlar için gerçekleştiriliyor. Worldwatch Institute, 2007 – FAO, 2008
* Ekilebilir arazilerin yüzde 40’ı, uzun süreli zarar görmüş durumda. UNEP (United Nations Environment Programme), ISRIC World Soil Information
* Her yıl, 13 milyon hektar orman yok oluyor. FAO, 2005
* Dört memeliden biri, sekiz kuştan biri ve hem karada hem suda yaşayabilen her üç canlıdan biri soyunun tükenmesi tehditi altında. Canlı türleri doğal oranlarının 1000 katı hızlı bir şekilde ölüyor. IUCN, 2008 (International Union for Conservation of Nature) XVI International Botanical Congress, Saint-Louis, USA, 199 http://www.eurekalert.org/pub_releases/1999-08/XIBC-Wbbe-020899.php Uluslararası Kongre « Biyolojik Çeşitlilik : Bilim ve yönetim » Unesco, Paris, Fransa, 2005
* Balık avlama alanlarının dörtte üçü, tükenmiş durumda. Bu bölgelerdeki balıklar ya tükenmiş ya da tehlikeli boyutta azalmış oranda. Kaynak: UN (http://www.un.org/apps/newsFr/storyF.asp?NewsID=13755&Cr=FAO&Cr1/ )
* Son 15 yılın ortalama sıcaklıkları bu güne kadar kaydedilen en yüksek sıcaklıklar. NASA GISS data http://data.giss.nasa.gov/gistemp/graphs/Fig.A.txt http://data.giss.nasa.gov/gistemp/graphs/Fig.A2.txt
* Kıta buzulu, 40 yıl öncekinden yüzde 40 daha ince. NSIDC, National Snow and Ice Data Center, 2004 2050 yılında en az 200 milyon iklim mülteicis olabilir. The Stern Review: the Economics of Climate Change, Part II, Chapter 3, page 77 http://www.hm-treasury.gov.uk/d/Part_II_Introduction_group.pdf

ÇEKİMLERİN 217 GÜNÜ

Yapım notları: Yann Arthus-Bertrand ve ekibinin 30 yıldan uzun yoğun çalışmalarının ve gezegene olan tam bağlılıklarının filmini çekmeleri yaklaşık olarak üç yıl sürdü.

Büyük fikir: Yann Arthus-Bertrand böyle bir film yapma fikrinin aklına geldiği 2006’de, Elzévir Films’ten yapımcı Denis Carot ile görüştü. Carot, yönetmenin filmin ücretsiz gösterilmesi fikrine karşın hemen projeye katıldı. Bu klasik ticarileştirmeden kurtulmak ve filme yatırım yapabilecek bir sponsor bulmak anlamına geldiği için kritik bir karardı.

Aynı şekilde, filmin gerçekten küresel olabilmesi için uluslararası dağıtımı sağlayacak nitelikte bir dağıtımcı bulmayı da gerektiriyordu. Denis Carot bu süreci, “Sektör içindeki insanlar projeyi duydukça, pek çok dağıtımcı firmadan telefon aldık. Bunların arasında bizim gibi bağımsız bir yapım şirketiyle çok nadir ortak projeler yürüten Amerikan dağıtım firmalarının temsilcileri de vardı. Ancak hiçbiri filmi ücretsiz olarak gösterme fikrini kafalarında bir yere oturtamıyordu. Sonunda Luc Besson ve EuropaCorp gerçekten projeye inandı ve potansiyel bir destekçi olarak PPR’ın karşısına çıkardı.” sözleriyle anlatıyor. Sonrasında çekim programı oluşturuldu. 54 ülke ve 217 günlük çekimin ardından 488 saatlik görüntü elde edildi.

Farklı mekanlarda araştırma yolculuklarına The Earth From The Air gibi çok satan kitaplarından ve Seen From The Air gibi televizyon programlarından deneyimli olan Yann Arthus-Bertrand eski teknik ve sanatsal danışmanlarından Isabelle Delannoy’ı anlatıcı metnini birlikte hazırlamak ve Seen From The Air’den gazeteci Dorothée Martin’i de birinci yönetmen asistanı olarak ekibine dahil etti. Yapım müdürü Jean de Trégomain ve çekim mekanlarını belirleyen Claude Canaple aynı anda Dünya’nın dörtbir yanında 21 ay boyunca çekim yapacak üç ayrı ekip için inanılmaz bir program hazırladı.

Dorothée Martin’in söylediği gibi, “Dünya’nın etrafında helikopterle dönmek kolay görünebilir, ama aslında her görev ve her çekim zorlu çalışmalarla gerçekleştirildi”.

Film ekibi: Havadan fotoğraf çekme konusunda oldukça deneyimli olan Jean de Trégomain, her çekimi kafasında tasarladı. Trégomain çekimler için, “Film çekim yapılacak her yerde, doğru iletişimi kurmak, doğru helikopteri ve onun pilotunu bulmak gibi kendi içinde bir hazine avını barındırıyor” yorumunda bulunuyor.

Farklı bölgelerdeki çekimlerin yanı sıra ekip genellikle Paris’te çalıştı. Buradan yürütülen çalışmalar çekim planları, ekiplerle iletişim kurma gibi organizasyon işleriydi. Havadan çekim yapmak beraberinde pek çok teknik sorun da getiriyordu. Bunlardan biri oldukça belirli bir tipte kamera kullanılması zorunluluğuydu. Cineflex V14 TM – AXYS, yüksek çözünürlüklü çekim yapmasının yanı sıra uzak mesafelerden yakın plan çekim yapabilme ve filmlerinin helikopterde değiştirilebilmesi gibi özellikler taşıyordu. Ancak bu kamera için de helikopterin dar alanına 120 kilogram ekipman sığdırılması gerekiyordu.

Yann Arthus-Bertrand ile daha önce pek çok çekime çıkmış, 20 yıllık hava fotoğrafçılığı deneyimi olan Tanguy Thuaud ekibe katılan kameramanlardan biriydi. Thuaud yaşadığı deneyimi, “Her zaman helikopterimizi ya da pilotumuzu seçemiyorduk ve hava fotoğrafçılığının sonuçlarının yüzde 60’ı helikopterin gücü ve pilotun onu nasıl kontrol ettiğine bağlıdır. Hava, ekipman ve iletişim problemlerinden hiç bahsetmiyorum. Yann ilk çekimlere başladığımız zaman nasıl görüntüler istediğini bize anlatabilmek için fotoğraf çekip, kendi fotoğraf makinasından bize gösteriyordu” sözleriyle ifade ediyor.

Her görevde kameramanlar, görüntü teknisyenleriyle birlikte ekip olarak çalıştılar. Bu teknisyenler, kameramanlara asistanlık yapmanın yanı sıra, kameraların filmlerinin koyulması, taşınması gibi konularla ilgileniyorlardı. Filmler renk düzeltmeliyse ekip çekimi ‘ham / raw’ modda çekerek en yüksek töleransı elde etmeye çalışıyordu. Görüntü teknisyenlerinden biri olan Stéphane Azouze, “Bu çekim biraz gri, düz ve pek de etkileyici olmadığı anlamına gelir, ki istenmeyen bir sonuçtur. Ama bir süre sonra bunun bir geçiş süreci olduğuna dair gözlerinizi eğitirsiniz” sözleriyle süreci anlatıyor.

Bir başka sorun da helikopterlerden kısıtlı sürede çekim yapılabilmesiydi. Dorothée Martin bu sorunu, “Kısıtlı miktarda yakıt alınabiliyor ve motor bunu kısa sürede yakıyor. Havada geçen her dakika pahalı. Ortalama bir helikopter havada 2 ya da 2.5 saat kalabiliyor ve biz genellikle yakıt dolum alanlarından uzak yerlerde çekim yapıyorduk. Bu nedenle istediğimiz görüntüleri alabilmek için 30 dakika gibi bir süremiz kalıyordu. İşte bu nedenle olabildiğince odaklanmış ve verimli bir şekilde çalıştık” şeklinde anlatıyor.

Bürokrasi: Teknik sorunlar ekibin karşılaşacağı bürokratik sorunların yanında önemsiz kalıyordu. Jean de Trégomain çalışma yapılan her ülkede, “Bizim yerel kültürü, onun işleyişini anlamamız gerekiyor ve ona uyum sağlamalıyız” açıklamasını yapması gerekti. Her ülkenin güvenlik gereksinimleri uyarınca farklı yerlerden izinler alınması gerekti.

Dorothée Martin, “Bir ülkenin isteği gereği Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Konsolosluk, Ordu ve havacılık Kuvvetleri’nin hepsine aynı anda izin için başvurmamız gerekti” sözleriyle yaşadıkları zorlukları anlatıyor.

Bütün bu işler Paris’ten yerine getirildikten sonra keşif gezisine giden ekip, çekmek istedikleri bölgelerin kesin GPS kodlarını bildirdikten sonra beklemeye başladı. Filmde 2 ya da 3 dakika görünecek bir sahnenin hazırlığı bir yıl sürüyordu.

Martin, “Ekip havalanınca, yanımızda bir de güvenlik görevlisi oluyordu. Bu görevli, uçuş planını kontrol ediyor, verdiğimiz GPS kodlarına sadık kalıp kalmadığımıza bakıyor ve neleri çektiğimizi inceliyordu. Akşam da görüntüleri bizimle birlikte izliyordu. Kasetleri yurt dışına çıkarmama izin vermediler. Sansür nedeniyle onları bırakmam gerekti. 15 kasetten iki ve birinin yarısı silinmiş olarak geldi” sözleriyle devam ediyor. Bu önlemler havadan çekim yapmanın sorunlarından ileri geliyor. Bazı ülkeler bizim kullandığımız cayro –denge sağlayıcı kameraları zum objektifleri nedeniyle yasaklıyorlar.

Senaryonun yazımı: Projenin bir diğer orijinal yönü de çekimlerin senaryo yazılmadan başlaması. Çekimlerin başlamasından bir yıl sonra Yann Arthus-Bertrand gazeteci Isabelle Delannoy’a senaryoyu birlikte yazmalarını teklif etti. Delannoy, “Sonunda, bunun iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum. Çünkü her çekim kendi hikayesini, kendi hızında anlatıyor. Gökyüzü, su ve Dünya’nın birleştiği bir çekimi izlerken yaşadığım şoku hatırlıyorum. Yann ile birlikte, insanların ve Dünya’nın, tüm elementlerin arasında sarsılmaz bir bağ olduğunu anladık. Bu bizi çok etkiledi.” diye ekliyor.

Bir başka ön koşulları da tahrik edici bir özellik olan hüzün tacirliğinin tuzağına asla düşmemek. Isabelle Delannoy, “Seçtiğimiz yoldan dramatik bir şekilde çıktık ve bunu şimdi değiştirmek zorundayız. Bunun hayati olduğunun farkına varır ve anlarsak bunu değiştirebiliriz. Havadan çektiğimiz görüntüler konular üzerine düşünecek bir perspektif verirken, bu gerçeği gözler önüne seriyor” sözleriyle yazıdan çok görüntülerin tanımlayıcı olduğunu vurguluyor.

Isabelle Delannoy’un eğitici yaklaşımı, Tewfik Fares ile yazdığı metinde kendini açığa çıkarıyor, “Hikayemize devam etmek artık bize kalmış. Hepimize.”

Müzik, kendi başına bir karakter: Önce görüntüler, sonra metin ve sonra da müzik. Yann Arthus-Bertrand’ın dokunaklı filmine eşlik eden, duyguları açığa çıkaran, asla yersiz olmayan ve asla basit olanı aşırı duygusal hale getirmeyen bir müzik.

Onun deneyimi, dünyevilik ve birleştirme, projesine eşsiz şiirsel bir dinamik kazandırdı. Armand Amar, Budapeşte Senfoni Orkestrası ve Şangay Perküsyon Topluluğu’yla kayıtlar yapmak için pek çok yolculuk yaptı. Başarılı müzik çalışmasında farklı kıtalardan ilahiler ve enstrümanlar kullandı.

Filmin müziklerini hazırlayan Armand Amar YUVA’nın (Home) müzikal yolculuğunun hikayesini anlatırken, “Bir film için müzik yaparken sayısız zorunluluğun merhametine kalırsınız. Her şey bir sahneye, niyete hizmet etmelidir. Film müziği yapmanın temel fikri, yönetmenin ne hissettiğini bilmek ama mesajı aşırı vurgulamadan film hakkındaki kendi vizyonunu da oluşturmaktır. Notalar hikayenin bir kısmını anlatır, görüntüler diğer bir kısmını, dış ses ile başka bir dilden konuşur ama hepsinin bir senfoni, bir harmoni içinde birleşmesi gerekir. Görüntü ve metin olmadan müzik yapmak benim için önemli bir deneyim oldu. Müzik aynı zamanda görüntülere hareket ve duygu verir. Filmin ritmi uzun düşüncelere dalmaya olanak veren bir ritim, ama ben bu kısıtlamaların akıntısına kapılmaya izin vermedim.

Görüntülerin nefes almasına izin vermek önemlidir. Onlar oldukça sessiz görüntüler. Yerkürenin üzerinde uçuyoruz, bu nedenle sessizliğe ihtiyacımız var. Orkestranın bölümlerinden yalnızca piyano ve kemanları elimde tuttum. Fazla senfonik bir etki kullanmak istemedim. Geleneksel müzikte olduğu gibi, yayay yazıyı, dikey yazıya tercih ettim” diyor.

Kurgu: Projenin çapı göz önünde tutulunca ve Yann Arthus-Bertrand her yerde bulunamadığından, yapılan çekim aynı gün izleniyordu. Daha sonra her işin derlemesi, diğer yerlerle ilgili isteklerini böylelikle belirleyebilecek olan Yann Arthus-Bertrand’a gönderiliyordu.

Bu ön-eleme, filmin editörünün de işini kolaylaştırıyordu. Yine de editörün önünde izlenecek 488 saatlik çekim vardı! Projeye Eylül 2007’de katılan Yen Le Van, ekip çekimlere koyulduktan beş ay sonra çalışmaya başladı. Halihazırda çekilmiş olan bölümü izledi ve “efektler yerine karşıtlıkların üzerinde durmayı seçerek” bir ilk genel bakış fırsatı sunmak için bunu montajladı.

1 Yorum

  1. selamlar..
    sitenizde dolanmak oldukça keyifli ama yukarıdaki videoları izleyemedim yardımcı olursanız sevinirim.teşekkürler.

    Cvp:
    Selamlar,
    videoları izleyebilmeniz için firefox ile bağlanmanızı öneririz. (Eğer buna rağmen izleyemiyorsanız bağlantı hızınız normalden düşük demektir)

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz