Ocak 16
Islak yasa
1921 yılında bugün, Birleşik Devletler Senatosu Kuru Yasa’yı onayladı.
Böylece yasaklamanın en büyük reklam olduğu, bir kez daha, teyit edildi: Kuru Yasa sayesinde, yasaklanan alkollü içkilerin üretim ve tüketimi çoğaldı ve Al Capone’la adamları daha önce hiç öldürmedikleri kadar çok öldürüp hiç kazanmadıkları kadar çok kazandılar.
Birleşik Devletler’in deniz piyadelerine on altı madalya kazanacak kadar uzun süre komuta etmiş olan General Smedley Butler 1933’te, Al Capone’un Chicago’daki başarılarının askerlerine üç kıtada esin kaynağı olduğunu itiraf etti.
Ocak 17
Tanrı’yı kurşuna dizen adam
1918’de Moskova’da, devrimci coşkunun tam ortasında, Anatoli Lunacharski Tanrı’yı yargılayan bir mahkemeye başkanlık etti.
Bir İncil sanık sandalyesine oturtuldu.
Savaya göre, Tanrı tarih boyunca insanlığa karşı sayısız suç işlemişti. Savunma avukatı Tanrı’nın suç ehliyeti olmadığını iddia etti: zira ileri derece bunaklıktan muzdaripti: ama mahkeme onu idama mahkûm etti.
1918’de bugün, şafak vakti, beş mitralyöz mermilerini gökyüzüne doğru boşalttı.
Ocak 18
Kutsal su
Kutsal Engizisyon zamanında, banyo yapan İspanyollara Müslümanlık günahı işlemiş gözüyle bakılırdı.
Suya hayranlık Muhammed zamanından geliyordu.
Muhammed yaklaşık olarak 570 yılında çölde doğmuş ve suyun takipçilerinin dinini çölde, o susuzluk krallığında, kurmuştu.
O, Allah adını verdikleri Tanrı’nın söylemesini emrettiği şeyleri söylüyordu: kurtuluş yolunda, günde beş kez bedeni çene yere değene kadar bükerek ibadet etmek gerekiyordu ve her ibadet öncesinde suyla arınmak şarttı.
-Temizlik imanın yarısıdır, diyordu.
Ocak 19
Onunla birlikte bir çağ doğdu
İskoç James Watt 1736’da doğdu.
Dediklerine göre buhar makinesini o icat etmedi, ama her halükarda onu fazla bir beklentiye girmeden geliştirmeyi bilen o oldu ve mütevazı bir atölyede Sanayi Devrimi’nin enerji kaynağını ortaya çıkardı.
O andan itibaren, o makineden köylüleri işçiye dönüştüren başka makineler doğdu ve baş döndürücü bir hızda bugün yarın oldu, dün ise tarih öncesine gönderildi.
Ocak 20
Kutsal yılan
1585’te, Meksikalı piskoposlar yaptıkları üçüncü konsey toplantısında kilise duvarlarına, tabloların üzerine ve sunaklara yılan resmi yapılmasını ya da yılan figürü oyulmasını yasakladılar.
Putperestlik kazıyıcılar, bu Şeytan enstrümanlarının yerliler arasında iğrenme ya da korkuya neden olmadığını nihayet anlamışlardı.
Paganlar yılanlara bayılıyorlardı. Âdem’in o kandırılma hikâyesi yüzünden yılanlar İncil geleneğinde prestij kaybına uğramışlardı, ama Amerika kıtası şefkatli bir yılan yuvasıydı. Dalgalı sürüngen iyi hasadı haber veriyordu, aynı zamanda yağmuru çağıran şimşekti ve her bulutta bir su yılanı yaşıyordu. Ayrıca su yollarını kullanarak bu dünyadan gitmiş olan Tanrı Quetzalcóatl da tüylü bir yılandı.
Ocak 21
Onlar suların üzerinde yürüyorlardı
1779 yılında, İngiliz konkistador James Cook Hawaii adasında çok tuhaf bir gösteriye katıldı.
Bu gösteri anlaşılmaz olduğu kadar tehlikeliydi de: yörenin yerlileri Kealakekua Koyu’nda denizin üzerinde ayağa kalkıp dalgaların kendilerini götürmesine izin vererek eğleniyorlardı.
Acaba Cook bugün sörf diye adlandırdığımız sporun ilk seyircisi mi olmuştu?
Belki de bunun ötesinde bir şey vardı. Bu dalgalar ayininde belki de daha başka bir şey vardı. Netice itibarıyla bu ilkeller, bütün yaşamların anası olan suyun kutsallığına inanıyor, ama onun ilahiliği önünde ne diz çöküyor ne de eğiliyorlardı. Onun enerjisiyle toplu halde denizin üzerinde yürüyorlardı.
Cook üç hafta sonra bu su üzerinde yürüyenler tarafından bıçaklandı. Daha önce Avustralya’yı Britanya tahtana hediye etmiş olan cömert denizcinin Hawaii’yi de hediye etme arzusu bu yüzden gerçekleşmedi.
Ocak 22
Bir krallık taşınıyor
İki ay önce Lizbon’dan yola çıkmış olan iki köhne gemi,1808 yılı Ocak ayında bugün, aç susuz bir halde Brezilya kıyılarına ulaştı.
Napolyon Avrupa haritasını ayaklarının altında çiğniyordu ve daha Portekiz sınırını geçer geçmez panik başladı: ikamet değiştirmek zorunda kalan Portekiz saray eşrafı tropiğe doğru yola çıktı.
Taşınmaya Kraliçe Maria öncülük etti. Onun hemen arkasındaysa, daha sonra Rio de Janeiro Karnavalı’na esin kaynağı olan perukları ve gösterişli kıyafetleriyle prens, dükler, kontlar, vikontlar, markiler ve baronlar gidiyordu. Onların ardındaysa, çaresizlik içinde öbeklenmiş bir halde, rahipler, askeri komutanlar, saray fahişeleri, terziler, hekimler, yargıçlar, noterler, berberler, kâtipler, ayakkabıcılar, bahçıvanlar yürüyordu…
Belki delirmemişti ama Kraliçe Maria’nın kafasının pek de sağlıklı olmadığı bir gerçekti ve o kargaşanın ortasında sürekli olarak aynı cümleyi tekrarlayıp duruyordu:
-O kadar hızlı koşmayın, gören de kaçıyoruz zannedecek!
Ocak 23
Medenileştiren ana
1901’de, Kraliçe Victoria’nın son nefesini verdiğinin ertesi günü, Londra’da görkemli cenaze merasimleri başladı.
Organizasyon kolay olmadı. Bütün bir döneme adını veren ve ölen kocasının anısına kırk yıl boyunca yas kıyafeti giyerek kadınsal özverinin bir örneğini sergileyen bu kraliçe büyük bir ölümü hak ediyordu.
Britanya İmparatorluğu’nun simgesi Victoria; on dokuzuncu yüzyılın sahibi ve hanımefendisi Victoria Çin’e afyonu, Çinlilere de sanal hayatı dayatmıştı.
İmparatorluğunun merkezinde, görgü kurallarını öğreten kitapların okunması mecburiydi. Lady Gough’un 1863’te yayınlanan Etiket Kitabı dönemin toplumsal emirlerinden bazılarını açıklıyordu: örneğin, kitaplık raflarında erkek yazarların kitaplarının kadın yazarların kitaplarına çok yakın durmasından kaçınmak gerekiyordu.
Kitaplar ancak erkek yazarla kadın yazarın evlilik bağıyla birbirlerine bağlı olmaları durumunda -Robert ve Elizabeth Barrett Browning örneğinde olduğu gibi- yan yana gelebiliyorlardı.
Ocak 24
Medenileştiren baba
1965’te Winston Churchill öldü.
1919’da British Air Council’e başkanlık ederken her zamanki savaş sanatı derslerinden birini vermişti:
Gaz kullanımı hakkında koparılan onca fırtınayı anlamakta zorlanıyorum. Ben medenileşmemiş kabilelere karşı zehirli gaz kullanılmasına tamamen taraftarım. Bunun iyi bir ahlaki etkisi olacak ve kalıcı bir korku yayacaktır.
1937’de, Palestine Royal Commission karşısında konuşurken ise her zamanki insanlık derslerinden birini vermişti:
Ben ne Amerika’daki Kızılderililere ne de Avustralya’daki siyahlara kötü bir şey yapıldığını kabul ediyorum. Daha güçlü, daha üstün biri gelince kendine yer açar ve orada olan da bu.
Ocak 25
Şeytanlık hakkı
Nikaragua halkı Güegüence’yi (gueguense), kutlar ve gülüp eğlenir.
Bayramının kutlandığı günler boyunca sokaklar, bu yaşlı bilgenin üzerlerinde anlatmış olduğu öykülerin, söylemiş olduğu şarkıların ve etmiş olduğu dansların sahnesine dönüşür. O andan itibaren artık herkes bir anlatıcı, bir şarkıcı ve bir dansçıdır.
Güegüence Latin Amerika sokak tiyatrosunun babasıdır.
Sömürgeci dönemin başından beri kışkırtıcı üstadın sanatlarını öğretmektedir:
-Kazanamayacaksan berabere bitir. Berabere bitiremiyorsan karışıklık çıkar.
Hiçbir anlamı olmayan sözcüklerin mucidi, Şeytan’ın gıpta ettiği şeytanlıkların üstadı, hor görülenlerin hor göreni, baş belası, serseri, dalgacı Güegüence asırlardan beri aptalı oynamayı sürdürmektedir.
Ocak 26
Bolivya’nın ikinci kuruluşu
2009’da bugün yapılan referandumda halk, Devlet Başkanı Evo Morales’in önerdiği yeni anayasaya evet dedi.
O güne kadar yerliler Bolivya’nın çocukları değildiler; onun sadece el işçiliğiydiler.
1825’teki ilk anayasa halkın yüzde üç ya da dördüne vatandaşlık verdi. Geri kalanlar, yani yerliler, kadınlar, yoksullar, okuma yazma bilmeyenler şenliğe davet edilmediler.
Birçok yabancı gazeteci için Bolivya, yönetilemez, anlaşılamaz, düzeltilemez, bir şey yapılamaz bir ülke. «Amaz», «emez» eklerini kullanırken yanılıyorlar: itiraf etmeleri gerekirdi ki Bolivya onlar için görünmez bir ülke. Aslında bunda hiçbir tuhaflık yok, çünkü bugüne kadar Bolivya da kendine karşı kördü.
Ocak 27
Dünyayı dinlemen için
1756’da bugün Wolfgang Amadeus Mozart doğdu.
Asırlar sonra bugün, bebekler bile onun bize bıraktığı müziği seviyor.
Birçok kez ve birçok yerde kamdandı ki, yeni doğan bebek Mozart’ın müziğini dinleyince daha az ağlıyor ve daha iyi uyuyor.
Bu ona en güzel biçimde dünyaya hoş geldin demenin ve şunu en iyi şekilde söylemenin biçimi:
-Bu senin yeni evin. Ve o böyle bir ses çıkarır.
Ocak 28
Dünyayı okuman için
Daha henüz matbaa yokken, İmparator Şarlman, Aachen şehrinde Avrupa’nın en iyi kütüphanesini yaratan çok sayıda metin kopyalayın ekipler oluşturdu.
Okumaya bu kadar katkı sağlayan Şarlman okumayı bilmiyordu. Ve 814 yılının başlarında bir okuma yazma bilmez olarak öldü.
Ocak 29
Susarak söylüyorum
Anton Çehov 1860’da bugün doğdu.
Hiçbir şey söylemiyormuş gibi yazdı.
Ve her şeyi söyledi.
Ocak 30
Mancınık
1933’te Adolf Hitler Almanya şansölyesi oldu. Kısa bir süre sonra ulusun yeni sahibine ve efendisine yaraşır şekilde, çok büyük bir tören düzenlendi.
Orada alçakgönüllülükle haykırdı:
-Ben Gerçek Çağı’nı kurmaktayım! Uyan Almanya uyan!
Ve roketler havai fişekler, kilise çanları, ilahiler, tezahüratlar yankıyı daha da arttırdı.
Beş yıl önce Nazi Partisi oyların yüzde üçünden daha azını toplamıştı.
Hitler’in zirveye doğru olimpik sıçrayışı, maaşların, iş imkânlarının, para ve diğer her şeyin dibe doğru aynı anda düşüşü kadar olağanüstü oldu.
Topyekûn çöküşle çılgına dönen Almanya suçlulara -Yahudilere, kızıllara, homoseksüellere, çingenelere, zihinsel özürlülere ve çok fazla düşünme saplantısına kapılmış olanlara- karşı sürek avını başlattı.
Ocak 31
Biz rüzgârdanız
1908’de bugün Atahualpa Yupanqui doğdu.
Hayatta üç kişi oldular: gitarı, atı ve o. Ya da, rüzgârı da sayarsak, dört.
Eduardo Galeano
Ve Günler Yürümeye Başladı
Çeviri: Süleyman Doğru / Sel Yayıncılık