DÜŞÜNCE GÜCÜYLE TEDAVİ: NEYE İNANIYORSAK, O BİZİM GERÇEĞİMİZ OLUR – LOUISE L. HAY

Olumsuz düşüncelerin birikiminin yarattığı çöplüğün bedelini fiziksel, zihinsel ve duygusal rahatsızlıklar yaşayarak ödüyoruz. Olumsuz düşünceler, olumsuz duyguları yaratıyor. Bu düşük frekanslı duygular bağışıklık sistemini zayıflatıyor. Düşündüğünüz her şeyin, yaşayacağınız her şeyin belirleyicisi olduğunu hiç düşündünüz mü? Kendini sevmek ve onaylamak, kendine güvenmek, layık olduğunu düşünmek ve kabul etmek kafamızın içinde bir düzen yaratır. Bu da yaşamınızda daha sevecen ilişkiler, yeni bir iş, yaşayacağınız yeni ve daha güzel bir yer sağlar.

Günde kaç düşüncenin zihninizden geçtiğini biliyor musunuz? Ortalama olarak elli bin Peki bu etli bin düşüncenin yüzde kaçının olumsuz düşünceleri içerdiğini düşünüyorsunuz? Yüzde altmış ile altmış beş arası. Bu oran karamsar insanlar için yüzde doksana varabiliyor Depresyondaki insanlar için ise daha da yüksek bir yüzdeye. İntihar, düşüncelerin yüzde yüz olumsuz olmasından kaynaklanıyor. Kişinin kendisini hayata bağlayan en ulak olumlu bir düşüncenin olmadığı geçici cinnet anında ise intihar gerçekleşiyor Hatta o anda bile kişi birilerinin kendi ölümünden dolayı hissedeceği pişmanlık duygusunun kendisine vereceği birkaç saniyelik geçici hazla mutlu olmaya çalışıyor.

Demek ki insanın temel doğası hazza yönelmek. Bazen acıdan kaçış bile haz salabiliyor.

Günde elli bin düşünceyi kayda geçirebilseydik. çoğunun tekrarlar ve olumsuz yargılardan ibaret olduğunu görebilirdik.

“Anne babalarımızı suçlamayalım. Hepimiz kurbanların kurbanlarıyız. Onlar kendilerinin bilmediği şeyi bize nasıl öğretebilirlerdi ki? Anneniz kendini sevmeyi bilmiyorsa, babanız kendini sevmeyi bilmiyorsa, onların size kendinizi sevmeyi öğretmesi de imkansız olacaktır. Onlar da çocukluklarında kendilerine öğretilen şeylere dayanarak yapabileceklerinin en iyisini yapmaya çalışıyorlardı.”

Çok güldüm, başıma kötü bir şey gelecek”, “Ben ne aptalım, ‘Saçlarım ne kötü”, “Göbeğimi hiç sevmiyorum”, “Sevilmeye layık değilim*. “Bu sorunla başa çıkamam”, “Beni gerçekten tanıdığında sevmeyecek, “Beceriksizin tekiyim”. O aptalın teki vb..,

Düşünceler duygularımızı yaratıyor, duygular davranışlarımızı belirtiyor Ve biz davranışlarımızın sonucunda aldığımız tepkilerin sorumluluğunu üstlenmek yerine kişileri, koşulları ya da olayları suçluyoruz. Her koşulda kendimizi beraat ettirmeye yatkınız. Kendimizi bir şekilde haklı çıkarmayı başarıyoruz belki ama düşüncelerimizin yarattığı sonuçlardan kaçamıyoruz.

Evrende bedelsiz hiçbir şey yoktur Olumsuz düşüncelerin birikiminin yarattığı çöplüğün bedelini fiziksel, zihinsel ve duygusal rahatsızlıklar yaşayarak ödüyoruz.

Duygular enerjidir Düşük frekanslı olumsuz düşüncelerin zihnimize hâkim olduğu bir yaşam en kötü olasılıkla ölümcül has talik, en iyi olasılıkla mutsuz ve doyumsuz bir yaşam olur. Tabii buna yaşamak denirse. Bu düşüncelere yüzde kırk olumlu düşünce eklendiğinde ise kişi kendisini “mutsuz değilim, ama…” diye tanımlar.

Mutsuz olmamak, mutlu olmayla eş anlamlı değildir.

Kendisine ve başkalarına karşı olumsuz düşünceler besleyen kişi, tıpkı kötü beslenen bir kişi gibi sağlıksız olur.

Düşünce Gücüyle Tedavi”nin yazarı olan Louise Hay tüm hastalıkların kaynağının olumsuz düşünceler olduğunu savunuyor. Olumsuz düşüncelerin oranı arttıkça hastalıklar da daha ciddi boyutlar kazanıyor. Çünkü olumsuz düşünceler, olumsuz duygulan yaratıyor. Bu düşük frekanslı duygular ise bedenin bağışıklık sistemini zayıflatıyor. Sonuçta bedenimizde her an mevcut olan virüs ve bakteriler, bağışıklık sisteminin direnciyle karşılaşmadığı için hasta oluyoruz.

***

Sağlığınızın sorumluluğu tümüyle size ait. Bedelini ödeyecek olan da, kazanacak olan da nihayetinde yine sizsiniz. Sağlık, bedende bir hastalığın olmaması demek değildir Bedenin, zihnin, duyguların uyum içinde optimum faaliyet yeteneğine ve performansına sahip olduğu, bilinçli, doyumlu ve üretken bir yaşam sürebilmektir sağlık. Bazen bilgi eksikliği, yapılan yanlış seçimler ya da sorumsuz davranışlarımız veya kötü alışkanlıklarımız sonucunda sağlığımızı yitirebiliriz. Önce düşüncelerimiz sağlıksızlaşır. objektif düşünememeye başlarız, sonra duygularımız sağlıksızlaşır, duygularımızın bize verdiği mesajları algılayamamaya hatta onları bastırmaya ya da sağlıksız yollarla ifade etmeye başlarız, daha sonra da bedenîmizde hastalık tezahür eder. İşte bu aşamalarda bilgi, yetenek ve deneyimlerinden yararlanabileceğiz eğitimci ve şifacılara ihtiyaç duyarız. Bu alanlar sadece tıbbın tekelinde değildir. Tıp sektörü öyle olmasını istese de.

Sağlık ya da hastalık, mutluluk ya da mutsuzluk, hayatı bir yük ya da serüven olarak görebilmek hepimizin an be an yaptığımız seçimler dizisinin sonuçlandır. Ama bilinçlice ama bilinçsizce. Yasaları bilmemek nasıl işlediğimiz suçtan ceza almamak İçin bir mazeret olamıyorsa, yaptığımız seçimlerin sonucunu beğenmediğimiz için başkalarını suçlamak da bizi mutsuzluktan, huzursuzluktan, hastalıklardan kurtarmaya yetmiyor.

Sağlıklı, mutlu ve doyumlu bir yaşam sizin en doğal hakkınız. Siz kendinizi geliştirmek, sürekli öğrenmek, zihinsel, ruhsal ve bedensel sağlığınızı korumak için kendinize zaman ayıracak kadar değerlisiniz. İnsan sevdiği ve değer verdiği şeyler için zaman ve  emek harcar değil mi?

Yazar: Louise L. Hay
Düşünce Gücüyle Tedavi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Social media & sharing icons powered by UltimatelySocial