Hacivat ve Karagöz’ün Hayatı – Anadolu’da politik taşlamanın temeli

hacivat karagöz
Çocuk oyunlarıyla yakından uzaktan alakası olmayan Karagöz Hacivat oyunu deve derisinden yapılan figürlerin gölgesinin perdeye yansıtılması yolu ile oynanır. Günümüzde sıradan insanı konu alıp yerden yere vuran Cem Yılmaz ve benzerlerinin yaptığını değil, sarayın ileri gelenlerini konu olarak seçip bazılarının hırsızlığını, rüşvetçiliğini vs. perdede canlandırdıkları için bu taşlamalar  keskin bulunmuş, oyunlar yasaklanmış, ağır cezalara bağlanmış, bu yasaklamalardan sonra Karagöz sıradan, kaba saba bir güldürü oyunudurumuna düşürülmüştür.

Aslında insan ruhunun kötülüklerini, zaaflarıni apacık ortaya seren, genelikle güncel olayları  korkmadan  sakınmadan eleştirel, politik taşlamaların  yapıldığı bir oyundur.

Gölge oyunu yarı saydam ve canlı renklerde olmaları, zamanını yansıtan giysileri birlikte beberuhi, zenne, cin vb. bir çok renkli figurleriyle dikkat çekicidir. Bu oyun tekniğinin Anadoluda ne zaman kullanılmaya başlandığı hakkında kesin bir bilgi olmamakla beraber rivayetlere göre Çin’den Moğalistan’a oradan da Anadolu’ya geçmiş, daha sonra da akımlara paralel olarak batıya geçmiştir.


Sonraki bölüme  geçmek için >| bölüm seçmek için [>] işaretine basınız.

Bu oyun tekniğin halk kültüründe ne zaman “Hacivat ve Karagöz” olarak adlandıldığı hakkında net  olmamakla beraber değişik görüşler vardır. Bunlardan en yaygın olanı Sultan Orhan devrinde (1324-1362) Ulucami’nin inşaatı sırasında Bursa’da geçmiş olmasıdır. Cami inşaatında çalışan demirci ustası Kambur Bâli Çelebi (Karagöz) ile duvarcı ustası Halil Hacı İvaz (Hacıvat) arasında geçen nükteli konuşmaları dinlemek isteyen işçiler işi gücü bırakıp onların etrafında toplanır, bu yüzden inşaat işleri iyice yavaşlamış. Bu durumu öğrenen padişah Hacivat ve Karagözü  idam ettirmiş. Rivayetlere göre daha sonra yaptığından pişman olan padişahın üzüldüğü belitilmekte bu durumu gören  Şeyh Küşterî başından beyaz sarığını çıkarıp germiş ve arkasına bir ışık yakarak ayağından çıkardığı çarıkları ile de Karagöz ve Hacıvat’ın tasvirlerini canlandırıp nükteli konuşmalarını tekrar etmiş. O tarihten sonra da Karagöz oyunları değişik mekanlarda oynanır olmuş.

19. yüzyılda da yine sarayın ve halk toplantılarının gözde eğlencelerinden biri  olduğunu yerli ve yabancı kaynaklardan öğreniyoruz. Söz konusu  kaynaklara göre, II. Mahmut devrinde şehzadelerin sünnet düğününde geceleri on bir ayrı yerde Karagöz oynatılmıştır. Abdülaziz ve II. Abdülhamit devirlerinde bazı Karagöz sanatçıları Mızıkayı Hümayun himayesine alınmışlardır. Bu dönemde yetişen karagöz sanatçılarının kimisinin tekkelerden (Şeyh Fehmi efendi, Müştak Baba), kimisinin medreseden (Darphaneli Hafız efendi, Hafız Mehmet efendi). Kimisinin Enderundan (Enderunlu Hakkı bey, Enderunlu Tevfik efendi), kimisinin katiplikten (Katip Salih efendi), kimisinin cerrahlıktan (Cerrah Salih efendi), pek çoğunun da esnaflıktan (Yorgancı Abdullah Efendi, Püskülcü Hüsnü Efendi, Kantarcı Hakkı Efendi, Hamamcı Süleyman Efendi, Yemenici Andon Efendi, Çilingir Ohannes Efendi) olduğu görülür.
Günümüzde de Karagöz perdesine Şeyh Küşterî meydanı denir ve Şeyh Küşterî Karagözcülüğün pîri kabul edilir.


Esnek yapısı itibariyle doğaçlamaya ve güncel olayların işlenmesine son derece açık olan Karagöz perdesi, zamanının en önemli toplumsal yergi vasıtasıydı. Halkın beğenmediği hükümet kararlarını eleştirdiği ve kamuoyunu temsil ettiği dönemler vardır. Osmanlı’nın son dönemlerinde Karagöz sanatçıları devlet ileri gelenlerinden bazılarının hırsızlığını, rüşvetçiliğini vs. perdede canlandırdıkları için bu taşlamalar çok keskin bulunmuş, oyunlar yasaklanmış, devlet ileri gelenlerinin perdeye yansıtılmaları ağır cezalara bağlanmış, bu yasaklamalardan sonra Karagöz sıradan, kaba saba bir güldürü durumuna düşmüştür. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde bir süre daha yaşayan Karagöz, zaman içinde tiyatronun, sinemanın daha sonra da televizyonun hayata girmesiyle tamamen etkisini kaybetmiştir. Ancak Karagöz oyunlarının etkisini kaybetmesindeki sebep sadece teknoloji alanındaki gelişmeler olmamıştır. 17. yüzyılda başlayan batılılaşma çabaları yirminci yüzyılın başlarında etkisini göstermeye başlamış, geleneksel Türkiye tiyatrosunun en önemli özelliği olan doğaçlama geleneği terkedilmiş, bunun yerini batı tiyatrolarında olduğu gibi yazılı metinler almıştır. Yazılı metne bağlı kalarak oynatılan Karagöz oyunları, yeni oyunlar yazılamadığı için çağa ve insanların kültürel gelişimlerine ayak uyduramamış, eskiden oynatılan oyunların aynısının tekrar tekrar perdeye getirilmesi insanların ilgisini çekmez olmuştur. Ancak doğaçlama geleneğine geri dönülmesi durumunda Karagöz eskiden olduğu gibi saygın ve yaygın bir duruma gelebilecektir, aksi takdirde önümüzdeki on yıllar içinde Karagöz sanatımız tarih kitaplarının arasında kalıp yok olmaya mahkumdur. Ne yazık ki günümüzde artık bir avuç gönüllü tarafından yaşatılmaya çalışılmaktadır.

Karagöz:

Oyuna adini veren esas tiptir. Tahsil görmemis bir halk adamidir, sokak dili ile konusur. Hacivat’la birlikte oyunun iki temel kisisinden biridir. Cahil cesareti diyebilecegimiz bir cesarete ve gözüpeklige sahiptir. Bu yüzden tekin olmayan kisilerle basi sik sik derde girer. Sürekli Hacivat’in yardimini görür. Okumamis ama zeki ve hazircevaptir. Ögrenim görmüs kimselerin yabanci sözcük ve dil kurallari ile alay eder. Devamli olarak anladiklarini anlamaz görünür, kelimelere ters anlamlar yükler. Böylece toplum içindeki iki ayri zümrenin dillerinin çatismasi ortaya serilir. Hacivat’la söylediklerini yanlis anliyormus gibi eglenir. Sözlerine farkli ifadeler yükler. Genelde issizdir, bos gezer. Hacivat’in buldugu islerde çalisir. Yerinde duramayan, herseye burnunu sokan merakli bir tiptir. Bunun sonucu basi dertten kurtulmaz. Herseye burnunu sokan Karagöz sokaga inmedigi zaman pencereden kafasini uzatir veya evin içinden seslenerek ise karisir. Özü sözü bir, düsüncesini söylemekten çekinmeyen patavatsiz bir kisi oldugu için kendini hep zor durumlarin içinde bulur. Yine de isin içinden siyrilmasini bilir. Degisik oyunlarda degisik kiyafetler içinde görülebilir. Kadin Karagöz, Gelin Karagöz, Esek Karagöz, Çarpilmis Karagöz, Çiplak Karagöz, Süpürgeli Karagöz, Bekçi Karagöz, Çingene Karagöz, Sandalci Karagöz, Tulumlu Karagöz, Davullu Karagöz gibi çesitleri vardir. Oyun içinde rol geregi kiyafet degistirse de, oyun sonuna daima kirmizinin hâkim oldugu bilindik görüntüsü ile çikar.

[youtube]http://www.youtube.com/watch?v=-qRyBCHGPlE[/youtube]

Hacivat:
Haci ivaz, Haci Ayvaz veya Bursali Haci Ivaz adlari ile de anilir. Medrese egitimi görmüs, Arapça ve Farsça kelimelerle, tamlamalarla konusan, her konuda bilgi sahibi olan biridir. Karagöz’le sürekli bir didisme içindedir. Ders verir tavri, bilgiçlige döner. Bazen bu çok bilmis tavirlari baslarini derde sokar. Yine de çesitli badireler onun sayesinde atlatilir. Kiyafetine yesil renk hâkimdir. Karagöz gibi degisik tasvirleri vardir. Kadin Hacivat, Keçi Hacivat, Çiplak Hacivat, Kâhya Hacivat, Sandalci Hacivat. Ayni sekilde oyun içinde kiyafeti degisse bile oyun sonunda klasik yesilin hakim oldugu kiyafeti ile görünür.


Çelebi:

Karagöz ve Ortaoyunu’nda genç erkegi oynayan, istanbul agziyla konusan bir tiptir. Eskiden okumus, tahsil görmüs egitimli kisiler için kullanilan Çelebi tâbiri, bey ve efendi kelimelerinin yerini tutardi. Eglenceyi sever, sürekli âsiktir. Kibar ve mirasyedidir. Güzel konusmayi ve gezmeyi sever. Kadinlara düskünlügü ile bilinir. Kiyafeti yillar içinde zennelerle birlikte en çok degisiklik gösteren tiptir. Modayi yakindan takip eder. Osmanli yasantisindaki toplumsal degisimleri en bariz gösteren Karagöz tipidir. Toplumsal degisimleri Çelebi kiyafetleri üzerinde görmek mümkündür. ilk zamanlar sarikli, kaftanli çelebilerden Tanzimat sonrasi fesli, setreli, redingotlu, istanbulinli çelebilere bir degisim gözlenir. Otel, han, hamam satin alip bunlarin isletmeciligini Hacivat’a verir.

Arnavut:
Karagöz ve Ortaoyunu tipidir. Dürüst, mert ama bilgisiz ve kabadir. Çabuk kizar, ataktir, onun için adam öldürmek çok kolaydir. Kabadayiligi vardir, ama sikiya gelince kaçar. İyi davranilinca uyumludur. imparatorluk cografyasinda kavgaci ve silahsörlükleri ile taninir. Kendine has bir sivesi, Arnavut agzi vardir. Lâf anlatmasi zordur, okuma yazmayi, sayi saymayi bilmez. Oyunlarda cigercilik, bahçivanlik, bostancilik, bozacilik, koruculuk vb. islerle ugrasir. Çogu zaman Bayram adini kullanir.

Tiryaki:
Mahallenin en yasli efendisidir. Yari uykulu hali ile kahvede oturur, mahallenin alay konusudur. Uyusturucu kullandigi için davranislarini kontrol edemez, sürekli uyku halindedir. Konusmasi Hacivati andirir. Sabirsiz ve sinirli bir kisilige sahiptir. Bazen de çocuk gibi davranir.

Beberuhi:
Karagöz oyununda kötü huylu cüce tipi. Saray soytarılari gibi vücudu gelişmemiş, akli kıttır. Çabuk ve duraksamadan konusur. Baskalarini, özellikle Karagöz’ü kizdirmaktan hoslanir. Yilisik, sulu, alayci, herkesle dalga geçen densiz bir tiptir. Oradan oraya laf tasiyarak herkesi birbirine düsürür. Etrafa kulak asmaz, devamli olarak söz söyler, boyu kadar uzun bir külahi ve kimi kez de külahin ucunda feneri vardir. Karagöz argosunda “Pisbop” denildigi gibi “Alti karis Beberuhi” de denir.

Tuzsuz Deli Bekir:
Oyunun külhan beyidir. Mahallenin namusu ile ilgilenir. Kötü gibi gözükse de çok iyi kalpli birisidir.

Kaynaklar: karagoz.net, karagozevi.com

19 Yorumlar

  1. bunlar çok güzel ama bana hacivat ile karagözün hayatı lazım
    bu ço güzel bir site ayrıca hacivat ve karagözüde çok seviyorum
    beni çoook güldürüyorlar

  2. slm yha bunlar çok güzel aslında bana haciwatla kara gözün hayatı lazım ama bunu yazıcam öğretmen bana bi iyi not wermesin siz hiç benim gözüme görünmeyin..xD 😀 inş 5 alırım yoksa bittinizz…xD ( tabiki şaka yapıyorum )

  3. gerçekten çok güzel hemen araştırdım ve 100 aldım bu siteyi hazırlayana teşşekkür ederim

  4. harika bir site ama benim karagöz & hacivatın hayatına ihtiyacına ihtacım var

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz