Ne güzel laf… Akan sular durur. Daha ne desinler sayın profesör, yazar ve devlet adamlarımız… Bizden de: Kahrolsun diktatör ve diktatörlük. Bakın ben çok yerli ve yabancı diktatör gördüm, ama üç tanesini anlatayım.
1. Adolf Hitler: Adam Alman ırkının dünya efendisi; diğer tüm ulusların da Alman uşağı olması gerektiğini iddia ederdi. Ve bu duygularla İkinci Cihan Savaşını çıkardı. 20 milyon gencin ölümüne, tüm Almanya’nın harabeye dönmesine sebep oldu. Sonunda Almanya da mahvoldu, kendisi de…
2. Benita Mussoloni: Durup dururken “Habeşistan İtalya’ya lazımdır” dedi, 2500 yıllık Habeşistan’ı istila etti. Şairimiz Nazım Hikmet de üzüntüsünü şöyle dile getirdi: “Taranta Babu…, Yaşamak ne güzel şey“
3. Saddam Hüseyin: İran’daki kargaşadan yararlanmak hesabıyla, İran’a hücum etti. Milyonlarca gencin ölümüne ve ocakların sönmesine sebep oldu. Muvaffak olmadı çünkü, Kerbela’daki Hz. Hüseyin ve Ali’nin camisine gidip, Alevi büyüğü Humeyni aleyhine dua ediyordu. Tabii kabul olmadı duası. Bu sefer de Kuveyt’e hücum etti. Tabii yine olmayacak ve hem O. hem de Irak mahvolacak…
Peki 4. diktatör yok mudur?
Kuzey Irak’ı işgal edip oradaki Kürtlerin haklarına engel olmak demokrasi midir?..
Allah bize akıl fikir versin: Görüyorsunuz ya, ne dediğimizi bilmiyoruz…
25.3.1991
Musa Anter
Kaynak: Vakayiname