Alma – Tadema, Sir Lawrence ( 1836 Dronrijn – 1912 Wiesbaden )

Hollanda kökenli İngiliz ressam. Klasizmin temsilcilerindendir. Antwerp Academy’de tarih ressamı Hendrik Leys’in altında çalıştı.( 1863-1858 ) 1863 yılı boyunca İtalya’da bulundu. Greek ve Roma antikitesine ilgi duydu; Mısır arkeolojisiyle ilgili araştımalar yaptı. Antik Yunan, Roma ve Mısır’ın estetik atmosferini resimlerine taşımaya çalıştı. 1873’de İngiltere’ye giden sanatçı 1879’da Royal Academy’e seçildi. 1899’da “ sir ” ünvanı aldı.

Allston, Washington ( 1779 – 1843)

Amerikalı ressam. Londra’da B. West’in öğrencisi oldu. İtalya‘da kaldı. Özelliklede Poussin ve Rosa’dan etkilendi. Kutsal Kitaptan (Tufan) ve ilk çağ tarihinden alınan konular üzerine, yani klasikçilik ve romantizm anlayışlarının kaynaşmasına dayanan büyük boyutlu resimler yaptı. Dostu Coleridge’in de bir portresini yapmıştır. Amerikalı ressam, klasikçilik, Kutsal Kitap, Poussin ve Rosa, Romantizm, Tufan

Kyiv Chamber Choir/ Kyiv Oda Korosu ve Ortodoks Kilise ilahileri (3 albüm, 51 ilahi)

Kurulduktan kısa bir süre sonra uluslararası bir ün kazanan Kyiv Oda Korosu, Uluslararası yarışmalarda Almanya Polonya ve İrlanda’da Uluslararası yarışmalarda iyi derece aldı. Amerika, Almanya, Belçika, Hollanda, İngiltere ve İrlanda da konserler verdi. Koronun daha önce  yayımladığımız iki albümüne buradan ulaşabilirsiniz

Soldaki Seçmen Yerel Seçimde Hangi Adaylara Oy Verecek?

Seçime katılabilen soldaki dört parti, DTP, EMEP, ÖDP ve TKP il genel meclislerine kendi adlarıyla aday oluyor. Uzlaşılabilen yerlerde ortak adaylar ya da başka parti desteklenecek. DTP Kürtlerin çoğunlukta olduğu yerlerde kendi adaylarını gösteriyor. TKP merkezi platformdan çekildi, ama ilkelerine uygun ortak adayları destekleyecek.

Edebiyat Eleştirisinde Postmodernist Yönelimler

Doksanlı yıllar dönümünde Türk edebiyatında yayılım alanını genişletmeye başlayan postmodernist/avangardist edebiyat ürünleri, Türk edebiyat eleştirisinde çok yönlü gelişmelere neden olur. Özellikle, her romanında alışılmamış kurgu teknikleri uygulayan Orhan Pamuk’un Kara Kitap (1990), Yeni Hayat (1996) ve Benim Adım Kırmızı (1998) romanlan çevresinde yeni estetiğin ana ilkelerini sorgulayan, giderek edebiyat dışı alanlara kayan polemik ortamları oluşur.

Psikanalitik kuram üzerine düşünsel bir yolcuk; Sartre ve Freud

0

Bilinçdışının psyche’yi açıklama doğrultusunda bir kuramın temeli olamıyacağını, daha 1939’da, Esquisse’de* belirtmişti Sartre. Bilinç ve bilinçdışı: Freud’cu ‘psikanaliz kuramı’, bu iki ayrı alandan bilinci edilgin olanla sınırlıyor, bilinçdışını bu edilginliğin imlediği kavramsal bir alan olarak kuruyordu. Esquisse’in diliyle söylersek: bilincin ediminin anlamı, edimin dışındaydı, ya da imlenen imleyenden koparılmıştı. Sartre bu ‘kopma’yı, psikanaliz kuramının bilinç [imleyen] ile bilinçdışı’nı [imlenen], ayrışmış ontolojik düzlemlere koyması olarak anlıyor. Bilinç olgusu, diyor Sartre, neyi imliyorsa ona [imlenen’e], belirli bir olayın sonucu olan bir nesne bu olaya nasıl bağlanıyorsa böyle bağlanmıştır.

Falik “Dreams from the Machine” Ve “The Ballad of El Efe” adlı iki albümü

Daha önce ‘Streaks and Strokes’, ‘Elvolution’ ve  ‘Faliks Revenge’ adlı üç albümüne yer verdiğimiz ve bu albümler dolayısıyla kendisinden kısaca söz ettiğimiz Falik’in, “Dreams from the Machine” ve “The Ballad of El Efeiki” adlı iki albümüne daha yer veriyoruz. Aşağıdan oline olarak dinleyebilirsiniz.

Kemal Burkay ve Şiirleri “Çakıltaşlarım vardı benim/ Ama sen başkasın anlıyor musun”

Yenik değiliz boşa gitmedi çektiğimiz acılar ilk yaz yağmuruyla yeşeren tohumlara bak bir yangın gecesini andıran sesleri dinle savaş alanlarında çarpışanlar var yenik değiliz etselerde bizi ekmeğimizden çocuklarımızın buğday başağı saçlarından yardan ayırsalarda bizi yenik değiliz kanımızda bir pınar gibi kaynayan hayat yenik değiliz torbamız tohum dolu koşar adım giriyoruz kavgaya

Hangi bakanın oğlu hangi işe bakarak yolunu buluyor?

Her halk hak ettiği şekilde çıldıracaktır!..[1] % 99 kendine müslüman bir ülkede ekmeğin KDV si %18 iken dünyanın en zengin başbakanlarından biri olan Tayyip Erdoğanın oğlu gizlice pırlanta işine girince; elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, inci, safir gibi değerli taşların satışında uygulanan yüzde 18’lik KDV kaldırıldı.

Eserleri ülkesinde yasaklı, modern İran edebiyatının öncüsü; Sadık Hidayet’en bir öykü: Aylak Köpek

Veramin meydanını, açlık gideren ve günlük yaşantının basit gereksinimlerini karşılayan birkaç ekmek fırını, kasap, attar, iki kahvehane ve bir berber oluşturuyordu. Meydan ve kavurucu güneş altında yarı çıplak, yarı yanık dolaşan insanlar gurup vaktinin ilk esintilerini ve gecenin bastırmasını bekliyorlardı. Ne insanlarda, ağaçlarda ve hayvanlarda bir hareket vardı ne dükkanlarda iş. Sıcak hava başlara ağırlık veriyor gelip geçen otomobillerin kaldırdığı toz, masmavi gökyüzündeki hafif toz bulutunu sürekli yoğunlaştırıyordu. Meydanın bir tarafındaki yaşlı çınarın gövdesi oyulmuş ama ağaç yine de inatla eğri büğrü dallarını her bir tarafa uzatmıştı.

Karmaşık Bir Müzik Aleti Olarak Piyano

Beethoven, piyanonun yaygın olarak kullanılmasına zemin hazırlayan kişi oldu Toplam 88 tuştan oluşan büyük bestecilerin en çok kullandığı enstrüman olan Piyano,  ismini İtalyanca “Güçlü ve Hafif sesli klavsen – gravicembalo col piano e forte” ‘den alır.   Tuşa basarken uygulanan kuvvete göre çıkan sesin şiddetinin de aynı yönde değişken olması özeliği ile  atası klavsenden ayrılır.

“Susadım su verdin. Ama içinde tuz da vardı” Mehmet Atlı ve klipleri

Bahar ve gül / Bağ ve bostan / Şeker ve şerbet getirdin / Ama içinde zehir vardı – Keyif ve neşe / Şefkat ve mutluluk getirdin/ Susamıştım su verdin/ Ama içinde tuz da vardı – Aldandım ben aldandım / Büyümedim çocuk kaldım / Ah ah ah rezil rüsva oldum / Bir ah diyen olmadı  – Bir elinle verdin ötekiyle aldın / Ben keyfimden ozan olmadım / Bilesin ki hikayemiz sona ermedi.

Atlı, bu dillerin konuşulduğu bir aile ortamında ve Diyarbakır’ın Bağlar semtinde Çüngüşlü Türkmen, Balkan ya da Kafkas göçmeni Türk; Mardinli, Batmanlı Arap, Zazaca ve Kurmanci konuşan Kürt ailelerle alevi demiryolcu ailelerin bulunduğu çok kültürlü bir mahallede yetişmesini şans olarak değerlendirmektedir.

Derelay ve Axpik’ten Fotoğraflar

Derelay ve Axpik’te doğa ve gündelik yaşamın fotoğraflarını bizimle paylaşan Asuman Güncüye teşekkür ederiz. Fotoğraf albümünü görmek için tıklayınız  Not: Sonraki kareye geçmek için fotoğrafın üstünü tıklayınız

Soyluluk ve sadakatin simgesi “Safkan Yansımalar” sergisi İstanbul Modern’de (4 Şubat – 26 Nisan)

İstanbul Modern Sanat Müzesi Fotoğraf Galerisi’nde 4 Şubat’ta açılan “Safkan Yansımalar” adlı sergi   12. Yüzyıl’dan bu yana Avrupa saraylarında görülen Yeguada de la Cartuja atlarını yepyeni bir yorumla sunuyor. Fotoğrafçı Peter Müller Peter, ünlü Avrupalı ressamların tablolarında da resmedilen bu soylu atın, yine ünlü tablolarla birlikte fotoğraflarını çekerek çarpıcı öyküler yaratıyor.

Aydınlara Bildiri – Albert EİNSTEİN

Biz, çeşitli ulusların aydın’ve bilginleri, bugün ağır, tarihsel bir sorumluluk taşımak duygusuyla toplanmış bulunuyoruz. Toplanmamızı sağlıyan Fransız ve Polonyalı meslektaşlarımıza şükran borçluyuz: Önemli bir amaç uğruna topladılar bizi, amaçları bütün dünyada barış ve güvenliği korumak için bilge kişilerin etkisinden faydalanmaktır. Çok eski bir sorunla karşı karşıyayız: Bu sorunu ilk ele alanlardan biri Platon’dur: insan sorunlarını çözümlemekte kendimizi içgüdülerimize ve soydan gelme tutkularımıza bırakmaktansa, aklımızı usumuzu kullanalım diyordu.

SİYAD Ödülleri’ne ‘Sonbahar’ ve ‘Üç Maymun’ damgasını vurdu

41. SİYAD Ödülleri’ne aday filmler belli oldu. Yönetmen Özcan Alper’in filmi “Sonbahar” ve Nuri Bilge Ceylan’ın “Üç Maymun”u 11 dalın 9’unda aday gösterildi. Özcan Alper’in bol ödüllü filmi “Sonbahar” SİYAD Ödülleri’nin en güçlü adayı

Büyük bir düşünür Antonio Gramsci (1891 – 1937)

Gerçeğin kendisi devrimcidir. Dur­maz durulmaz, sonsuz bir devinim. Kırk altı yıllık kısa yaşamının on bir yılını cezaevinde geçiren büyük Marksçı düşünür Antonio Gramsci, 27 Nisan 1937′de öldü. Sardunya’nın bir köyünde doğan Gramsci, yedi çocuklu bir ailenin altıncı çocuğuydu. Babası, tapu sicil memurudur. Gramsci, on bir yaşında okulu bırakıp ailenin geçimine katkıda bulunmak üzere çalışmaya başlar.

Thrasymakhos’tan Sokrates’e eleştiri ve sorular

0

Hak dediğiniz şey zor kullanmaktan doğmuştur. Haklıyla haksızı yasalar ayırır, yasaları yapanlarsa güçlülerdir. Nelerin yasak olup, nelerin yasak olmadığını güçlüler belirler, güçlünün ölçüsüyle sadece kendi çıkarıdır. Güçlünün çıkarı uygarlığa erişmemiş toplumlarda yumruk gücüyle, uygar toplumlarda ise yasa gücüyle sulanır. Bu iki güç arasındaysa hiçbir fark yoktur. Her düzen, güçlünün işine geldiği gibi kurulur.

Cesare Pavese: Kendimi yalnız bırakmamak için bütün gece aynanın karşısında oturdum

Cesare PaveseSabahtan akşama dek, uykusuz, sağır, eski bir pişmanlık ya da anlamsız bir ayıp gibi ardını bırakmayan bu ölüm. Bir boş söz, bir kesik çığlık, bir sessizlik olacak gözlerin: Böyle görünür her sabah yalnız senin üzerinde kıvrımlar yansıtırken aynada. Hangi gün, ey sevgili umut, bizler de öğreneceğiz senin yaşam olduğunu, hiçlik olduğunu. [1]

Cumhuriyet döneminin en tanınmış kadın yorumcusu; Safiye Ayla ve şarkıları

Cumhuriyet döneminin en tanınmış kadın yorumcusu olan Safiye Ayla, İstanbul’da dünyaya geldi.  Henüz doğmadan babasını 13 yaşında ise annesini kaybetmesi sebebiyle yetimler yurdu’na (darüleytamı) verildi.  Bursa kız Muallim Mektebi’ni bitirdi. Müziğe küçük yaşta piyano çalarak başladı. Sesinin güzel olduğu farkedilince önce besteci rebabi Mustafa Sunar’dan, Sonar Yesari, Asım Arsoy, Sadettin Kaynak, Selahattin Pınar, Udi Nevras, Mesut Cemil ve  Refik Fersan gibi sanatçılardan yararlandı.