Dostoyevski: Ruslar acı çekmeyi seven, Almanlar kendini beğenen bir millettir

115

Sanıyorum Rus halkının en temel, en köklü tinsel gereksinimi her şeyde, her yerde, dinmek bilmeyen bir acı çekme gereksinimidir. Bu acı çekme tutkusu ezelden beri bulaşmıştır ona. Bütün tarihi boyunca süregelen bu ıstırap seli yalnızca dış felaketlerin getirdiği zorlukların sonucu değildir, halkın yüreğinin derinliklerinden fışkırmıştır… Rus halkı için, mutluluğun içinde mutlaka acı da yer almalıdır, yoksa onun için mutluluk tam olmaz. Tarihinin en muzaffer anlarında bile, hiçbir zaman gururlu ve üstünlük taslayan bir tavır sergilememiştir, bir çeşit acıya benzer duygululuk vardır; kazandığı zaferi, içini çekerek Tanrının bir lütfü sayar. Rus insanı acı çekmekten adeta haz duyar. Aslına bakacak olursak, halkın bütününde olduğu gibi, kişilerde de vardır bu duygu… Sözgelimi, hiç de azımsanmayacak sayıda olan şu ciğeri beş para etmez Rus tiplerine bir bakın. Burada olan, küstahlığıyla ve insan ruhunun düşüşünün iğrençliğiyle bazen çok şaşırtıcı olan korkunç ahlaksızlık değildir sadece. Bu işe yaramaz tip her şeyden önce bir çilekeştir. Rus insanında, aptalında bile, tutkulu bir saflıkla kendinden hoşnut olma duygusu hiç yoktur.

Sarhoş bir Rus ve Alman’ı ele alalım: Rus Alman’dan daha çirkin davranışlar sergiler, ama sarhoş Alman kesinlikle daha aptal, daha gülünçtür. Almanlar genellikle kendini beğenen, övünen bir millettir. Alman halkının bu temel özelliği, sarhoş Alman’da içtiği biranın ölçüsüne bağlı olarak artar. Sarhoş Alman tartışmasız mutlu insandır ve hiçbir zaman ağlayıp dövünmez; kendini öven şarkılar söyler ve gururlanır. Evine zilzurna sarhoş gelir de gururundan vazgeçmez. Rus kederden içmeyi, ağlayıp sızlamayı sever. Caka satmak isterse, üstün gelme duygusuyla değil, sadece hır çıkarmak için böyle davranır. Her zaman uğradığı bir hakareti hatırlar ve orada bulunsun bulunmasın, kendine hakaret edene demediğini bırakmaz. İşi küstahlığa kadar götürerek bir general olduğunu bile kanıtlamaya çalışır; inanmazlarsa sayıp dökmeye başlar ve inandırmak için, her zaman olduğu gibi, sonunda: “Nöbetçi!” diye seslenir. Sarhoş ruhunun derinlerinde hiç de “general” olmadığının, yalnızca aşağılık bir ayyaş olduğunun ve kendini hayvandan da küçük duruma düşürdüğünün farkında olduğu için “nöbetçi” diye seslenerek olmadık çirkinlikler sergiler. Mikroskoptaki örnek neyse, büyüğünde de odur: Cüretkârlığı ve zarif kusurlarıyla çok çekici, öyle ki, aptalların öykündüğü en aşağılık bir adam bile, çirkin ruhunun derinlerinde aşağılık biri olduğunu hisseder. Kendinden hoşnut değildir; yüreğinde sitem çoğalır ve bunun öcünü çevresindeki insanlardan çıkarır; korkunç öfkelidir, herkese sataşmaya başlar, anbean ruhunda yoğunlaşan acıyla mücadele ederken, aynı zamanda hazla adeta kendinden geçerek, artık son sınırına dayanır. Ezilmişliğine başkaldıracak gücü varsa, kendinden hoşnut olmamanın getirdiği gizli azaplarının hıncını -düştüğü iğrençlikle başı dumanlı- başkalarından aldığından daha güçlü biçimde kendinden çıkarır.

Fyodor Dostoyevski
Bir Yazarın Günlüğü

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz