Albert Camus’un “Yabancı” kitabı üzerine – Jean-Paul Sartre

Yabancı’nın açıklanması

Bay Camus’nün Yabancı’sı, daha baskıdan çıkar çıkmaz büyük ilgi gördü. Herkes bunu «ateşkesten beri yazılmış en iyi kitap» olduğunu yineliyordu. O günün yazınsal üretimi içinde, bu roman da bir yabancı’ydı. Sınırın, denizin öte yakasından geliyordu; o kömürsüz keskin ilkbaharda, ildışı bir harika gibi değil, ondan gereğinden çok yararlanmış kişilerin bıkkın içli dışlılığıyla bize güneşten sözediyordu; eski yönetimi bir kez daha ve kendi elleriyle gömmekle de, içimizde saygısızlık duygusu uyandırmakla da uğraşmıyordu; onu okurken, eskiden de kendi başlarına değerli olma, başka bir şey kanıtlamama savında yapıtlar yazıldığını anımsıyorduk. Ancak, bu bedelsizliğe karşılık, roman oldukça belirsiz kalıyordu: anasının ölümünden bir gün sonra «denize giren, kuraldışı bir ilişkiye başlayan, gülünç bir film seyredip gülen», «güneşten ötürü» bir Arap’ı öldü­ren ve aşılmazdan bir gün önce, «eskiden de, o gün de mutlu olduğunu» öne süren, «nefret çığlıklarıyla kendisini karşılamak» üzere idam sehpasının çevresinde pek çok insanın birikmesini dileyen bu kişiyi nasıl anlamalıydık? Kimileri: «budalanın, zavallının biri bu» diyordu; daha çok etkilenmişlerse: «suçsuz bu adam» diyorlardı. Ancak, sözkonusu suçsuzluğun da ne anlama geldiğini anlamak gerekiyordu.

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz