Romanlar veya halk arasındaki tabirle Çingeneler Hindistan’ın Pencap-Sind nehir havzası boyunca Pakistan ve Afganistan’ın da içinde bulunduğu bölgelerden 1050 civarında İran ve Anadolu üzerinden dünyaya yayılmış Hint-Avrupa kökenli halkın adıdır.
Roman halkının vatanlarını neden terketmek zorunda kaldıkları bugün bile yanıtsız kalmakla beraber günümüz tarihçileri içerisinde yaygın olarak kabul edilen teori; Mahmut Gazi’nin Sindh ve Penjap’ı işgali sırasında 500.000 Hintliyi esir aldığı bilinmekte olup, Hindistan’ı fetheden Müslümanların, Romanları köle olarak alıp ülkelerine götürülmesi olduğudur. Günümüzde Romanlar dünyanın dört bir yanına dağılmış olarak yaşarlar. Büyük bölümü Avrupa’nın güney kesiminde toplanmıştır. 19. yy.ın sonlarına doğru Kuzey Amerika’ya da göç etmişlerdir. Ancak büyük bölümü yaşadıkları ülkede değişik adlarla anılsada gelenek, göreneklerini ve topluluklarının yönetim biçimlerini korumuştur.
KARIŞIK / ETNİK / ÜLKE MÜZİKLERİ – GELENEKSEL ÇİNGENE MÜZİĞİ
Türü: Ülke Müzikleri Yapımcı: Ares Stüdyo/Konser: Stüdyo
Parça Listesi, Amari Szi Amari – Hungary, Tcai Shukaire – Bulgaria, Poljuscka Polye – Russia, Sutka, Zurna Oro – Macedonia, Bambi Saidi – Egypt, Konfetki Baranoçki – Russia, Ederlezy – Yugoslavia, Amsafar – Romal – Rajasthan, Cristo – Spain, Usti, Usti – Macedonia, BEsena Rovena – Albania. Saeto – Spain, Dvye Gitara – Russia, Keçka Çau Reş e Merke Avdal
Dünyanın en renkli göçebe topluluklarından biri olan Romanlar Türkiye’de yoğun olarak Trakya’da, Çanakkale, Edirne, Düzce, Tekirdağ ve İstanbul yaşar.
Sanıldığı gibi romanları diğer insanlardan ten rengi, ırksal özellikler ya da dil ayırmaz. Esmer romanlar kadar beyaz tenli ya da sarışın Romanlar da vardır. Farklı ırklara mensup, farklı diller konuşan Roman grupları da vardır. Ama tüm Romanların ortak özelliği atalarının binlerce yıl boyunca göçebe zanaatçılıkla geçinmiş olmalarıdır. Bugün birey olarak bir Roman hangi mesleği yapıyor olursa olsun, insanlığın ilk zamanlarında atalarının göçebe zanaatçı olması onun da Roman toplumuna ait olduğunu gösterir.
Roman sözcüğü yerleşik düzeni olmayan göçebe insanları çağrıştırır. Oysa Romanlar’ın çok azı günümüzde göçebedir. Bazıları kendi istekleriyle göçebeliği bırakmış, yaşadıkları ülkenin yaşam biçimini benimsemişlerdir. Roman olmayanlarla evlenen Romanlar da vardır. Bazı ülkelerde de yerleşik yaşama zorlanmış, soykırıma uğramışlardır.
Yarı göçebe, yarı yerleşik bir topluluğun sayımının yapılması güç olduğu için Romanlar’ın kesin nüfusu bilinmemektedir. Bununla birlikte bugün dünyada 3-4 milyon dolayında, Türkiye’de ise 750.000 dolayında Roman olduğu tahmin edilmektedir.
Nisan 1971’de, Romanlar’ın sorunlarını tartışmak üzere Londra yakınlarında ilk Uluslararası Roman Kongresi toplanmış olup bu kongreye atfen, 1990’dan itibaren 8 nisan Dünya Romanlar Günü olarak kutlanmaktadır
Dilleri
Romani Hint-Avrupa dil ailesinin Hint-İran kolundan olup Sanskritçeyle benzerlikler göstermektedir. Romanlar kendilerine Rom derler. Rom, Çingenece’de (Romani dili) erkek ya da koca anlamına gelir. Bu dilin, eski ve artık ölü bir Hint dili olan Sanskritçeden (diğer Hint dilleri gibi) türediğinden sanılmaktadır. Bununla birlikte sözcük dağarcığında Yunanca, Türkçe ve Farsça sözcükler de vardır. Anayurtlarının Hindistan olduğu sanılmakla birlikte, Romanlarîn kökeni hâlâ tartışma konusudur. Tarihleri ile ilgili kayıt yoktur. Çoğu, yaşadıkları ülkenin dilini konuşur. Romanca ile yaşadıkları yörede konuşulan dilin karışımı bir lehçe konuşanlar da vardır. Örneğin, Fransa’dakilerin bir bölümü ve Almanya’daki Romanlar Romani ve Almanca karışımı bir dil konuşurlar. İngiltere ve Fransa’dakilerin başka bir bölümünün ise İspanyolca ile karışık bir lehçesi vardır. Bundan dolayı Roman Dili konuşulduğu yerlere göre farklılıklar gösterir. yerleşik bölgelerde dili o yöreye göre meyil vermiştir
hepsi çok seçkin muzikler süperr
keçka çau raş müthişmiş…