Orhan Veli: Aleyhimde yazılan yazıların, lehimdekilerden fazla olması beni memnun eder

Rüştü Onur: Beni bugün saat 4’te caddeden bir çocuk gibi koşarak, hatta zıplayarak geçtiğimi görenler garip buldular. Evet artık ben Garip’im. Süleyman Efendi’yle akrabalığımız anadan geliyor.
Nurullah Ataç: Okuyun, o şairleri okuyun: yarın herkese uyarak anlayacağınıza şimdi kendiniz keşfedin.
Nazım Hikmet: Şimdi size söyleyeyim. Mesela benim bavulumda neler var. Bir defa tabii Orhan Veli var. Öyle sanıyorum ki Orhan Veli bizim en güzel şairlerimizden biri. Çok genç öldü, yazık oldu ama, ölümsüz.
Sabahattin Eyuboğlu: Dünya şairleri arasına en kolay katılabilecek şairlerimizden biri de Orhan Veli’dir. Rumeli Hisarı’nda yeniden türkü söylemeye başlayan bu garip kişi Türkçe’yi insanca söylemesini biliyordu.

Her Şeyi ile Orhan Veli

Orhan Veli 13 Nisan 1914 Pazartesi günü, sabahleyin, İstanbul’da, Beykoz’a bağlı Yalıköyü’nün İshak Ağa Yokuşu’nda, 9 no’lu evde doğdu. Babası Klarnetist Mehmet Veli, annesi Fatma Nigar’dı. İki kardeşi vardır, Adnan Veli ve Fürüzan Yolyapan.
Çocukluğu Beykoz, Beşiktaş ve Cihangir’de geçti. Beşiktaş Akaretler Yokuşu’nda, şu an Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün bulunduğu Anafartalar İlkokulu’nun ana sınıfına gitti. İlkokulu Galatasaray Lisesi’nde yatılı olarak okudu. Tatil günlerinde kardeşi Adnan Veli ve arkadaşı Halim Şefik ile top oynarlardı. (Spora, özellikle futbola olan düşkünlüğünün bu iki okuldan kaynaklandığını uydurarak kimi volelere konu yaratabiliriz.)
Babasının 1924’de, Cumhurbaşkanlığı Bando Şefliği’ne tayini ile Galatasaray Lisesi’nin dördüncü sınıfından ayrılarak Ankara Gazi İlkokulu’na geçer. Ertesi sene de Ankara Erkek Lisesi’ne başladı.
Dokuz yaşında okumaya, on yaşında da yazmaya olan aşkının farkına vardı. Lise sıralarında tanıdığı Oktay Rifat ile Melih Cevdet’in en iyi arkadaşları olduğunu “Ben Orhan Veli” şiirinde ilan etmiştir. Birlikte sanat üzerine tartışıp, söyleşir; tiyatroda rol alır; şiirlerini birbirlerine okurlardı. Daha ileriki yıllarda bir kitap (Garip) ve bir dergi (Yaprak) çıkardılar. Orhan Veli’nin ilk şiirleri Aralık 1936’da Varlık Dergisi’nde şu açıklamayla yayımlandı.
“Varlık’ın şiir kadrosu yeni ve kuvvetli genç imzalarla zenginleşmektedir. Aşağıda dört şiirini (Oaristys, Ebabil, Eldorado ve Düşüncelerimin Başucunda) okuyacağınız Orhan Veli, şimdiye kadar yazılarını neşretmemiş olmasına rağmen olgun bir sanat sahibidir. Gelecek sayımızda onun ve arkadaşları Oktay Rifat, Melih Cevdet, Mehmet Ali Sel’in şiirimize getirdikleri yeni havayı daha iyi belirtecektir.”
Sağlığında da kendinden çok bahsettiren şair oldu. Şiiri bir takım kalıp ve klişelerden, şairanelikten, yıpranmış benzetmelerden kurtararak, daha kısa daha basit bir şekle soktu; yalın bir halk dili kullandı, gündelik sözlerle zaman zaman (Aralık 1936-15 Nisan 1940,38 şiir), çok kısa zamanda büyük yergi ve espriden faydalanarak, gündelik yaşantılar üzerine yazdı.

Orhan Veli, 19 Mayıs 1938’de Mehmet Ali Sel takma adıyla Gençlik dergisinde yayımlanan Sicilyalı Balıkçı şiirinde, 2038’de de okunacağını bildiğini vurguluyordu:
Yüz sene sonra bugünkü dünyadan
Bir tek insan kalmadığı gün,
Sicilya sahillerinde yaşayan balıkçı
Bir yaz sabahı ağlarını atarken denize
Her zamankinden daha geniş gökyüzüne bakıp
Benden bir mısra mırıldanacak şarkı halinde
Şiirin devamında, kendince karamsarlığa kapılsa da artık bizler biliyoruz ki sırf Sicilya’da değil, bütün dünyada okunacaktır Orhan Veli. (Örneğin seçme şiirleri New York’ta Murat Nemet Nejat’ın İngilizce’ye çevirisi 1996 yılında I, Orhan Veli adıyla; Talat Sait Halman’ın İngilizce’ye çevirdiği 111 şiir Multilingual Yayınları tarafından 1997 yılında Just For The Hell Of It ‘111 Poems By Orhan Veli Kanık’ adıyla; Stockholm’de Lasse Söderberg’in İsveççe’ye çevirisi Ellerströms Yayınevi tarafından Jag lyssnar til Istanbul adıyla yayımlanmıştır.)
Mehmet Ali Sel, Orhan Veli’nin takma adıdır. Oktay Rifat bu ad için “galiba yırtmaya kıyamadığı şiirlerini bu adla çıkarırdı” derken, Baki Süha Ediboğlu’nun bu konudaki sorusunu şöyle yanıtlar Orhan Veli: “O zamanlar çok şiir yayınlıyordum. Adımın her zaman görünmesi hem benim için hem de dergi için doğru değildi. Bir de şu var; Mehmet Ali Sel, benim bazı tecrübelerime alet olmuş bir isimdir.”
Orhan Veli domates, zeytin, soğanı yemez; sarmısak ve ciğerden nefret eder; sucukla pastırmaya bayılırdı. Her çeşit balığı, pilavla makarnanın salçalısını, sebzelerden enginarı, kuru fasulyeyi iştahla yerken, süt ve çiğ yumurtadan adeta kaçar ama, sütten yapılmış tatlılarla yumurtanın çok pişmişini severdi. İlk zamanlar tütünden nefret etse de kısa zamanda tiryakisi olur. Koyu çay, şekersiz kahve ve şarap içmeyi sever; Göksu Deresi’nin denize döküldüğü yerdeki kırmızı eve hayrandır. Yürümeyi çok sever, bazen Beyoğlu’ndan Sarıyer’e kadar yürüyerek, ıslık çalarak gittiği olurdu.
Yüz sene sonra Sicilya sahillerinde, Sicilyalı bir balıkçı tarafından okunacağını bilen Orhan Veli’ye, Sabahattin Kudret Aksal bir soru sorar. Bir Şiir Üstüne Notlar şiirindeki soru şudur:
Bir ilkçağ ozanı şiirlerini okusun istemez misin?
Yaprak dergisi 1 Ocak 1949’dan 15 Haziran 1950’ye kadar 28 sayı çıkardı. Son Yaprak adlı özel bir sayı Orhan Veli’nin ölümü üzerine arkadaşları tarafından çıkarıldı.
Bir haftalığına gittiği Ankara’da bir gece, yolda, tamirat için kazılmış bir çukura düşerek yaralandı. İstanbul’a döndükten bir iki gün sonra bir arkadaşının evindeyken birdenbire fenalaşarak kaldırıldığı Cerrahpaşa Hastanesi’nde, 14 Kasım 1950’de, beyin kanamasından öldü.

Orhan Veli’nin Katili
“Her ne kadar Orhan Veli, ‘Gemliğe doğru / Denizi göreceksin / Sakın şaşırma’ demişse de, İzmir’e doğru da denizin gözüktüğünü başka bir şairden, İlhan Berk’ten öğreniyoruz:
< Bir kedinin ağzından kurtulur
Gibidir, fırlarken saçakların
Altından; kanat çırpar ve uçar.
Bizse eski sapanla pusuda,
Dökülürken üstümüze tüy tüy,
Uçmanın ve konmanın sevinci,
Susarız yarı kuş, yarı avcı.
Işık tekerlekleri döner, yürür
Geceye otla ağaçla bahçe,
Güneş yalar kırmızı diliyle
Havada paçalı güvercini.
Oktay Rifat, güvercini kedinin ağzından kurtarırken, has arkadaşı Melih Cevdet ise, bir aslan terbiyecisine özenir gibi, kafasını kedilerin ağzına sokar:
Oktay Rifat, çağdaş şiirimizin bu üç ustasının el verdiği ‘Garip’ akımıyla ilgili bildiklerini şöyle anlatır bizlere:

Oktay Rifat’ın bu sözleri, beni iki yeni şiir tanımına, yani Melih Cevdet’in şairlerin ne olduğunu bilmediklerini söylediği şiirin kıyılarına kadar götürür. Bence şiir, yeryüzündeki tüm kuşları aynı anda havalandırma hareketidir. Ya da kuşun kafesinden soyunmasıdır. Evet, şiir Akgün Akova’ya göre biraz bunlar, bunlar ve dilinin dönmediği başka şeylerdir.”
İşte! işteeee, O’na ismini de söylettik ki böylece bizim ismimiz edebiyat tarihine ‘gammaz’ olarak geçmedi. Katil, şair ve yazar Akgün Akova’nın kitaplarını okuyanlar, O’nun kimleri öldürdüğünü rahatça görebilir. Bak Postacı Ölüyor şiirinde isim isim yazdıklarına bir bakın:
işte şimdi tam sırası değil mi
Edip Cansever’in resmini bir pula basmanın
Nazım’ın, Hasan Hüseyin’in, Orhan Veli’nin
işte şimdi tam sırası değil mi
bir pula yazmanın bir Attila İlhan şiirini
İlhan Berk’in, Turgut Uyar’ın, Cemal Süreya’nın bir şiirini
ne güzel olurdu
bir mektup onlarla dolaşımda
Akova’nın itirafını okuyan polisler, katil şairi tutuklamasalar da PTT’ye haber verirler ve başta Orhan Veli olmak üzere kimi şair ve yazarlarımızın resimlerinden, şiirlerinden pullar basılır. Her ne kadar pul yapıştırmak tercih edilmese de pul kullanan mektup postalayıcılar da bu işin öncülüğünü kime borçlu olduklarını bilsinler. Elbette sırf şiirlerinde değil düz yazılarında da katilimizin marifetlerini okuyabilirsiniz:
“Güvercinlerin yüzlerce türü vardır. Cüce güvercin, gazzi güvercin, gök güvercin, paçalı güvercin, taklacı güvercin, trampetçi güvercin bu türlerin yalnızca bir kaçıdır. Kumrular ise, yerde yaşayan büyük boylu güvercinlerdir. Orhan Veli, Kumrulu Şiir’inde onları da anar:
Duyduğum yoktu ne vakittir
Güvercin sesi, pencerede;
İçime gene
Yolculuk mu düştü, nedir?
Nedir bu yosun kokusu,
Martıların gürültüsü havalarda;
Nedir?
Yolculuk olmalı, yolculuk.
Penceredeki güvercin sesi midir, kumru sesi midir?
Orhan Veli’ye göre ikisi de evet, bana göre ikisi de hayır! Penceredeki ses, Bıdı Hasan’ın abisinin saldığı güvercinlere tuttuğumuz alkışa karşılık veren sestir. Ve bu yazıyı yazmama yol açan da o alkış sesidir.”
Bize de bu yazıyı yazmamıza neden olan Akgün Akova’ya katilliği için teşekkür etmekten başka bir şey kalmıyor. Kendisinin ‘sanatın içine tüküren adam: Melih Gökçek’e yazdığı yazıyı unutmuş değiliz.
“Yıllar önce, Orhan Veli, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat, Türk şiirinin sokağa çıkma hareketi olan ‘Garip’i başlattıklarında, kendilerine, büyük eleştiriler yöneltilmiş ve Gökçek’le akrabalığı olup olmadığını bilmediğim Yusuf Ziya Ortaç şöyle bağırmıştı: <> Tükürüğün kime gittiğini, bilmem söylemeye gerek var mı?”
Atalay Yörükoğlu, Nurullah Can, Ercüment Uçarı, Feride Çiçekoğlu, porno Eduardo Galeano, Melih Cevdet Anday, Ülkü Tamer, Egon Kragel, Onat Kutlar, Hulki Aktunç, Edip Cansever, Cemal Süreya, Şükran Kurdakul, Kemal Özdemir, Burak Eldem, Turgut Uyar, Erdal Öz, Ülkü Tamer, İlhan Berk, Oral Çalışlar, Şebnem İşigüzel, İlhami Buğdaycı, Jacques Prevert, Can Yücel, Gökhan Akçura, Sunay Akın, Sabahattin Kudret Aksal, Pablo Neruda, Özdemir Asaf, Oktay Rifat, Nazım Hikmet, Metin Altıok, Cengiz Bektaş, Langston Hughes, Yannis Ritsos, Yorgo Seferis, Dostoyevski, Ahmed Arif ve öldürdüğü diğer kişilerden bir kısmının listesi kitaplarının arkasında bir gurur abidesi gibi yazılıdır. Bu kitaplardan Yıkık Bir Çocuk Bahçesi Gibiydi Yüzü’nün sayfalarında, Orhan Veli’yi O’nunla kimin tanıştırdığını yani diğer anlamda suç ortağını da okuyabilirsiniz:
“Okuma yazmayı söküp, öğretmenim önlüğüme kırmızı bir kurdele taktığı zaman, Terzi Orhan elime bir kitap tutuşturup ‘Bunu büyüyünce okursun!’ demişti. Kitabın üzerindeki adı çat pat hecelemiştim: ‘Or..han..Ve..li’
‘Sen mi yazdın bu kitabı Orhan amca?’ diye sormuştum. Gülmüştü. ‘Yok be küçük dostum’ demişti. ‘Benim adaşım yazmış! Bana okumak düştü. 38 numara gömlek giyermiş Orhan Veli. Şık giyinmeyi severmiş. Melih Cevdet ve Oktay Rifat adlarında iki şair arkadaşı daha varmış. Üçü, kumaş, iplik ve düğme gibi birbirlerinden ayrılmazlarmış. Şiire gündelik hayatın elbisesini giydirmişler. Ne de iyi etmişler. Bak ne demiş ‘Dalgacı Mahmut’ adlı şiirinde Orhan Veli:
Deniz yırtılır kimi zaman,
Bilmezsiniz kim diker;
Ben dikerim.”
Bir süre sonra o sokaktan taşındıklarını ve daha sonra Terzi Orhan’ın başına gelenleri, yazının devamında okuyabilirsiniz ama, Akgün Akova’nın ne zaman Orhan Veli’nin Kapalı Çarşı şiirini okursa aklına suç ortağı Terzi Orhan’ın geldiğini söylemeliyim:
Giyilmemiş çamaşırlar nasıl kokar bilirsin,
Sandık odalarında;
Senin de dükkanın öyle kokar işte.
Ablamı tanımazsın,
Hürriyette gelin olacaktı, yaşasaydı;
Bu teller onun telleri,
Bu duvak onun duvağı işte.
Ya bu camlardaki kadınlar?
Bu mavi mavi,
Bu yeşil yeşil fistanlı…
Geceleri de ayakta mı dururlar böyle?
Ya şu pembezar gömlek?
Onun da bir hikayesi yok mu?
Kapalı çarşı deyip de geçme;
Kapalı Çarşı,
Kapalı kutu.
Her ağaca tırmanışında Yaprak’ların “aferin sana Akgün” dediği, bir çocuk olarak kalmayı başarmış katil, şair ve yazar Akgün Akova’yı sevmem bu yüzdendir…
Kara Kedi Mırnav Pist adlı şiirinde intihar eden Mayakovski’ye kızar ve kedilerin intihar etmeyeceği sonucuna bağladığı şiirinin arasına Orhan Veli’yi de almadan edemez:
Bi’ gözü leyla bi’ gözü leylak akrabaları vardır Van’da
bi’ Doğu ilinden bi’ İstanbul şiirine
Orhan Veli’nin el yazısında ağız dalaşı yaparlar
dört ayak üstüne düşerler her seferinde
Akgün Akova’dan tek beklediğim; bir gün beni de öldürmesi…

M. Şeref Özsoy  

Eserleri
Şiir Kitapları

Garip (Oktay Rıfat ve Melih Cevdet’le beraber, 1941)
Garip (yalnız kendi şiirleriyle, genişletilmiş 2. baskı,1945)
Vazgeçemediğim (1945)
Destan Gibi (1946)
Yenisi (1947)
Karşı (1949)
Orhan veli, Bütün Şiirleri (1951)
Bütün Şiirleri (1975)
Çeviri Şiirler (1982)
DÜZYAZILARI, ELEŞTİRİ HİKAYELERİ
Orhan Veli, Nesir Yazıları (1953, 2. b. Denize Doğru adıyla, 1970)
La Fontaine Masalları (1943)
Nasrettin Hoca Hikayeleri (1949)
Orhan Veli İçin (1953)
Orhan Veli/Bütün Eserleri (1975)
Bütün yazılar I, II (1982)
(Kaynak 3)
Orhan Veli Hakkında Yazılmış Eserler
Kanık, Adnan Veli. Orhan Veli İçin. (1953)
Bezirci, Asım. Orhan Veli Kanık. (1967)
Özsoy, M. Şeref. Kanık’sadığım Biri Orhan Veli. (2000)

Orhan Veli’nin Bestelenmiş Şiirleri

1 – Anlatamıyorum – 21. Peron
2 – Anlatamıyorum – Alpay
3 – Anlatamıyorum – Hümeyra
4 – Anlatamıyorum – Kerem Güney
5 – Anlatamıyorum – Mine Koşan
6 – Anlatamıyorum – Orhan Hançerlioğlu (şiir)
7 – Bakakalırım – Ezginin Günlüğü
8 – Bedava Yaşıyoruz – Cem Karaca
9 – Bedava Yaşıyoruz – Özdemir Erdoğan
10 – Bir Garip Orhan Veli – Ahmet Özhan
11 – Birdenbire – 21. Peron
12 – Birdenbire – Işığın Yansıması
13 – Dalgacı Mahmut – Yeni Türkü
14 – Dedikodu – Levent Yüksel
15 – Değil miydik? – Tını (Feridun Düzağaç)
16 – Gelirli şiir – Edip Akbayram
17 – Gün Olur – Işığın Yansıması
18 – Harbe Giden Sarı Saçlı Çocuk – Murat Özyüksel
19 – Hürriyete Doğru – Ezginin Günlüğü
20 – Hürriyete Doğru – Timur Selçuk
21 – İstanbul Türküsü – Serap Mutlu Akbulut
22 – İstanbul Türküsü – Fikret Erkaya
23 – İstanbul’u Dinliyorum – Cem Karaca
24 – İstanbul’u Dinliyorum – Zülfü Livaneli
25 – Pireli Şiir – Timur Selçuk (LP)
26 – Pireli Şiir – Timur Selçuk (45’lik plak)
27 – Vesikalı Yarim – Edip Akbayram
28 – Gelirli Şiir – Edip Akbayram

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz