Halil Cibran’dan Üç Hikaye: “Korkutmanın keyfine doyum olmaz!”

Halil CibranTilki
Tilkinin biri güneş doğarken kendi gölgesine bakmış ve demiş ki: “Bugün öğle yemeğinde deve yiyeceğim.” Ve tüm sabahı deve arayarak geçirmiş. Ama öğleyin gölgesini tekrar görmüş ve demiş ki: “Fare de olur.”

Korkuluk
Bir seferinde bir korkuluğa dedim ki: “Bu uzak tarlada durmak seni yoruyor olmalı.”
Ve o dedi ki: “Korkutmanın keyfine doyum olmaz ve hiç tükenmez ve ben de hiç sıkılmam.”
Bir dakika düşündükten sonra dedim: “Doğrudur, çünkü ben de o keyfi tattım.”
Dedi ki: “Sadece içi samanla doldurulmuş olanlar bunu tadabilir.”
Sonra bana iltifat mı etmiş yoksa küçümsemiş midir, bilemeden ondan ayrıldım.
Bir yıl geçti, bu süre zarfında korkuluk filozofa dönüştü. Yeniden ona uğradığımda, iki karganın şapkasının altında yuva yaptıklarım gördüm.

Savaş
Günlerden bir gün sarayda bir ziyafet veriliyordu ve bir adam gelip kendini prensin ayaklarının dibine attı ve tüm konuklar ona baktı; gördüler ki adamın bir gözü çıkmış, göz oyuğundan kan akıyor. Ve prens adama sordu, “Sana ne oldu?” Ve adam cevap verdi: “Ah prens, ben meslekten hırsızım ve bu gece, ay olmadığı için sarrafın evini soymaya gittim ve tam cama tırmanmıştım ki, hata yapıp dokumacının evine girdim, karanlıkta dokuma tezgahına çarptım ve gözüm çıktı. Ve şimdi Prens, dokumacıya karşı adalet talep ediyorum.”
O zaman Prens dokumacıyı çağırttı, o da geldi ve ona gözlerinden birinin çıkarılması gerektiği bildirildi.
“Aman Prensim,” dedi dokumacı, “Karar adildir. Gözlerimden birini almanız doğrudur. Ama heyhat! Dokuduğum kumaşın her iki yanını da görebilmem için bana ikisi de lazım. Yalnız bir komşum var, kunduracıdır, onun da iki gözü var ve mesleğinde iki göz şart değil.”
O zaman Prens kunduracıyı çağırttı. O da geldi. Kunduracının iki gözünden birini aldılar.

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz