DOSTOYEVSKİ: İNSAN SEVDİĞİNİ UNUTUR AMA SEVİLMEDİĞİNİ ASLA!..

2

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (1821-1881): İlk romanı İnsancıklar 1846’da yayımlandı. Ünlü eleştirmen V. Byelinski bu eser üzerine Dostoyevski’den geleceğin büyük yazarı olarak söz etti. Ancak daha sonra yayımlanan eserleri çağımızda edebiyat klasikleri arasında yer alsa da o dönemde fazla ilgi görmedi. Yazar 1849’da I. Nikolay’ın baskıcı rejimine muhalif Petraşevski grubunun üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Kurşuna dizilmek üzereyken cezası sürgün ve zorunlu askerliğe çevrildi. Sibirya sürgününden sonra yazdığı romanlarla tekrar eski ününe kavuştu. Bu kitapta sürgünden bir yıl önce yazdığı ve en tanınmış eserlerinden biri olan Beyaz Geceler’in yanı sıra hepsi 1848 yılına ait Başkasının Karısı ve Yatağın Altındaki Koca, Noel Ağacı ve Nikâh, Haysiyetli Hırsız, Yufka Yürekli öyküleri de yer almaktadır.

Dostoyevski’nin diğer realist ve karamsar eserlerine göre oldukça farklı olan hikâye, romantik unsurlar barındırır ve coşkulu bir ruh halini yansıtır.

Romanın kahramanı olan genç adam Sankt-Peterburg’un kasvetli ve beyaz gecelerindan birinde, tesadüfen kendisi gibi yalnız olan bir genç kız Nastenka ile tanışır. Nastenka’yla beraber tüm hayallerini ve anılarını paylaştıkları ve birbirleriyle bağ kurdukları dört beyaz geceyi Sankt-Peterburg’un sokaklarında geçirir. Nastenka birkaç yıl önce tanıştığı ve bir yıl sonra evlenecekelerine dair söz verdiği sevgilisini beklemektedir. Genç adam ve Nastenka geçirdikleri gecelerde birbirlerine yakınlaşırlar ve ikisi de karamsar duygularını unuttukları anlar geçirir. Dördüncü gece artık ümitleri kalmamıştır ve genç kahramanımız Nastenka’ya olan hislerini açıklar. Nastenkayla yürümeye başlarlar. Gece yarısına doğru eve dönmeye karar verdikleri sırada bekledikleri kişi onlara doğru gelirken Nastenka bir anda kahramanımızın kollarından ayrılıp o kişiye gider. Bu durum sonrasında kahramanımız eski yaşantısını ne kadar sıkıcı ve sıradan görse de o hayatına geri dönmek zorunda kalır.

Yalnızca XIX. yüzyıl Rus edebiyatının değil, dünya edebiyatının da en büyük yazarlarından Dostoyevski’nin 27 yaşında yazdığı Beyaz Geceler, okuru sarıp sarmalayan sevecen ve hüzünlü bir uzun öyküdür. Hem “dört gece süren bir aşkın hayali” hem de bir kişilik parçalanmasının öyküsüdür.

Beyaz Geceler kitabından aıntılar

“Gökyüzü öyle yıldızlı, öyle berraktı ki, onu gören sormadan edemezdi: Nasıl oluyor da böyle bir göğün altında türlü türlü suratsız, kaprisli insan yaşayabiliyor?” (Sayfa 3)

“Böylesine güzel bir gökyüzü altında gerçekten kötü insanlar, huysuz ve güvenilmez insanlar nasıl var olabilir?” (Sayfa 9)

“Zekâ güzellikle hiç yan yana gelmez.” (Sayfa 10)

“Gülüyor musunuz? Hoş, ben de sizi eğlendirmek için konuşuyorum ya…” (Sayfa 12)

“Şehirden uzaklaşıp doğanın koynuna atılır atılmaz, kendimi hep mutlu hissederim.” (Sayfa 13)

-Aşık mı oldunuz? Kime?
-Hiç kimseye. Bir ideale.” (Sayfa 13)

“-Yalnız ne demek anlıyor musunuz?
-İyi de ne demek yalnız? Yani kimseyi görmüyor musunuz?
-Hayır, hayır, birini görmekse görüyorum, ama yine de yalnızım.” (Sayfa 16)

Zekâyla güzellik birlikte olunca birbirlerine o kadar yakışıyolardı ki…” (Sayfa 17)

“Hem her şeyi doğru düşünmemi bekleyemezsiniz. Yüreğim çığlık atmak isterken, nasıl sessiz durabilirim?” (Sayfa 18)

Dostluğa hazırım, işte elim…
Ama lütfen bana aşık olmayın!” (Sayfa 19)

“Bir insan duyduğu her hissi, ruhundan kopup gelen her coşkuyu, hatta kardeşçe duyduğu acıma ve şefkat duygularını açıklamaya zorunlu mu?” (Sayfa 22)

Bakıyorum hiçbir şey sizi tatmin etmiyor. Neden bu kadar doyumsuzsunuz?” (Sayfa 23)

”En güzel yıllarımı heba etmişim! Artık bunun farkındayım ve fark etmiş olmaktan acı duyuyorum.” (Sayfa 29)

Eğer içimdeki söz sağanağı taşıp akmazsa boğulurdum, sevgili Nastenka.” (Sayfa 30)

“Düşlere dalıp gitmek bazen ne kadar iyi bir şeydir.” (Sayfa 32)

Bir anda gelip geçen güzelliğin neden böyle kısa ömürlü olduğunu ve artık bir daha geriye dönmeyeceğini içiniz burkularak düşünür, sevmeye bile vakit bulamadığınız bu aldatıcı, bu bir işe yaramaz güzelliğe ta derinden kırılırsınız…” (Sayfa 33)

“Yirmi yıl sizi sevmiş olsaydım yine de şu ankinden fazla sevemezdim.” (Sayfa 34)

Fakat mutluluk ve neşe insanı nasıl güzelleştiriyor!” (Sayfa 42)

“Ah! Mutlu bir insan ne çekilmez oluyor bazen!” (Sayfa 44)

Bu kitaplardan öyle bir zevk aldım ki, sonunda o zamana kadar kitapsız nasıl yaşadığıma hayret ettim.” (Sayfa 46)

“Karşımdaki tarafından anlaşılmayı beklememeyi çoktan öğrenmiş, ben kendi hakkımda kendi kararımı çoktan vermiştim.” (Sayfa 53)

Sanmayın ki bu gözyaşlarım zayıflığımdandır, geçene kadar bekleyin…” (Sayfa 55)

“Neden herkes olduğundan daha sert görünmeye çabalıyor? Bir insan, içini samimiyetle ortaya dökmeyi neden duygularına hakaret olarak kabul ediyor?” (Sayfa 62)

Bir anlık mutluluk!
Koskoca bir ömürde az şey mi?” (Sayfa 62)

“Çünkü insanlar kendileri mutsuz olmadıkça, başkalarının mutsuzluğunu asla anlayamazlar.” (Sayfa 66)

Gözlerimden yanaklarıma boşalan gözyaşlarıma da aldırma! Varsın aksınlar, onlar kimseyi incitmez! Kendiliğinden kururlar.” (Sayfa 68)

Ama sizinde bildiğiniz gibi, sevdiklerimiz kalbimizi kırsalar da onlara uzun zaman dargın kalamayız.” (Sayfa 72)

“Yaşlılık bu kadar korkunç alçalırsa, gençlik ne yapsın?” (Sayfa 85)

Derler ki, müzik güzelse verdiği tat bütün duygulara ayak uydurur. Mutlu insan, melodilerde mutluluğu, hüzünlü insan hüznü bulur.“(Sayfa 86)

“Bence şu dünyada hırsızlıktan daha aşağılık bir hareket yoktur. Bir başkası bedavaya alıyor; çaldığı sizin emeğiniz, döktüğünüz ter, harcadığınız zaman…”
(Sayfa 132)

Ama kabul ediniz, kıskançlık affı olmayan bir tutku, dahası felaketin ta kendisidir! Kıskançlık insanı gülünç duruma düşürür, kıskançlık bir kusurdur!.. ” (Sayfa 114)

Fyodor Dostoyevski
Beyaz Geceler

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz