İslam hukuku kadına ne vaat ediyor? – A. Kemal Demir

cinsel askİslam’da insanlar ve cinsiyetler arası eşitsizlik, Kızlar için ilk evlilik yaşı, Çok kadınla evlilik, Erkeğin boşama keyfiliği, Kadının boşanma isteği, Akraba evliliği, Kadının dövülmesi, Kadının miras hakkı, Kadının şahitliği, Zina ve cezası… gibi birçok soruya İslami kaynaklara dayanarak cevap veren bir araştırma.
İslam topluma ne sunuyor? Özellikle kadınlara? Bir başka deyişle İslam’ın şer’i kanadını topluma adapte edersek ne bekliyor bizi? Bu soruların yanıtı net ve açık esasında. Üzerinde tartışmaya bile gerek yok. Tabii ki 7. yüzyılın şartlarında kabile yapısından devletleşmeye ihtiyacı olan ve bu yönde evrilen Arap toplumunun sahip olduğu erkek egemen ve Arap kültüründen öte bir şey sunamaz. Fakat bunlar bize bir inanç olarak sunulunca işin rengi değişiyor. Bunları falanca şahsın ideolojisi olarak sunsanız çok önem taşımaz. Allah emridir, dindir dediniz mi tabulaşıyor ve tartışılmaz hal alıyor. Fakat kendi geleceğimiz ve korunmamız açısından kısaca ve çok yoruma girmeden, belli başlı yapılan örneklendirmekte fayda var.

İslam hukukunda bir konuda hüküm çıkarmak için iki ana kaynak bulunur. Bunlardan birincisi Kuran, ikincisi ise peygamberin yaşamı ve sözlerini içeren hadislerdir. Hadislerin güvenilirliği ise hep tartışılagelmiştir. Fakat Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Ibn Mace ve Nesai gibi altı meşhur hadis imamının topladığı hadislerin derlendiği ve Kütübi Sitte adındaki hadis kitabındaki hadislerin üzerinde ilahiyatçılar şüphe duymuyorlar. Burada verilecek olan hadislerin tamamı da bunlardan seçilmiştir.

İnsanlar ve cinsiyetler arası eşitsizlik
Her şeyden önce İslam, insanlar arası eşitlikçi bir yapıya sahip değil. Sahip olmasını da beklemek saflık olur. Kuran şu ayetiyle insanlar arasındaki eşitliğe bakışını açıkça gösterir: “De ki: “Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin.” (1) Ayrıca İslam’ın kadın ile erkek arasındaki eşitliğe bakış açısı da açıktır: “Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinde belli hakları vardır. Ancak erkekler, kadınlara göre bir derece üstünlüğe sahiptirler.” (2)

Kızlar için ilk evlilik yaşı
Kızların ilk evlilik yaşı konusu çok tartışılan ve tepki alan konulardan birisi. Bu konuda kaynak olarak bir ayet ve peygamberin üçüncü eşi Ayşe ve yedinci eşi Cüveyriye ile yaptığı evlilikleri gösterilir. Ayet şöyle: “Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlarla, henüz âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır.” (3) Bu ayette erkeklerin karılarını boşayacakları zaman, kadınların hamile olup olmadıklarının saptamak için beklemeleri gereken süreler (iddet süresi) konu ediliyor. Ayette iddet süresi, anlatılan iki kadının durumundan örnek veriliyor, birincisi adetten kesilmiş olanlar yani menopoz safhasına girmiş bayanlardan, ikincisi ise henüz adet görmeyen kız çocuklarından. Genellikle de kızların ilk adet yaşı 912 yaşlarına denk gelir.
Peygamberin eşi Ayşe ile yaptığı evliliği anlatan birçok hadis var; bunlardan birincisi Ayşe’nin kendi ağzından nakledileni: “Resulullah (sav), ben altı yaşında iken benimle evlendi. Medine’ye geldik. Beni’lHaris Ibnul-Hazrec kabilesine indik. Ben hummaya yakalandım. Saçlarım döküldü, (iyileşince) saçım yine uzadı. Annem Ümmü Ruman, ben arkadaşlarımla salıncakta oynarken, bana geldi, benden ne istediğini bilmeksizin yanma gittim. Elimden tuttu. Evin kapısında beni durdurdu. Evimizde, ensardan bir grup kadın vardı. ‘Hayırlı, bereketli olsun!’, ‘Uğurlu mübarek olsun!’ diye dualar, tebrikler ettiler. Annem beni onlara teslim etti. Onlar kılık-kıyafetime çeki düzen verdiler. Beni, [kuşluk vakti aniden] Resulullab (sav) (m gelişinden) başka bir şey şaşırtmadı. Annem beni O’na teslim etti. O gün ben dokuz yaşında idim.” (4) Abdullab Ibnu Mes’ud’un aktardığı hadis de Ayşe’nin anlattığını teyit ediyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe radıyallahu anha ile yedi yaşında iken onunla nikahlandı, dokuz yaşında iken zifaf yaptı. Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe onsekiz yaşlarında iken vefat etti.” (5) Gene Ayşe’den nakledilen bir diğer hadis ise Ayşe’nin oyun çağında bir çocuk olduğunu gösteriyor: “Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam’m yanında iken bebeklerimle oynardım. Aleyhissalatu vesselam da benim kız arkadaşlarımı bana gönderirdi. Arkadaşlarımla beraber oynardık.” (6) Peygamberin küçük yaştaki kızlarla yaptığı ikinci evliliği 13 yaşındaki savaş esiri Cüverriye ile yaptığı evliliktir. Her ne kadar kızın yaşı konusunda tereddüt varsa da, Turan Dursun’a göre 13 yaşında. (7) Yapılan evliliğin nakledilen hadisi şöyle: “Beni’l-Mustalik’ten Cüveyriye Bintu’l-Haris, Sabit Ibnu Kays İbni Şemmas (ra)’m hissesine düşmüştü (esaretten kurtulmak için mukatebe anlaşması yapti). O, çok güzel bir kadındı, gözde onun için bir hisse vardı (gören göz haz duyardı). Mukatebe bedelini ödemede yardım talep etmek üzere Resulullah (sav)’a geldi.” Hz. Aişe devamla der ki: “Cüveyriye kapıda durduğu vakit onu görünce durumu hoşuma gitmedi (Resulullah’m onu beğenip evlenmeye kalkacağından korktum). Resulullah (sav)’m da benim onda gördüğüm (güzelliği) göreceğini derhal anladım. ‘Ey Allah’ın Resulü dedi. Ben Haris’in kızı Cüveyriye’yim. Durumum size meçhul değil. Ben Sabit Ibnu Kays’m hissesine düştüm. Fakat hürriyetime kavuşmak için onunla mukatebe yaptım. Size, mukatebe (bedelini ödemem)de yardım istemek üzere geldim.’ Resulullah: ‘Sana ondan daha hayırlısını söylesem ne dersin?’ buyurdular. Cüveyriye: ‘O nedir?’ dedi. ‘Senin yerine mukatebe ücretini ödeyeyim ve seni zevce olarak alayım?’ buyurdular. Cüveyriye de: ‘Kabul ediyorum!’ dedi. [Bunun üzerine. Sabit Ibnu Kays’a adam göndererek Cüveyriye’yi ondan talep etti. Sabit: ‘O senindir, ey Allah’ın Resulü! Annem babam sana feda olsun!’ dedi. Aleyhissalatu vesselam mukatebe ücretini hemen ödedi. Cüveyriye’yi azad edip evlendi. Halk, Resulullah (sav)’m Cüveyriye ile evlendiğini işitince ellerindeki esirleri salıp azad ettiler ve ‘Bunlar Resulullah (sav)’m artık akrabalarıdır (esir olarak tutulamazlar)!’ dediler.” Hz. Aişe devamla der ki: “Kavmine ondan daha hayırlı bir kadın görmedik; onun sebebiyle Beni Mustalik’ten yüz aile halkı azad olundu.” (8)

cariyelik

Çok kadınla evlilik
25 yaşında yaptığı evlilik ile peygamber, bu eşinin ölümüne kadar tek eşli bir hayat sürdürmüştür. 60 yaşından sonra evlenmemiş, 5060 yaşlan arasında pek çok evlilik gerçekleştirmiş ve birçok cariyeye sahip olmuştur. Eşlerinin net sayısı çıkarılamamakla birlikte, çok eşlilik yaşadığı dönemde yaptığı 12 evliliğinde tereddüt yoktur. Kuran, peygamber için evlilik sınırlaması getirmemiş, onu bu konuda serbest bırakmış (9), fakat diğer erkekler için 4 nikâh ile sınırlamıştır, islam’a göre erkeğin boşama serbestliği düşünülürse (12, 13), Müslüman erkeğin, üzerindeki nikâh sayısı dördü geçmemek şartıyla dilediği kadınla evlenme serbestliği bulunmaktadır.
Çok kadın ile evliliğe izin veren iki ayet bulunur. Bu konudaki en açık ayet şöyledir: “Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onlan değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın.” (10) Çok evliliği teyit eden diğer bir ayetin meali de şöyledir: “Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, kadınlar arasında adaleti yerine getiremezsiniz. Öyle ise (birine) büsbütün gönül verip ötekini (kocası hem var, hem yok) askıda kalmış kadın gibi bırakmayın.” (11)

Erkeğin boşama keyfiliği
İslam hukukunda boşama hakkı erkeğe ait olup buna delil gösterilen ayet ve hadisler şunlardır. Ayet: “O talak iki defadır. Her birinden sonra kadını ya iyilikle tutmak, ya da güzellikle ayırmak gerekir.” (12) Ayet açık görünmüyor gibi dursa da, tüm İslam fıkıhçıları erkeğin boşamada keyfiliğini kabul eder. Bunun yanında Ibnu Abbas’tan nakledilen hadiste bu durum daha net ortaya konmuştur: “Bir adam Resulullah Aleyhissalatu vesselam’m yanma gelerek ‘Ey Allah’ın Resulü! Efendim beni köle kadını ile evlendirmişti. Şimdi de hanımla aramı ayırmak (boşandırmak) istiyor’ dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam minbere çıkarak şu hitabede bulundu: ‘Ey insanlar! Sizden birine ne oluyor ki, kölesini cariyesi ile evlendirip, sonra da aralarını ayırmak ister. Boşama yetkisi, şüphesiz kadının bacağını tutan kocaya aittir.'” (13)

Kadının boşanma isteği
İslam hukukunda, erkek gibi kadının boşama hakkı bulunmaz. Ancak kadın mahkemeden boşanma hakkı isteyebilir, mahkemenin kabulü halinde kocasından ayrılmış olur. Erkeğin talep etmesi halinde de kadının, erkekten aldığı mehr’i iade etmesi ya da fidye vermesi gerekir. Bu konu İslam hukukunda “iftida” olarak adlandırılır.
Kadının boşanma isteği konusunda Ibnu Abbas’tan nakledilen şu hadis, konunun anlaşılması açısından önemli olacaktır: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Mazur bir sebep yokken kocasından boşanma talep eden kadın cennetin kokusunu bile bulamaz. Halbuki cennetin kokusu kırk yıllık yürüme mesafesinden duyulur.” (14) Konuyla ilgili Amr Ibnu Şu’ayb’tan nakledilen hadis ise şudur: “Habibe Bintu Sehl, Sabit Ibnu Kays, Ibni Şemmas Radıyallahu Anhüma’nm nikahı altında idi. Sabit ise kısa boylu çirkin bir adamdı. Habibe, Aleyhissalatu Vesselam’a gelerek: ‘Ey Allah’ın Resulü! Vallahi, Allah’tan korkmasam, kocam yanıma girince suratına tüküreceğim (o kadar nefret ediyorum)’ der. Aleyhissalatu Vesselam: ‘(Mehir olarak aldığın) bahçeyi geri verir misin?’ dedi. Kadın ‘Evet!’ dedi. Ravi der ki: Kadın bahçeyi Sabit’e iade etti. Resulullah Aleyhissalatu vesselam da onları ayırdı.” (15)

Akraba evliliği
Artık bugün toplumun çoğu tarafından akraba evliliklerinin hem genetik, hem de psikolojik sakıncaları bilinmektedir. Akraba evliliğinden kast edilen, kuzenler arası evlilik ve dayı – amca – teyze – torun evlilikleridir. Bu tür evliliklerin birçok nedeni olmakla beraber mirasın dağılma kaygısı en önemlisidir.
İslam bu evlilikleri meşru kılar. Her şeyi bilen bir tanrının akraba evliliklerinin sakıncalarını görememesi ve yasaklamaması düşünülmesi gereken noktadır. Bu konudaki Kuran ayeti şudur: “Size şunlarla evlenmek haram kılındı: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren sütanneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle zifafa girdiğiniz kanlarınızdan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız eğer anneleri ile zifafa girmemişseniz onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur, öz oğullarınızın karıları, iki kız kardeşi (nikâh altında) bir araya getirmeniz.” (16)
Peygamberin hayatından örnek verecek olursak, kendisinin halasının kızı Zeynep ile yaptığı evlilik, kızı Fatma’yı amcasının oğlu Ali ile evlendirmesi göze çarpan ilk örneklerdir.
Kadının dövülmesi
Bu konu da İslami çevrelerce çok eğilip bükülerek yok sayılmaya çalışılan konulardan birisi olup, hem ayet hem de sünnet yönünden tereddüt edilmeyecek kadar açık bir konudur, ilgili ayet: “itaatsizliklerinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. Ve hala itaat etmezlerse onları dövün. Eğer itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın.” (17) Konuyla ilgili hadisten örnek verilecek olursa: “Sizden biriniz karısını köle döver gibi dövmesin. Sonra aynı günün akşamında beraber yatacaklardır.” (18)

Boşanmada çocuğun babaya ait olması
Modem hukuk, boşanma durumlarında özellikle bakıma muhtaç olan çocukların velayetini genelde anneye bırakır, İslam hukuku ise boşamadan sonra çocuğu her halde ve şartta babaya vermektedir. Hatta çocuk emzirilme yaşındaysa annenin onu emzirme mecburiyeti vardır. Eğer anne talep ederse emzirme parası da alabilir, ilgili ayet şöyle: “Onları (iddetleri süresince) gücünüz nispetinde, oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun. Onları sıkıntıya sokmak için kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hamile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. Sizin için (çocuğu) emzirirlerse (emzirme) ücretlerini de verin ve aranızda uygun bir şekilde anlaşın. Eğer anlaşamazsanız, çocuğu baba hesabına başka bir kadın emzirecektir.” (19) Konuyla ilgili bulunan hadisler de şöyle: “Resulullah Aleyhissalatu Vesselam, çocuğun yatak sahibine ait olduğuna hükmetmiştir.” (20), “Resulullah Aleyhissalatu Vesselam: “Çocuk yatağa aittir… buyurdular.” (21)

Kadının miras hakkı
Kadınerkek arasındaki eşitsizlik ve ayrımcılık miras konusunda da sürer. Kadın, erkeğin yansı kadar miras hakkına sahiptir: “Allah, size, çocuklarınız(m alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar sadece) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise (mirasın) yansı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma, ölenin) yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır.” (22)

Kadının şahitliği
Kadının aşağılandığı en önemli konulardan birisi de şahitliktir. Açıkça ve net olarak bu konu islam hukukuna göre karara bağlanmış olup, iki kadının şahitliği bir erkeğin şahitliğine denktir, ilgili Kuran ayeti şu şekildedir: “Ey iman edenler! Belli bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman bunu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah’ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, (her şeyi olduğu gibi dosdoğru) yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah’tan korkup sakınsın da borçtan hiçbir şeyi eksik etmesin (hepsini tam yazdırsın). Eğer borçlu, aklı ermeyen veya zayıf bir kimse ise, ya da yazdıramıyorsa, velisi adaletle yazdırsın. (Bu işleme) şahitliklerine güvendiğiniz iki erkeği; eğer iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadını şahit tutun. Bu, onlardan biri unutacak olursa, diğerinin ona hatırlatması içindir. Şahitler çağırıldıkları zaman (gelmekten) kaçınmasınlar. Az olsun, çok olsun, borcu süresine kadar yazmaktan usanmayın. Bu, Allah katında adalete daha uygun, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir. Yalnız, aranızda hemen alıp verdiğiniz peşin ticaret olursa, onu yazmamanızdan ötürü üzerinize bir günah yoktur. Alışveriş yaptığınız zaman da şahit tutun. Yazana da, şahide de bir zarar verilmesin. Eğer aksini yaparsanız, bu sizin için günahkârca bir davranış olur.” (23)

Kadının çalışıp çalışamayacağı
7. yüzyıl şartlannda kadının kendi hayatını çalışıp kazanmak gibi bir durumdan söz edilemeyebilir. Bu nedenle bu konuda islam hukukunda hüküm konmamıştır. Ancak saptanan iki hadisin varlığı günümüz kadının çalışmasına engel olacaktır. Hadislerden birisi şöyledir: “Bir erkek, yanında mahremi bulunmayan (yabancı) bir kadınla yalnız kalmasın!” Bunun üzerine bir adam kalkarak: ‘Ey Allah’ın Resulü, kadınım hacc için yola çıktı, ben ise falan falan gazvelere yazıldım!’ dedi. Aleyhissalatu vesselam: ‘Öyleyse git hanımına yetiş, onunla hacc yap!’ diye emretti.” (24) Bu hadis ortadayken kadınerkek bir arada çalışılan işyerlerinde bir kadın nasıl çalışabilecektir? Tüm çalışma ortamlarında kadınların erkeklerle yalnız kalmamasını sağlayamayacağı ortadadır. Ayrıca bir diğer hadiste, kadının özgürce seyahati engellenerek, çalışan kadının iş gezilerinin önüne geçilmektedir: “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadının, bir gece ve gündüz devam edecek bir mesafeye, yanında bir mahremi olmadıkça gitmesi helal değildir.” (24)

Zina ve cezası
Zina kaba bir tabirle nikâhsız yapılan cinsel ilişki anlamı taşıyor. Daha da mizansenleştirilirse devlet ve toplum sizin yaptığınız seksi bu kavramla bilmek ve denetlemek istiyor, İslam hukukunda evli olanlar ve bekâr olanlara göre zinanın cezası tanzim edilmiş. Bekâr olanların zinası kınama veya kamçılanma şeklinde (25), evlilerin yaptığı zinaya ise İslam katlanamıyor ve recm ile öldürülmelerine hüküm veriyor.
İslam hukukunun en şiddetli cezası evlilerin yaptığı zinaya verilen recm cezasıdır. Recm zina yapanların taşlanarak yavaş yavaş ve acı çekerek öldürülmeleridir. İslam neden zinaya bu kadar şiddetli ceza öngörüyor? Pek çok yorum vardır. Sanırım bunların en çok kabul görenlerinden birisi, mirası korumak amacıyla doğan çocukların kime ait olacağının bilinme isteği ve mirasın doğru çocuğa aktarılmasını sağlamak olduğunu belirten yorumdur.
Kuran’da evlilerin zinası ile ilgili bir hüküm yok. Bu konuda peygamberin hadis ve uygulamalarından kaynak alıyor recm cezası. Mürtede verilen caza hakkındaki hadis buna işaret eder: “Müslüman’ın kanı şu üç şey dışında helal olmaz: Zina yapan (evli kadın ve erkek), cana karşılık can ve islam cemaatinden ayrılarak irtidat edip dinini terk eden.” (26)
Bu konuda peygamberin uygulamalarından birkaç örnek şöyle: “Resulullah (sav) zina yapmış olan bir kimse için celde ile hadd tatbik edilmesini emretti. Sonra, onun muhsarı olduğu bildirildi. Bu sefer recmedilmesini emretti ve recmedildi.” (27) “Bir bedevi, Hz. Peygamber (sav)’e gelerek: ‘Ey Allah’ın Resulü, Allah aşkına, hakkımda Allah’ın kitabıyla hükmet!’ diye yemin verdi. Bundan daha fakih olan bir diğeri de: ‘Evet aramızda Kitabullah’la hükmet, bana da izin ver!’ talebinde bulundu. Aleyhissalatu Vesselam Efendimiz: ‘Meramını söyle! (seni dinliyorum)’ dedi. Adam: ‘Oğlum bunun yanında işçi idi. Karısıyla zina yaptı. Bana, ‘Oğlun için recm gerekir’ dediler. Ben de hemen oğlum namına yüz koyunla bir cariyeyi fidye verdim. Sonra bir de ilim adamlarına sordum. Bana: ‘Oğluna yüz değnek ve bir yıl sürgün cezası gerekir; bu adamın karısına da recm cezası icap eder’ dediler dedi. Resulullah (sav): ‘Ruhumu kudret elinde tutan Zat’a yemin olsun ikinizin arasını Kitabullah’a uygun şekilde hükme bağlayacağım: Cariye ve koyunlar sana geri verilecek. Oğluna yüz sopa ve bir yıl sürgün tatbik edilecek buyurdu. Sonra, Eslemli bir adama seslendi: ‘Ey Üneys! Bu zatın hanımına git, eğer zinayı itiraf ederse onu recmet gel!’ Üneys, kadına vardı. O suçunu itiraf etti. Resululluh (sav) emretti, kadın recmedildi.” (28) Peygamberin uygulamalarına örnek çoktur fakat konuyu uzatmamak için sadece hadis numaralarını vermek daha uygun olacaktır. (29)

Kaynak: Bilim ve Gelecek, Sayı:101


KAYNAKLAR
1) Ali imran süresi, 26. Ayet.
2) Bakara süresi, 228. Ayet.
3) Talak süresi, 4. Ayet.
4) Buharı, Nikâh 38, 39, 57,59, 61; Müslim, Nikah 69, (1422); Ebu Davud, Nikah 34, (2121), Edeb 63.
5) Kutubi sitte hadis no. 6542.
6) Kutubi sitte hadis no. 6577.
7) Turan Dursun, “fobu Can Çekişiyor, Din Bu 1” 1990, sayfa 32. Kaynak Yayınları.
8) Ebu Davud, Itk 2,(3931)
9) Ahzab süresi 50, 51, 52. Ayetler.
10) Nisa Süresi, 3. Ayet.
11) Nisa Süresi, 129. Ayet.
12) Bakara süresi, 229. Ayet.
13) Kutubi sitte hadis no. 6605.
14) Kutubi sitte hadis no. 6597.
15) Kutubi sitte hadis no. 6598.
16) Nisa Süresi, 23. Ayet.
17) Nisa süresi, 34. Ayet.
18) Buhârî, nikâh 93, tefsir, sûre (91) 1; Müslim, Cennet 49; Ibn Mâce, nikâh 51
19) Talak süresi, 6. Ayet.
20) Kutubi sitte hadis no. 6584.
21) Kutubi sitte hadis no. 6585.
22) Nisa Süresi, 11. Ayet.
23) Bakara süresi, 282. Ayet.
24) Buhari, Cezau’sSayd 26, Cihad 140,181, Nikah 111; Müslim, Hacc 424, (1341)
25) Nur Süresi 2. Ayet ve Nisa Süresi 16. Ayet.
26) Buhari, Müslim
27) Kutubi sitte hadis no. 1594.
28) Kutubi sitte hadis no. 1596.
29) Kutubi sitte hadis no. 535, 576, 1584, 1601.

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz