Sabahattin Ali ile yapılmış bir anket: Bugün edebiyat denecek toplu bir şeyimiz yoktur

Bay Sabahattin Ali günün en kuvvetli hikayecisidir. Hikâyelerini Değirmen isimli kitabında toplamıştır. Dağlar ve Rüzgâr isimli bir şiir kitabı da vardır.

Kendisini Ankara’ya son gidişimde tanıdım. Anketimden bahsettiğim zaman, “Sorularınızı verin ben size karşılıkları yazar veririm. Zaten dört beş satırdan fazla tutmaz” dedi. Hakikaten beni hiç üzmeden karşılıkları yazdı ve gönderdi.

I – Edebiyata nasıl başladınız? Kitap okuyarak.

II – İlk neşredilen yazınız ve bu neşir esnasındaki heyecanlarınız? İlk neşredilen yazımı unuttum. Bir vilâyet gazetesinde çıkmıştı. Bastırmak için o kadar uğraşmıştım ki, çıkınca heyecan filân duymadım.

III – Bizim eskilerden okuyup sevdikleriniz? Bir zamanlar aruza çok meraklı idim, gazeller, terkib-i bendler [1] yazar ve eskileri hırsla okur, üzerlerinde uğraşırdım. Bugün hâlâ okuyup sevdiklerim Fuzulî ve Galip Dede’dir.

IV – Yabancılardan okuyup sevdikleriniz? Yabancı edebiyatı oldukça yakından takip etmeye uğraşırım. Devirleri içinde mürteci olmamış eski ve yeni bütün sanatkârları severim. Bugün bilhassa Sovyet ve Amerikan muharrirleri arasında severek ve düşünerek okuduğum romancılar vardır.

V – Eski edebiyatımız hakkında fikirleriniz, bu edebiyatın bugüne tesirleri olmuş mudur? Eski edebiyat her İçtimaî hâdise gibi, devrinin mahsulüdür. Kitleden uzak kaldığı için ölen o devirle beraber ölmüştür. Bizim gibi onunla düşüp kalkmış olanlar da yok olduktan sonra ancak filologlar bu edebiyatla meşgul olacaklardır. Bugünkü nesil üzerinde eski edebiyat ruhunun tesiri bakidir. Yeni şairlerimizin halkla olan münasebetleri ve yazılarının içi, özü, eski gazelhanlarınkinden [2] farklı değildir. Hepsi kendilerini, tıpkı eskiler gibi, “sahib-i mezak”[3] bir zümreye hitap ettikleri için; halkın fevkinde görmekte, hepsi, tıpkı eskiler gibi, büyük ve kitleyi ilgilendiren meseleler yerine, kendi his ve fikir mozaiklerini yazılarında işlemeye özenmektedirler. Bunun için kendilerini kendilerinden ve kendilerine benzeyen birkaç acayipten başka okuyan olmadığı gibi, okuyacak olan da yoktur. Bunlar, gürül gürül akan hayat nehrinin yanında vızıldayan ve bu suya alâkaları ancak onu kirletmek şeklinde görülebilen sineklerdir.

VI – Bugünkü edebiyatımız hakkında dağınık diyorlar, ne gibi bir toplanış vaziyeti düşünüyorsunuz? Bugün edebiyat denecek toplu bir şeyimiz yoktur. İyi veya fena yazan birkaç şahıs var ki, birbiriyle münasebettar bile değiller. Şiir olsun, nesir olsun, yazanın, kafasının dar ve ukalâ hududunu aşabilip halka yükselen ve şekil, ruh, fikir itibariyle bir kuvvet ve başarma gösteren ve etrafında bir fikir grubu toplayabilecek olan Türkçe bir forma bile okumadım.

VII – Genç neslin en kuvvetli şair ve yazarları? Bu boğucu hava içinde birer ışık gibi parlamak isteyen ve edebiyatımızın katili olan ananelerle dövüşen birkaç genç var gibi. Fakat daha ortaya kendilerinden beklendiği kadar kuvvetli şeyler çıkarmadıkları için isim söylemeyeceğim.

VIII – Son dil cereyanını nasıl buluyorsunuz? Kitle ile anlaşmak ve birleşmek için yapılan her hareket güzel ve doğrudur.

Anketi yapan: İhsan Aygün [Yücel, (8), Ekim 1935]

1 Divan şiirinde gazel uzunluğundaki bendlerle oluşturulan nazım biçimi. 2 Gazel söyleyenlerinkinden. 3 Zevk sahibi.