DENEMELER: BOŞ İNANÇ VE TANRITANIMAZLIK ÜZERİNE – FRANCİS BACON

Eğer bir insan bir işe kesin olarak, ben biliyorum iddiası ile başlarsa, şüphe ile son bulur. Fakat eğer o şüphe ile başlamaya razı olursa, sonunda gerçeği bulacaktır.
Yalanlamak ve reddetmek için okuma! İnanmak ve her şeyi kabullenmek için de okuma! Konuşmak ve nutuk çekmek için de okuma! Tartmak, kıyaslamak ve düşünmek için oku![1]

Tanrı konusunda hiçbir düşüncesi olmamak, Tanrıya yaraşmayacak düşünceleri olmaktan yeğdir. Bunlardan birincisi inançsızlık, öteki ise saygısızlıktır. Boş inanç, hiç kuşkusuz Tanrıya karşı işlenmiş bir ayıptır. Bununla ilgili olarak, Plutarkhos ne güzel söyler: “Bence insanların Plutarkhos diye birini tanımıyoruz demeleri, bir Plutarkhos vardı, çocuklarını doğar doğmaz yerdi demelerinden çok daha iyidir.”[2] Hani Satürn’ün çocuklarını yediğini söyler ya ozanlar. Tanrıya gösterilen saygısızlık ne denli büyükse insanların uğrayacağı tehlike de o denli büyük olur.

Tanrıtanımazlık gene de sağduyu, felsefe, doğal bir inanç, yasalara saygı, töresel bir erdem gibi şeyleri tanımamazlık etmez; bütün bunlar da dinin olmadığı yerde bile insanın dış görünüşte bir erdeme yönelmesini sağlar. Boş inanç ise bunların hepsini kovar, insan ruhunda kendi zorbalığını kurar. Bundan dolayı, tanrıtanımazlık hiçbir zaman devletlerde karışıklığa yol açmamıştır, çünkü dünyadan öteyi düşünmeyen tanrıtanımazlar kendi kendilerini dizginlemek zorunluluğunu duyarlar. Üstelik, insanların tanrıtanımazlığa, Augustus Caesar’ın gününde olduğu gibi, barış zamanlarında yöneldiğini görürüz. Oysa boş inançlar kimi devletleri kargaşaya sürüklemiş, devletin bütün aşamalarını saran yeni bir ilkdevinim gücü, “primum mobile”, ortaya çıkarmıştır. Boş inançlarda başı çeken halktır, bu konuda her zaman bilgeler delilerin ardından gider, mantık ilkeleri uygulamalara yön vereceğine, tam tersine, uygulamalar ilkelere yön verir. Trient Kurultayı’nda[3] birtakım başpapazların çıkıp skolastik felsefeye inananların yıldızbilimcilere benzediklerini, bunların doğal olayları açıklamak için gökyüzünde merkezler, içice geçmiş felekler, odaklar, yörüngeler gibi şeyleri, böyle şeylerin var olmadığını bile bile uydurduklarını; skolastikçilerin bunun yanısıra, kilisenin tuttuğu yolu haklı çıkarmak için bir sürü dolambaçlı karmakarışık belit ile önerme ortaya koyduğunu ileri sürmeleri yerinde olmuştur.

Boş inancın nedenleri, insanın hoşuna giden, duyuları kamaştıran ayinlerle törenler; aşırı bir içten pazarlıklı sofuluk gösterisi; kiliseye yük olmaktan, papazların tutkularına hizmetten, çevirdikleri birtakım dolaplarla ceplerini doldurmalarından başka işe yaramayacak bir aşırı gelenek düşkünlüğü; yeniliklere kapıları ardına dek açan birtakım bönce tasarılara kulak vermek; Tanrının işlerini insanca ölçülerle açıklamaya kalkışarak bir kavramlar kargaşası yaratmak; son olarak da, özellikle, sıkıntı ile yıkımın birbirini izlediği barbarlık çağlarıdır. Uluorta bir boş inanç, çarpık çurpuk bir şeydir; bir maymunun insana benzemeye kalkışması onu nasıl daha çok çirkinleştirirse, boş inanç da dinden sayılmaya kalkışınca öylesine çirkinleşir Sağlam bir besin nasıl çürür kurtlanırsa, benimsenmiş kurallarla düzen de boş inançlarla çürür, bir sürü ne idüğü belirsiz töre çıkarır ortaya. Eskiden yerleşmiş boş inançlardan elden geldiğince kaçmayı en doğru yol sayan kimseler, kaçma konusunda bir kör inanca saplanmış olurlar; dolayısıyla, boş inançtan kaçarken, kötü bir müshil almışçasına, iyi şeylerin de, halk devrimlerinde çoğunlukla görüldüğü üzre, kötü şeylerle birlikte sürüklenip gitmemesine dikkat etmek gerekir.


Denemeler adını ilk kullanan, bu türün büyük ustası Fransız yazarı Montaigne’den alan Bacon Montaigne’in denemeleri ile arasında önemli bir ayrım vardır. Bacon’ın denemelerindeki anlatımda, Montaigne’in kendine dönük, görünüşte gelişigüzel, söyleşici sesinden daha çok, kişisel olmayan, özlü, betimci, nesnel bir ses göze çarpar. Bacon’ın çabası, Montaigne gibi kendi benliğini anlatmak değil, değişik alanlardan edinmiş olduğu gözlemlerle deneylere dayanarak insanoğluna yararlı olacak bir bilgelik ortaya koymaktır. Zaten yazarın yaşamı da doğadaki gelişmeleri yerinde saptamak, gözlemleriyle öğrenmek isteyen bir araştırma sebebiyle son bulur; Karlı bir günde soğuk hava ile etin çürümesi arasındaki karşılıklı etkileri araştırmak için yaptığı bir deney sırasında soğuk alır ve ölür.

Notlar:

1- Francis Bacon’a ait iki söz
2- Plutarkhos, De Superstitione, X. Saturnus (Yunan mitologyasında Kronos), kendisini tahttan indirmesinler diye bütün çocuklarını doğar doğmaz yermiş. Ancak, Zeus doğduğu zaman anası Rhea, Kronos’a kundakladığı bir taşı yutturarak oğlunu kurtarmış.
3-  Trient  Kurultayı, Katolik Kilisesi’nin 1545-1563 yıllarında Trioller’de Trient Kenti’nde, reform akımı karşısında bu kilisenin ilkelerini güçlendirmek amacıyla topladığı din adamları kurultayıdır.

1 Yorum

  1. Bu deneme bacon’un katolik kiliseden yararlanmak icin tanrı tanımını kabullenmesini net bir bicimde kanitliyor…

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz