İlhan Berk: “Ve herkes bir gün gider; insan kendine kalır sonunda…”

ilhan berk
“Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazmaz. Bu yeryüzünü olduğu gibi görmeme engel olan ve bana bu yeryüzünü cehennem eden bu yazmak eyleminden kurtulduğum, mutlu olduğum bir tek şey var: resim yapmak.”

 

***

“Dün Dağlarda Dolaştım Evde Yoktum.  Güneş cebimde bir bulut peydahladı. Taş, kördür diye yazdım. Ölüm, geleceksiz. Şeylerin yalnız adı var. Ve: ‘Ad evdir.’ (Kim söyledi bunu?) Dün dağlarda dolaştım, evde yoktum. Bir uçurum bize bakmıştı, uçurumun konuştuğu usumda. Buydu bizim kendine sonsuz olanı duyduğumuz. Nesneler ki zamanda vardır. Terziler çıracısı Hermüsül Heramise’nin pöstekisi her bahar ayaklanırdı. Yağmur yağmamazlık edemez. Taş, düşmemezlik. Ne diyordum, dünyanın düşünceleri yoktur. Otların canı sıkılmaz. Kurşunkalem kendini ağaç sanır. Ufuk, hüthüt kuşu. Seni bilmem, bir söylene dönüşmek içindir dünya. Onun için başka bir son yok. Bir söylene dönüşmek, bir söylen olmak! Sonsuzluk dediğimiz budur. Nerden başlasam yine oraya geliyorum. Ben gidiyorum. Ölüme, o büyük tümceye, çalışacağım. dün dağlarda dolaştım evde yoktum.”

***

”Kendimi dünyanın en sıkıntılı insanı olarak görüyorum. Sanki ben sıkıntıyım! Nedir sıkıntı? Neye benzetebiliriz onu? Neyle karşılaştırabiliriz? Bir sözcük olarak onu (aynı anlama gelmese bile) başka hangi sözcüğün yanına koyabiliriz. Sıkıntının tanımı bana dünyanın en güç sözcüklerinden biri olarak görünmüştür. Valéry’nin onu derin düşüncenin kaynağı olarak görmesineyse şaşmamak elde değil. Sıkıntının tanımının zorluğu bütün insanlarca paylaşılmamasından, bilinmemesinden geliyor.”

İlhan Berk’ten alıntılar

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz