Konfüçyüs: “Eğer bir şeyi zorla tuttuğunuzda, ulaşmak istediğiniz şeyi engellediğini görüyorsanız, o zaman onu özgür bırakmalısınız”

Bir gün öğrencilerinin tam karşısına geçen Konfüçyüs, elinde tutuğu vazoyu tüm öğrencilerin görebileceği şekilde havada kaldırdı. Diğer elinde duran elmayı ise öğrencilerin meraklı bakışları arasında vazonun içine bıraktı. Daha sonra vazoyu yere koydu ve öğrencilerine; ” Bu elmayı vazodan çıkarmayı başaran kişi elmayı yiyebilir” dedi. Çocuklardan elmayı çıkarıp, yemek isteyen biri hemen atılıp elini vazonun dar ağzından içeri soktu. Elmayı yakaladı çıkarmak için uğraşıp durdu. Ancak bir türlü vazonun daracık azğından elini ve elmayı aynı anda çıkarmayı başaramıyordu.

Konfüçyüs “Elmayı sıkı sıkı tutmaktan vazgeçmediğin sürece, elini çıkartman mümkün değil” dese de çocuk elmayı elinden bırakmak istemiyor uğraşmaya devam ediyordu. Ama sonunda çıkaramayacağını anlayınca zorunlu olarak elmayı almaktan vazgeçerek, pes edip yerine oturdu.
Elmanın vazodan nasıl çıkarılabileceği konusunda sizin bir fikriniz var mı?

Çıkaramadığını gören Konfüçyüs vazoyu yerden alıp ters çevirdi. Elma vazonun içinden yuvarlanıp avucunun içine düştü. Bunu gören çocuklar gülmeye başladı. Aslında o kadar basit birşeydi ki bu. Konfüçyus “Fakat bu, göründüğü kadar basit değil” dedi. Elmayı havada tutuyordu konuşurken. “Bir şeyi gerektiğinde bırakabilmek bazen zor bir iştir. Onu bırakabilmek de bir beceridir. Eğer bir şeyi zorla tuttuğunuzda, ulaşmak istediğiniz şeyi engellediğini görüyorsanız, o zaman onu özgür bırakmalısınız. Eğer yanlış bir şey yapıyorsanız, o zaman buna son vermelisiniz. Eğer kendinize ve başkalarına karşı dürüst davranmıyorsanız, bu hilekarlığı hemen durdurmalısınız. İşte ancak o zaman hedefinize ulaşabilirsiniz.”


Büyük Çin bilgesi, filozof, siyasal yönetici ve Çin tarihinde resmi din olarak kabul edilen öğretilerin kuramcısı Konfüçyüs, M.Ö 551 yılında, Lu kentinde -şimdiki Shantung eyaletinde- doğdu. Chou hanedanlığı döneminde (M.Ö. 1027-256), Hristiyanlığın doğuşundan yaklaşık beş yüz yıl önce yaşadı. Küçük yaşlardayken babası ölünce, annesi tarafından mütevazı koşullarda büyütüldü.

Ambar bekçiliği ve kamu arazisi yöneticiliği yaptı ama asıl isteği, Chou hanedanlığının ilk zamanlarına özgü ahlak değerlerini yaymak, bu hanedanlığın kuruluş döneminde hüküm süren iki kralın, Wen ile Wu’nun ülkülerini yeniden canlandırmaktı. Ama onun dönemi zorlu bir dönemdi. Chou hanedanlığının ilk yıllarının ayırıcı özelliği olan siyasal birlik, siyasal güç, hanedanlığı oluşturan kent devletleri arasındaki çatışmalarla, hanedanlıktan olmayan devletlerin yayılmacı saldırılarıyla, dağlarla vahşi bölgelerden gelen göçebe toplulukların akınlarıyla büyük ölçüde örselenmişti.

Konfüçyüs’ün kenti Lu işgalcilerin denetimi altına girmişti. Konfüçyüs, öğretisine yetke, nüfuz sağlayacak bir kamu görevine atanmayı başaramamıştı. Bundan ötürü, benzer beklentiler taşıyıp benzer güçlüklerle karşılaşan diğerleri gibi Konfüçyüs de, küçük bir öğrenci, izleyici topluluğunun eşliğinde gittiği saraylara, yöneticilere hizmet sunarak gezginci öğreticilik yapmaya başladı.

Konfüçyüs’ün yaşam öyküsüyle kişiliğinin de ona atfedilen öğretilerin ayrıntılarının da doğruluğundan emin olmak olanaklı değil. Kaynaklarda, onun ölümünden sonra geliştirilmiş, kuşkusuz pek çok yönüyle izleyicileri tarafından elden geçirilmiş, zenginleştirilmiş, yeniden düzenlenmiş karma açıklamalar vardır. Mevcut bilgilerdeki kimi iç tutarsızlığa, kimi vurgu farklılığına karşın, bilgi ile ahlaksal erdem arayışına tutkuyla inanan, tüm yaşamı boyunca dürüstlüğünü koruyan, kendini sadece öğretmeye adayan bir adama ait bütünlüklü çizgileri seçmek olanaklı. Benzer şekilde, Konfüçyüs’e atfedilen yazılı özdeyişlerin ona ait olup olmadığını saptamak da olanaklı değil. Konfüçyüs’e atfedilen deyişlerle düşüncelerin çoğu konuşmalar diye bilinen bir seçkide toplanmıştır.

Konfüçyüs düşüncesi, 1583’te Pekin’e yerleşen Cizvit misyonerleri, Çin bilgisi ile kültürünü özümseyip bu yeni bilgilerini Avrupa’ya aktarancıya kadar Batı dünyasında bilinmiyordu. K’ung Fu-tzu adını Latinceleştiren de bu Cizvitler olmuştu ve böylece bu büyük bilge, dünyanın pek çok yerinde Konfüçyüs adıyla tanındı.

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz