Gezi, Orta Sınıfın Uyanışını Simgeler – Fırat Devecioğlu

Fırat DevecioğluYeni orta sınıfın, Gezi’deki isyanı, sadece yaşanan haksızlıklara değildi. Sahip olduklarını riske atarak, meydanlara inenlerin yaşadığı, yeteneklerini törpüleyen sisteme karşı bir başkaldırıydı! Bu anlamda Gezi protestoları, beyaz yakalıların uyanışını işaret eder.
Orta sınıfın, onu ‘törpüleyen sisteme ve temsilcilerine’ karşı harekete geçmesini sağlayan önemli bir unsur, derininde hissettiği ‘anlamsızlık, boşluk’ duygusuydu.

Yıllardır, kaygılarına, eğitimine, kariyerine odaklanan, başarının sırları, takım çalışması, mülakat teknikleri gibi köpük konularla yoğurulan orta sınıf, nihayetinde karşısında, x ürününü daha fazla tükettirme hedefini bulmuştu. Bu karton hedefler, yaşamına bir anlam katması gereken insanı, anlamsızlık duygusunun tuhaf boşluğuna bırakıyordu.

Anlamsızlık duygusu, Gezi sayesinde, törpüleyen sisteme karşı güçlü bir ‘serzenişe’ dönüştü. Derinlerde saklanan ‘tatminsizlik’, orta sınıfı beyaz yakasından yapışarak meydanlara indiren bir güç oluvermişti. Sokakta hayat vardı!

Kendi ayakları üstünde durmak zorunda olan, ‘ne yaparsan kendine’ öğütleri ile büyüyen bir nesil, Gezi protestolarında, tırnakları ile kazıyarak sahip olduğu plaza ofislerinden kalkıp meydanlara döküldü.
Özel sektörün ‘iyi okul, derece, deneyim, yabancı dil’ gibi türlü beklentilerini karşılama telaşında olan orta sınıf, mesai sonrası ‘after work partileri’ bıraktı ve meydanlarda ‘lidersiz’, ‘doktrinsiz’, mizah dolu yeni bir mücadelenin gelişimine destek oldular.
Protestolara omuz verirken, tatlı güvenlik çemberinin (iş-ev- iyi eş) dışında riskli bir alana çıktıklarının farkındaydılar. Bu süreçte ilgi alanları değişti; kariyer koçları yerini sosyologlara, gazetelerin insan kaynakları, magazin ekleri ise yerini Türkiye analizlerine bıraktı.
Maddi hedefler peşinde koşarken, sistemin her türlü eşitsizliğine şahit olan orta sınıfın, yaşadığı bu zorluklara yönelik isyanı, empati yoksunu iktidar çevreleri karşısında ortaya çıkmıştı.

Türlü ayakta kalma mücadelesi sonrası, kendini yorgun hisseden ve anlamsızlık duygusu pençesindeki yeni orta sınıfın, ‘özgürlüğünü yaşama hevesi’ kibirli devlet baba yaklaşımları nedeniyle kursağında kalıyordu. Bu durum, yeni orta sınıfın, Gezi Parkı alanlarını gözlerine kestirmelerine neden oldu.
Karşısına, ’empati yoksunu’ bir iradenin dikiliyor olmasının, beyaz yakalının kariyer mücadelesinden özgürlük mücadelesine geçişini aralayan bir kapı oluğunu söyleyebiliriz.

‘Gezi oldu da ne oldu?’ diye düşünenler olabilir. Oysa yaşamda kalma süremiz, köklü bir değişimi tecrübe edebilmemiz için yeterli değildir. Bu nedenle tarih, ileri doğru yaşanırken, ancak geriye doğru anlaşılır. Mesela kimi düşünürler, kariyer hedeflerine odaklanan orta sınıfın, 21. yüzyılda kapitalizme karşı sınıf mücadelesi başlatacağını belirtir. Biz ise henüz, bu yüzyılın başındayız. Zaman herşeyi gösterir ve ancak o gün hayatta olanlar bunu öğrenir.

Gezi, orta sınıfın uyanışını simgeler. Sonuçta, yaşamda ya da hayatımızda başlayan herşey, artarak devam eder. Bu bir sorun da olabilir, zihinde filizlenmiş bir fikir de…

Fırat Devecioğlu
fd.firatdevecioglu@gmail.com

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz