Girit- Minos Sanatı (Sanat Tarihi Ege -Yunanistan Sanatı -1)

Minos- Miken
Anadolu kökenli olduğu sanılan ve bronz işçiliği tekniğini bilen halkların gelişiyle belirginlik kazanan bir dönemdir.
Girit uygarlığı III. binyılın sonuna doğru doğduysa da, gerçek sıçrama ve atılımını M.Ö 2000 yıllarında adanın Knossos, Phaistos, Malia ve Zakros gibi bazı sitelerinde yapılan saraylarla gerçekleştirmiştir. Saraylar ve bunların başlıca merkezlerini oluşturduğu yeni uygarlık, şüphe yok ki bir ölçüde Doğu ve Mısır uygarlıklarından etkilenmiş, ama gerek mimaride gerek fresk sanatında ve küçük eşyalar yapımında özgün anlatım tarzları hızla ağırlık kazanmaya başlamıştır.

Kazılar, sarayların iki ayrı dönemden geçtiğini göstermiştir. Bu iki dönemi birbirinden ayıran olayın MÖ 1700 dolaylarında meydana gelen bir deprem olduğu sanılmaktadır.

Birinci dönemde, seçkin sınıfa ait bu konutlarda hükümdarlar, aileleri ve saray erkanlarıyla birlikte lüks içinde yaşarlardı. Merkeziyetçi küçük bir monarşi olan Girit’te, her saray komşularıyla iyi ilişkiler içinde, kavgasız gürültüsüz geçirirdi. Büyükçe bir kentin ortasındaki saray, dikdörtgen biçiminde büyük bir avlunun etrafında kuzey-güney doğrultusunda şekillenirdi. Batıda siyasi ve dini etkinliklerin yürütüldüğü resmi daireler, kuzeyde özel daireler, doğuda yedek yiyecek depoları, güneyde ise bir sarnıç sistemi yer alırdı. Günlük hayatın bütün ihtiyaçları mimar tarafından, plana ve yüksekliğe göre dikkate alınır ve sağlanırdı; çünkü saraylar tek katlıydı.

İkinci dönemde, yani M.Ö. 1700 yıllarına doğru, bu yapı tipi büyük çapta genişletilip zenginleştirildi. Knossos Sarayı örneğinde görüldüğü gibi, daha karmaşık bir plan çerçevesinde binaya çok sayıda koridor yapıldı, katlar çıkıldı, bunlara ulaşmak için merdivenler ve ustaca yerleştirilmiş ışık bacaları eklendi. Ayaklar ve sütunlar, çeşitli fresklerle süslenmiş duvarlar da bu dönemin özellikleri arasındadır.

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz