Hitler’in Cesedini Bulan Sovyet Subayın Anlattıkları: Esirler intihar etiğini söylediler

Yarbay İvan İsajeviç Klimenko bir gece önceki taarruz sonucu 5. Ordu askerlerince ele geçirilen hedefi, yani Reich Şanselöresini teftiş etti. Klimenko’nun görevi alelâde, sıradan bir görev değildi. Nazi imparatorluğunun kalbine giriyorlardı.

Aslında daha önceden belirlenmiş kesin bir plan yoktu ama zaptedileceğinden kimsenin şüphesi bulunmayan Berlin şehrine taarruza başlamadan önce, 79. Birlik ve 5. Ordu subayları arasında görev bölümü yapılmıştı: Bu görevler önemli belgeleri ele geçirmek, savaşın baş suçlusunu yakalamak, düşmanın ajanları teşkilatını yok etmekti.
Klimenko anlatıyor:
“79. Birlik Reischstag’i zaptettiği zaman, benim müfrezelerim Ulötzen hapishanesine yerleştiler. Reichstag ve Şanselöri civarında ele geçen esirler de oraya getirildi. Doğal olarak sorgularımız, faşist Reich üzerinde ve hepsinden önce, Hitler ve Goebbels hakkında oldu. Esirlerden bazıları Hitler ile Goebbels’in Şanselöri’de intihar ettiklerini duydukları beyanında bulundular. Bunun üzerine, aralarından seçtiğim dört kişiyle birlikte 2 Mayıs’ta Şanselöri’ye gitmeye karar verdim.
Bir öğle üzeriydi ve yağmur yağıyordu. Ben Jeep’e bindim. Şahitler ile askerler kamyona bindiler. Şanselöri önünde durduk, bahçeye girdik. Sonra, Führer Bunker’in (Führer Sığınağı) tahliye kapısı önünde durduk. Kapıya yaklaşıyorduk ki, Almanlar’dan biri haykırdı: “İşte Goebbels’in ve karısının cesetleri!..”
Bu cesetleri oradan kaldırmaya karar verdik. Ancak yanımızda sedye yoktu. Cesetleri sökülmüş bir kapı kanadının üstüne koyduk ve kapalı kamyonun içine sürdük. Sonra Plötzensee’ye geldik. Ertesi günü, yani 3 Mayıs’ta Goebbels’in altı çocuğu ile General Krebs’e ait cesetler sığınakta bulundu. Bunlar da Plötzensee’ye nakledildi. Daha sonra, 3. Ordu ve birinci Bielorusi cephesi kurmayları olan subaylar ile generaller geldiler. Ayrıca Sovyet harp muhabirleri olan Martyn Merchanv ile Boris Gorbatov da gelmişlerdi. Teşhis işlemi başladı. Bu işlem şöyle cereyan etti: Goebbels’in cesedi bir masa üstünde, karısının, çocuklarının ve general Krebs’in cesetleri ise yerde duruyordu. Yandaki odaya şahitler getirilmişti. İlk dinlenen şahit Koramiral Voss oldu. Koramiral, Amiral Dönitz’i Führer’in karargâhında temsil ediyordu. Onu 3. Ordu mensupları tutuklamışlardı. Hiç tereddüt etmeksizin Goebbels’le çocuklarının cesetlerini tanıdı. Öteki şahitler de tanıdılar.”
Goebbels’in öldüğü hakkında artık orduda hiçbir tereddüt kalmamıştı. Karşı casusluk teşkilâtı subaylarının dikkatli çalışmalarını övmek gerekir. Herhangi bir hatayı bertaraf etmek için, bakanın cesedini yirmiden fazla şahide göstermişlerdir. Zabıt belgesi imzalandıktan sonra da işlem devam etti. Göbbels’in muhafız birliği şefi Wilhelm Echold’da esir edilince, cesetler ona da gösterildi; o da bunları derhal teşhis etti.
Goebbels’in hayatına değinen hiçbir tarihçi, altı çocuğun kendi istekleriyle ölüme gittiklerini söyleyemeyecektir. Bu çocukların en büyüğü Helga 1 Eylül 1932 doğumlu, Hilda 13 Nisan 1934 doğumlu, Helmut 2 Ekim 1935 doğumlu, Holde 19 Şubat 1937 doğumlu, Helda 5 Mayıs 1938 doğumlu, Heidi ise 29 Ekim 1940 doğumludur.
Bunların ölümü 1 Mayıs 1945’te farkedilmedi, o cehennemi gürültü arasında kayboldu gitti denilebilir. Fakat Goebbels ailesi olayı, bir vahşet ve propagandasının, kişiyi hangi uçurumlara sürükleme niteliğinde olduğunu dehşetle gösterir. Goebbels ve karısı acaba müttefiklerin, hiddet ve intikam duygularının acısını bu altı çocuktan çıkaracağına mı inandılar? Savaş sonrasında olup bitenler, böyle bir faraziyenin saçmalığını ispat etmektedir. Bormann’ın, Himmler’in, Görin’in çocuklarına el bile sürülmemiştir. Bir adım bile geriye çekilmeyen koyu bir taassupla bağlanılan bir rejim, kendini kabul ettirebilmek için cinayete başvurursa, sonunda kendisine de dokunacak, kendini de vuracaktır. Goebbels’in hayatını yazan Helmut Heiber’e göre Goebbels, çocuklarını öldürme suretiyle kendine yeni bir rol yaratmak, bir efsane vücuda getirmek ve bu yolla da ölümsüzlüğe erişmek istemiştir.
Peki Goebels’in çocukları nasıl ölmüştür? Bu konudaki rivâyetler farklıdır. Bazı kimseler, meselâ Gobbels’in eski müsteşarı Werner Naumann, Goebbels’in karısı Magda Goebbels’in doğrudan doğruya elini cinayete bulaştırdığını beyan ediyor. Bir başka anlatışa göre, bir doktor çocukları zehirlerken, Magda odanın dışındadır. Bazı kimseler de bu olayların nasıl cereyan ettiğini kimsenin bilemeyeceğini belirtmiştir.

Savaş Özpınar
Hitler’in Son On Üç Günü

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz